1.TASARRUFUN İPTALİ DAVASI NEDİR?
Borçlu, alacaklılarından mal kaçırma maksadı ile malvarlığını elinden çıkarmış ise ve alacaklı borcu icra takibi ile tahsil edememekteyse, borçlunun elinden çıkardığı malvarlığı hakkında borçluya ve malvarlığını elinde bulunduran üçüncü kişilere karşı tasarrufun iptali davası açılır.
Tasarrufun iptali, İcra İflas Kanunu’nun 227. ve devamında düzenlenmiştir.
İptal davası ve davacılar
Madde 277 – (Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.) İptal davasından maksat 278, 279 ve 280 inci maddelerde yazılı tasarrufların butlanına hükmettirmektir. Bu davayı aşağıdaki şahıslar açabilirler:
1 – Elinde muvakkat yahut kati aciz vesikası bulunan her alacaklı,
2 – İflas idaresi yahut 245 inci maddede ve 255 inci maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı hallerde alacaklıların kendileri.
Kanun hükmünden de görüleceği üzere, iptal davalarının amacı borçlunun yapmış olduğu işlemleri kesin hükümsüz hale getirmektir, bu şekilde söz konusu malvarlıkları üzerinde yapılmış tasarruflar yok sayılarak alacaklıların alacağını tahsili sağlanır.
Tasarrufun iptali davasının kabulü ile, söz konusu malvarlıklarının mülkiyeti yeniden borçluya geçmez ancak, alacaklılar alacaklarını tahsil edebilmek için malvarlıkları borçlu üzerindeymiş gibi hareket edebilir, haciz ve satış işlemleri yapabilir.
Tasarrufun iptali davalarında, elinde borçlu hakkında aciz vesikası olan alacaklılar davacı, borçlu ise davalı olarak taraf gösterilir. Ayrıca iptali talep edilen tasarrufun tarafı olan üçüncü kişiler de davalı üçüncü kişi olarak davaya eklenir.
2.TASARRUFUN İPTALİ DAVASININ ŞARTLARI NELERDİR?
*Tasarrufun iptali davası açılabilmesi için, taraflar arasında gerçek bir borç ilişkisi olmalıdır. Taraflar arasında doğan borç ilişkisi gerçek bir hukuki ilişkiye dayanmıyorsa buna bağlı tasarrufun iptali davası açılamaz.
*Alacaklının elinde, borçlu hakkında aciz vesikası olması gerekir. Aciz vesikası davanın devam ettiği süreç içerisinde alınabilir, ancak davanın dava şartı yokluğu sebebiyle reddedilmemesi için karar aşamasından önce mutlaka aciz vesikası alınması gerekir.
*Borçlu hakkında başlatılmış olan icra takibinin kesinleşmiş olması gerekir. Kesinleşmemiş bir icra takibi söz konusu ise (borçlu itiraz etmişse ya da ödeme emrini tebliğ alamamışsa), tasarrufun iptali davası açılamaz.
*İptali istenen tasarruf, söz konusu borcun doğumundan sonra gerçekleştirilmiş olmalıdır. Taraflar arasında bir borç ilişkisi meydana geldiği sırada borçluda mevcut olan malvarlığının, borçlanma işleminden sonra elden çıkarılmış olması gerekmektedir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 047/09/2020 tarihli 2019/3461 E. , 2020/4910 K. sayılı ilamı
ÖZET : Dava, İİK'nın 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Davacının icra takibi konusu alacağı çek kaynaklı olup dava konusu tasarrufun bu borçlardan önce yapıldığı görülmektedir. Ancak uygulamada alacak borç ilişkisi daha önce başlamasına rağmen alacak için düzenlenen bono veya çek gibi kıymetli evraka sonraki tarihlerin atıldığı sıklıkla görülmektedir. Bu nedenle davacı alacaklı, borcun doğumunun takip dayanağı bononun tanzim tarihinden önce gerçekleştiğini ileri sürerse mahkemece alacaklıya bu konuda kanıt sunma olanağı verilmeli, gerekirse davacı alacaklı ile borçlu isticvap edilerek senedin düzenlenmesine neden olan temel ilişki sorulmalı, gerektiğinde davacı ile borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak borcun gerçek doğum tarihi tespit edilerek koşulun gerçekleşip gerçekleşmediği saptanmalıdır.
Davacı vekiline takip konusu borcun doğumuna ilişkin temel ilişki konusunda delillerini sunması için süre verilmesi, sunduğu delillerin toplanması, davacı ve davalı borçlunun ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, gerektiğinde davacı ve borçlunun isticvabı ile borcun doğumunun tespiti; daha önce doğduğu ispatlandığı takdirde buna ilişkin dava koşulunun gerçekleştiği kabul edilerek işin esasına girilip yasal maddeleri açıklanan iptal nedenlerinin oluşup oluşmadığı irdelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Aksi durumun tespiti halinde ise borcun doğumu tasarruf tarihinden sonra ise davanın ön koşul yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerekir.
Davalı borçlu tarafından diğer davalıya devredilen otobüs yönünden; davalı borçlunun ticari işletmesinin önemli bir bölümü olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de mahkemece dava konusu otobüsün davalı borçlunun ticari işletmesinin önemli bir kısmını oluşturup oluşturmadığı konusunda inceleme yapılmamıştır. Davalı borçlunun üzerinde kayıtlı olan başka araçlar olup olmadığı ayrıca sermayesi de araştırılarak söz konusu tasarrufun ticari işletmenin mühim bir kısmının devri niteliğinde değerlendirilip değerlendirilemeyeceği buna göre mahkemece tartışılmadan hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
Dava konusu otobüs davalı üçüncü kişi tarafından elden çıkarıldığından, bu aracın elden çıkarıldığı tarihteki gerçek değerinin belirlenerek bu miktarın davacının alacak ve ferilerini geçmeyecek şekilde davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken tazminat miktarı belirtilmeden kararın infaz kabiliyeti olmayacak şekilde hüküm tesisi de isabetsizdir.
DAVA : Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... Taş. Turizm İnş. Oto. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili; müvekkili şirketin akaryakıt satımı işi ile meşgul olduğunu, davalılardan ... Turizm A.Ş.'den 25/10/2013 Tanzim tarihli 68.000,00 TL bedelli çeki aldığını, bu çekin ödenmemesi üzerine davalı ... A.Ş. aleyhine 13/11/2013 tarihinde ....İcra Müdürlüğü'nün 2013/6752 Sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, davalının tebligat adresinde yapılan hacizde borcu karşılar değerde ve nitelikte haczi kabil mal bulunamadığını, davalı ... Turizm Taş. ve Tic. A.Ş. üzerine kayıtlı bulunan ... plaka sayılı, ... Marka, 2003 model tek katlı otobüsü takip tarihinden bir ay önce 11.10.2013 tarihinde, 110.000,00 TL bedelle diğer davalı.... Taş. Ltd. Şti.'ne sattığını beyanla davanın kabulüyle tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı .... Taş. Tur. İnş. Oto. Ltd. Şti. vekili; müvekkili şirketin diğer davalının borca batık durumda olduğunu bilme ihtimalinin bulunmadığını, bilinse idi aynı şirketten 1.619.302,75 TL cari alacağı bulunmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin alacaklı şirketten çok öncesinde diğer davalıya cari alacaklı olarak mal satmaya başladığını, aracın rayiç bedelinin tamamının ödendiğini, bir kısmının elden ödendiğini, bir kısmının ise rehin alacaklısının hesabına gönderildiğini, diğer davalının mal kaçırma kastının müvekkilini ilgilendirmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davanın kabulüne, davalılar arasında .... Plaka sayılı ... markalı 2003 Model tek katlı otobüs vasıflı aracın 11/10/2013 tarihli satışının iptali ile İİK'nın 283/2. maddesi gereğince davalı Antalya B. Taş. Tur. İnş. Oto. Ltd. Şti'nin .... İcra Müdürlüğü'nün 2013/6752 Sayılı dosyasındaki davacı alacakları ile sınırlı olarak nakden sorumlu tutulmasına karar verilmiş; hüküm, davalı...Taş. Turizm İnş. Oto. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Dava, İİK'nın 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İİK'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 madde bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
Yine tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava ön koşulu olup mahkemece res'en araştırılmalıdır. Dava koşulu gerçekleşmediği takdirde işin esası hakkında hüküm kurulamaz.
Somut olayda davacının ....İcra Müdürlüğü'nün 2013/6752 Sayılı takip konusu alacağı 25/10/2013 tanzim tarihli 68.000,00 TL'lik çek kaynaklı olup dava konusu tasarruf 11/10/2013 tarihinde yapıldığından tasarrufun bu borçlardan önce yapıldığı görülmektedir. Ancak uygulamada alacak- borç ilişkisi daha önce başlamasına rağmen alacak için düzenlenen bono veya çek gibi kıymetli evraka sonraki tarihlerin atıldığı sıklıkla görülmektedir. Bu nedenle davacı alacaklı, borcun doğumunun takip dayanağı bononun tanzim tarihinden önce gerçekleştiğini ileri sürerse mahkemece alacaklıya bu konuda kanıt sunma olanağı verilmeli, gerekirse davacı alacaklı ile borçlu isticvap edilerek senedin düzenlenmesine neden olan temel ilişki sorulmalı, gerektiğinde davacı ile borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak borcun gerçek doğum tarihi tespit edilerek koşulun gerçekleşip gerçekleşmediği saptanmalıdır. O halde mahkemece, davacı vekiline takip konusu borcun doğumuna ilişkin temel ilişki konusunda delillerini sunması için süre verilmesi, sunduğu delillerin toplanması, davacı ve davalı borçlunun ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, gerektiğinde davacı ve borçlunun isticvabı ile borcun doğumunun tespiti; daha önce doğduğu ispatlandığı takdirde buna ilişkin dava koşulunun gerçekleştiği kabul edilerek işin esasına girilip yasal maddeleri açıklanan iptal nedenlerinin oluşup oluşmadığı irdelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Aksi durumun tespiti halinde ise borcun doğumu tasarruf tarihinden sonra ise davanın ön koşul yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerekir.
Mahkemece bu maddi hukuki olgular dikkate alınmadan hatalı tespit ve eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-)Kabule göre de; İİK'nın 280/son fıkrasına göre ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdiyle hareket ettiği kabul olunur, karinenin ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebilir hükmü gereğince ticari işletme devri yönünden tasarrufun değerlendirilmesi gerekir.
Somut olayda, mahkemece davalı borçlu .... Tur. Taş. ve Tic. A.Ş. tarafından davalı .... Taş. Turizm İnş. Oto. Ltd. Şti.'ne devredilen otobüs yönünden; davalı borçlunun ticari işletmesinin önemli bir bölümü olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de mahkemece dava konusu otobüsün davalı borçlunun ticari işletmesinin önemli bir kısmını oluşturup oluşturmadığı konusunda inceleme yapılmamıştır.
Davalı borçlu ... Tur. Taş. ve Tic. A.Ş.'nin üzerinde kayıtlı olan başka araçlar olup olmadığı ayrıca sermayesi de araştırılarak söz konusu tasarrufun ticari işletmenin mühim bir kısmının devri niteliğinde değerlendirilip değerlendirilemeyeceği buna göre mahkemece tartışılmadan hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
3-)Yine kabule göre; tasarrufun iptali davalarında üçüncü kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK'nın 283/2. maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir.
Somut olayda, dava konusu otobüs davalı üçüncü kişi ...Taş. Turizm İnş. Oto. Ltd. Şti. tarafından elden çıkarıldığından, bu aracın elden çıkarıldığı tarihteki gerçek değerinin belirlenerek bu miktarın davacının alacak ve ferilerini geçmeyecek şekilde davalı ... Taş. Turizm İnş. Oto. Ltd. Şti.'den tahsiline karar verilmesi gerekirken tazminat miktarı belirtilmeden kararın infaz kabiliyeti olmayacak şekilde hüküm tesisi de isabetsizdir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı .... Taş. Turizm İnş. Oto. Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...Taş. Turizm İnş. Oto. Ltd. Şti.'ne geri verilmesine 07.09.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
3.TASARRUFUN İPTALİ DAVASINDA SÜRE VAR MIDIR?
İcra İflas Kanunu Madde 280 – (Değişik: 18/2/1965-538/115 md.)
(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/66 md.) Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu malî durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hâllerde iptal edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine haciz veya iflâs yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır, borçlu tarafından alacaklıya zarar verme kastıyla yapılan tasarruflara karşı dava açma hak düşürücü süresi; tasarruf işlemin alacaklı tarafından bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hâllerde bu tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine iptal davası açılabilir.
Kanun hükmüne göre, borçlunun alacaklıya zarar verme maksadı ile yaptığı işlemler için, işlemin alacaklı tarafından bilindiği veya bilinmesini gerektiren durumların bulunduğu hâllerde, bu tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine iptal davası açılabilir. Tasarruf tarihinden itibaren beş yıllık hak düşürücü süre geçirildikten sonra İİK. mad. 277 vd. uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarının reddi gerekir.
4.TASARRUFUN İPTALİ DAVALARINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME
Tasarrufun iptali davalarında genel görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleri’dir. Ancak taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre bu davalar özel mahkemelerin görev alanına girebilir. Örneğin, taraflar arasında bir ticari ilişkiden bulunuyorsa bu durumda tasarrufun iptali davası Asliye Ticaret Mahkemelerinde açılacaktır.
Yetkili mahkeme ise davalı olan borçlu veya lehine tasarruf yapılan kişinin bulunduğu yer mahkemesidir.
Avukat Busem Erdoğan İskurt
Avukat Hüseyin Acar
Reşit Hukuk&Danışmanlık