ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU

ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU

ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK 

Sahtecilik gerçeğin değiştirilmesi anlamına gelmektedir. Geniş anlamda sahtecilik suçları , işlenmesi için hileye başvurulan  bütün suçları , dar anlamda sahtecilik suçları ise hukuk düzenince kendisine belirli anlam ve değer tanınmış dış alamet ve şekillerde hileye başvurulmasıyla oluşan suçları ifade eder.  Bunlar da ispat araçlarında ve devletin dış şekil ve alametlerine ilişkin suçlar olmak üzere ikiye ayrılır. Türk Ceza Kanununun 207.maddesinde özel belgede sahtecilik suçu düzenlenmiştir. 

SUÇLA KORUNAN HUKUKSAL DEĞER

Belgelerin geçerli olduğuna ilişkin toplumda oluşan güven bu suç tipinde korunan hukuksal menfaat olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca  ispat araçların gerçekliğiyle garanti alıntına alınan kişisel menfaatler de  bu suçla korunan hukuksal değerler arasındadır.  Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 18.02.2016 tarihli, 2014/10357 E. ve 2016/1269 K. sayılı kararında da korunan hukuksal değer kamu güveni olarak belirtilmiştir : 

“…belgede sahtecilik suçlarında suçun konusu belge olup korunan hukuki yarar kamu güvenidir. Nitekim belgede sahtecilik suçlarına ilişkin TCK m.204-212 kanunun kamu güvenine karşı suçlar bölümünde yer almaktadır. Bununla birlikte belgede sahtecilik suçunun işlenmesiyle haksızlığa uğrayan gerçek ve tüzel kişilerin suçtan zarar görmeleri mümkündür.’’

SUÇUN KONUSU

Bu suç belgeler üzerinde işlendiğinden suçun konusunu belgeler oluşturmaktadır. Bir şeyin belge niteliğinde olması için bazı özellikleri taşıması gerekmektedir. Bunlar :

1-Yazılı olmalıdır : Yazı elverişli bir cisme kaydedilmiş olmalıdır. Yazının mutlaka kağıt üzerinde olması gerekmez. Ancak Yargıtay üzerine yazı yazılan cismin taşınır olmasını aramaktadır. Doktrinde bir görüş ise taşınmazlar üzerine de yazının yazılabileceğini ve bu suç tipinin konusunu oluşturabileceğini söylemektedir. 

 Yazı okunabilir olmalıdır. Yazının mutlaka elle yazılması şart değildir. 

Anlaşılabilir olmalıdır . Bunun için bir dil kullanılmalıdır. 

2-Hukuken değer taşıyan bir içeriği olmalıdır. İçerik bazı hukuki sonuçlara yol açabilmelidir. Yani bir hakkın doğumuna, değişmesine veya sona ermesine yol açmalıdır. 

Yazının delil vasfı olmalıdır , ispata yaramalıdır. 

Hukuken geçerli olmalı. Mutlak butlanla batıl vesikalarda yapılan sahtekarlıklar, bunlar hukuken varaka sayılmadığından sahtekarlık suçunu oluşturmaz. 

Bir belgenin aslı gibi olduğunu gösteren onaylanmış örnekleri, belgenin aslı yerine geçiyorsa belge niteliğindedir.

3-Düzenleyen şahıs belli olmalıdır: Yazının bir kişiye ait olması gerekir. Belgeyi düzenleyen “gerçek kişi” olabileceği gibi “tüzel kişi” de olabilir.

Yazının kimin tarafından yazıldığı bizzat yazıdan anlaşılmalıdır. 

Belgeyi düzenleyen kişinin belli veya en azından belirlenebilir olması gerekir.

İsmin doğru olmamasına rağmen hukuki ilişkinin taraflarının herhangi bir şüpheye düşmeksizin kim olduğu, yani belgeyi düzenleyenin kim olduğu, tespit edilebiliyorsa, sahtecilik söz konusu olabilir.

Belgenin geçerliliği için imza zorunlu şekil şart ise (kurucu unsursa) veya birden fazla kişi tarafından imzalanması zorunlu ise, imzasız veya eksik imzalı belge sahtecilik suçunun konusunu oluşturmaz.

Hangi belgelerin resmi hangilerinin özel olduğu kanunda belirtilmemiştir. Bu, doktrin ve mahkeme içtihatlarına bırakılmıştır . Genel kabul gören görüşe göre resmi belge ; kamu görevlisinin görevinden ötürü düzenlediği belgelerdir. Özel belge resmi belge sayılmayan belgelerden oluşur. Ancak bazı özel belgeler TCK madde 210 gereği resmi belge hükmündedirler. Bu nedenle özel belgede sahtecilik suçunun konusunu oluşturmazlar. 

Özel belgenin resmi daireye sunulması üzerine kayda alınması , üzerine kayıt kaşesi veya havale imzası atılması, kayda almayla ilgili işlemler olup, özel belgeyi resmi belge haline dönüştürücü nitelikte değildir. Buna karşın özel belge resmi bir makam tarafından “onaylanmışsa”, onay kısmı itibariyle resmi belge sayılır. Bu tür bir belgenin “içeriğinde sahtecilik” özel belgede, “onay kısmında” sahtecilik ise resmi belgede sahtecilik sayılır.

Yine, sahte bir “özel belgenin” resmi bir belgenin “dayanağı olması” nedeniyle resmi belgenin de gerçekliğine zarar verildiğinden, failin resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği kabul edilmektedir. Örneğin Yargıtay, hasta sevk kağıtlarına sahte ilaç kupürü ekleyip, sahte fatura düzenleyerek ilaç bedeli alınması eylemini resmi belgede sahtecilik olarak kabul etmiştir. 

Bir başka olayda, özel belge olan sahte satış sözleşmesi sunularak mahkeme yanıltılıp, gerçeğe aykırı ilam elde edilmesi nedeniyle failin resmi belgede sahtecilik suçundan cezalandırılması gerektiği belirtilmiştir.

FAİL ve MAĞDUR

Özel belgede sahtecilik herkes tarafından işlenebilen bir suçtur. 

Suçun mağduru , suçla korunan hukuksal değerin sahibidir. Bu suçta mağdur tüm toplum olarak karşımıza çıkmaktadır. Hakları zedelenen kişiler ise suçtan zarar gören olarak karşımıza çıkmaktadır.  

MADDİ UNSUR

Sahtecilik maddi sahtecilik ve fikri sahtecilik olmak üzere ikiye ayrılır. Maddi sahtecilikte belgenin dış görünüşünde , fikri sahtecilikte ise belgenin içeriğinde sahtecilik yapılır. Özel belgelerde ancak maddi sahtecilik yapılabilirken resmi belgede hem maddi hem de fikri sahtecilik yapılabilir. 

Özel belgede sahtecilik bir tehlike suçudur . Bu nedenle suçun oluşumu için herhangi bir zararın ortaya çıkmasına gerek yoktur. Bu suç tipinde zararın ortaya çıkma ihtimali cezalandırılmaktadır. Hiçbir zarar verme olasılığı bulunmayan sahtecilikler cezalandırılmaz. Özel belgede sahtecilik suçundan ceza verilebilmesi için yapılan hareketlerin kamu güvenini bozma veya kişilerin haklarına zarar verme tehlikesi yaratması gerekir . 

Gereksiz sahtecilikte herhangi bir zarar ortaya çıkmayacağı için fail cezalandırılmaz . Çünkü sahtecilikle ulaşılmak istenilen hukuki sonuç, sahtecilik yapılmamış olsaydı dahi gerçekleşebilirdi. Bu nedenle sahteciliğin herhangi bir zarar olasılığına yol açmadığından eylem suç teşkil etmemektedir .

Bu suç tipi seçimlik hareketli bir suçtur. Kanunda yer alan hareketlerin birden fazla yapılması durumunda TEK SUÇ oluşur ve faile TEK CEZA verilir. 

Belgede yapılan sahteciliğin belirsiz sayıdaki sıradan kişileri kandırabilecek güç ve nitelikte olması gerekir.  Bu , objektif olarak tayin edilmelidir.  Belgenin sahte olduğu ilk baştan anlaşılabiliyorsa,  belgenin iğfal kabiliyeti olmadığından suç oluşmayacaktır. Görevlinin dikkatsizliği sonucu sahte belgeden yarar sağlanmış olması, belgenin iğfal kabiliyeti olduğunu göstermez. 

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003, 2003/ 6-232 Esas , 2013/250 karar sayılı dosyasında bu husus ifade edilmiştir : 

‘’Zarar olasılığının bulunması için belgede yapılan sahteciliğin çok sayıda kişiyi aldatacak nitelikte olması, bir başka anlatımla belgenin nesnel olarak aldatıcılık yeteneğinin bulunması gerekir. Aldatma keyfiyeti belgeden objektif olarak anlaşılmalıdır. Muhatabın hatasından, dikkatsizlik ya da özensizliğinden kaynaklanan fiili iğfal, aldatma yeteneğinin varlığını göstermez .’’ 

Özel bir incelemeye tabi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılamayan belge sahte belgedir, aldatma kabiliyeti vardır. Bu husus ilk başta bizzat hakim tarafından takdir edilecek ; hakimin anlayamaması durumunda kanaat oluşturmak amacıyla bilirkişiye başvurulabilecektir. Buna ilişkin Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2020/17078 Esas  ,  2021/16869 Karar sayılı dosyasında şu kararı vermiştir: 

‘’Belgede sahtecilik suçlarında aldatma niteliği bulunup bulunmadığının takdirinin hakime ait olduğu ve 5271 sayılı CMK'nin 217/1. maddesi dikkate alınıp, suça konu nüfus cüzdanlarının aslının duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, denetime olanak verecek şekilde dosya içerisine konulması ve aldatıcı nitelikte olup olmadığının gerekçeli kararda tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi… ’’

Özel belgede sahtecilik suçunun oluşabilmesi için failin bir özel belgeyi sahte olarak düzenlemesi veya gerçek bir özel belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmesi ve bu belgeyi kullanması gerekir. Failin maddede yer alan 2 hareketi birlikte yapması gerekir. Bu nedenle özel belgede sahtecilik suçu birden fazla hareketli suçtur. 

1.Özel belgenin sahte olarak düzenlenmesi ve kullanılması  : Mevcut olmayan bir özel belgenin mevcutmuş gibi düzenlenmesi suretiyle gerçekleştirilir.  Bir özel belgenin sahte olarak düzenlenebilmesi için , gerçek bir özel belgeyi düzenlemeye yetkili gerecek ya da tüzel kişiye ait unvan ve şekiller ile belgeyi imzalamaya yetkili kişinin imzası taklit edilmelidir. 

Bir hukuki ilişkinin veya işlemin tesisinde belgenin kullanılması şeklinde gerçekleşir. Belgeden amacına uygun olarak yararlanılmasıdır. 

Muhatabın belgenin içeriğini fiilen öğrenmiş olması aranmaz, belgenin muhatabın dikkatine sunulması, muhatabın belgeye ulaşılabilir hale gelmesi kullanma bakımından yeterlidir. Sahte bir belgeye atıf yapılması ya da  ibraz edileceğinin belirtilmesi kullanma sayılmaz. 

Doktrinde, kullanma hareketinin tamamlanması için muhataba belgedeki bilginin içeriği konusunda bilgi elde etme imkânının  tanınmasının yeterli olduğu belirtilmektedir. Bu bağlamda, ibraz yeterlidir. 

Sahte belge adli makamlara sunularak da kullanılabilir. 

2. Gerçek bir özel belgenin başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesi ve kullanılması : Fail mevcut olan bir resmi belgenin gerçek kısmında değişiklik yapmaktadır. Bir defa değişiklik yapılması, belgenin değiştirilmemiş diğer taraflarını etkilemez. Bu durumda değişiklik yapılmayan taraf geçerliliğini koruduğundan yeniden özel belgede sahtecilik suçunun konusunu oluşturabilir. Bu durumda müteselsil suç hükümlerinin uygulanabileceği kanaatindeyim. 

Ekleme yapmak ya da silmek suretiyle de bu suç işlenebilir.

Değiştirme resmi belgenin metni üzerinde yapılmalıdır. Bunun dışında belgenin arkasına ya da altına yapılan ilaveler değiştirme sayılmaz. Bu durumda diğer unsurları da bulunmak şartıyla kısmen sahte belge düzenlemekten bahsedilir ve buna göre değerlendirme yapılır.

Bir hukuki ilişkinin veya işlemin tesisinde belgenin kullanılması şeklinde gerçekleşir. Belgeden amacına uygun olarak yararlanılmasıdır. 

Muhatabın belgenin içeriğini fiilen öğrenmiş olması aranmaz, belgenin muhatabın dikkatine sunulması, muhatabın belgeye ulaşılabilir hale gelmesi kullanma bakımından yeterlidir. Sahte bir belgeye atıf yapılması ya da  ibraz edileceğinin belirtilmesi kullanma sayılmaz. 

Doktrinde, kullanma hareketinin tamamlanması için muhataba belgedeki bilginin içeriği konusunda bilgi elde etme imkânının  tanınmasının yeterli olduğu belirtilmektedir. Bu bağlamda, ibraz yeterlidir. 

Sahte belge adli makamlara sunularak da kullanılabilir. 

3. Bir sahte özel belgeyi bu özelliğini bilerek kullanmak : Bu seçimlik hareketi icra eden fail, özel belgeyi sahte olarak düzenleyen veya değiştiren kişi değildir. Bir hukuki ilişkinin veya işlemin tesisinde belgenin kullanılması şeklinde gerçekleşir. Belgeden amacına uygun olarak yararlanılmasıdır. 

Muhatabın belgenin içeriğini fiilen öğrenmiş olması aranmaz, belgenin muhatabın dikkatine sunulması, muhatabın belgeye ulaşılabilir hale gelmesi kullanma bakımından yeterlidir. Sahte bir belgeye atıf yapılması ya da  ibraz edileceğinin belirtilmesi kullanma sayılmaz. 

Doktrinde, kullanma hareketinin tamamlanması için muhataba belgedeki bilginin içeriği konusunda bilgi elde etme imkânının  tanınmasının yeterli olduğu belirtilmektedir. Bu bağlamda, ibraz yeterlidir. 

Sahte belge adli makamlara sunularak da kullanılabilir. 

MANEVİ UNSUR 

Özel belgede sahtecilik suçunun oluşumu için herhangi bir özel kast öngörülmediğinden suç genel kastla işlenir. 207/1 de yer alan suçun olası kastla da işlenmesi mümkündür.  Ancak Yargıtay bu suçun oluşabilmesi için failde sahtecilik bilincinin (aldatma kastı, zarar verme bilinci) varlığını aramaktadır. Buna ilişkin Yargıtay 11.Ceza Dairesinin 2007/8425 Esas, 2008/617 karar sayılı dosyasında şu ifadelere yer verilmiştir : 

‘‘ Belgelerde sahtekarlık suçlarında kast, zarar vermek bilinci ve iradesi olarak kabul edilmektedir. Mağdurun önceden verdiği rıza üzerine onun imzasını taklit ederek kullanan sanığın mağdura zarar vermek bilinci bulunmayacağından kastın varlığı ileri sürülemez. Ancak doğal olarak, rıza üzerine başkasının imzasını taklit eden failin, mağdura her hangi bir zarar vermeyeceği kanısı ile hareket ettiği sabit olmalıdır. Mağdurun rızasının ortadan kaldırabilmesi için fiilin işlenmesinden önce açıklanması zorunludur.’’

Bu nedenle failde zarar verme bilinci, sahte bir belge düzenleme bilgi ve isteği yoksa manevi unsur eksikliğinden suç oluşmaz.

Belgeyi düzenleyenin bilgi ve rızasıyla belgeye ilave yapılması halinde de Yargıtay, failde zarar verme bilincinin bulunmadığını ve suçun manevi unsurunun oluşmayacağını kabul etmektedir. 

Öğretide kimi yazarlar burada suçun oluşmamasını kastın yokluğuyla değil, “kaçınılamaz haksızlık yanılgısı” ile açıklamaktadır. 

207/2 de yer alan suç olası kastla işlenemez çünkü kanun maddesi belgenin sahte olduğunu BİLMEYİ aramaktadır.

HUKUKA AYKIRILIK UNSURU

Kanunda yer alan hareketlerin gerçekleştirilmesiyle hukuka aykırılık kendiliğinden gerçekleşmektedir. 

Ancak fiili hukuka uygun hale getiren bazı hukuka uygunluk nedenleri vardır :

İlgilinin rızası : Temsil ilişkisi çerçevesinde kişi bir başkası adıyla belge imzalamış olabilir. İmzalayanın bu hususta açıkça yetkilendirildiği ve bu şekilde temsilin hukuken mümkün olduğu hallerde düzenlenen belge geçerlidir.

Zorunluluk hali : Bu suç tipinde söz konusu olabilir. 

Kanun emrini ifa : Bu suç tipinde söz konusu olabilir. 

NİTELİKLİ HAL 

Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla belgede sahtecilik suçunun işlenmesi halinde, verilecek ceza, yarısı oranında indirilir : Burada yer alan daha az gerektiren hal TCK’nın 211.maddesinde düzenlenmiştir. Yargıtay’a göre  failin durumun gerçekliğine ve doğruluğuna inanması ve bu inancının makul ve meşru olması , failin haklı olduğu subjektif inancı ile hareket etmesi gerekmektedir.

Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 2015/ 9758 Esas , 2016/283 Karar sayılı dosyasında şu ifadelere yer verilmiştir :

‘’Ispat edilmek istenen olaydan daha fazla değer taşıması durumunda bu indirim sebebi uygulanmaz. Sanığın, kendisine ve aile fertlerine ait yeşil kart sağlık karnelerine sahte vize yaptırdığı iddia ve kabul edilen olayda; sanık ve ailesinin suç tarihi itibariyle yeşil kart alma koşullarını halen taşıyıp taşımadıkları, sanık A. ve ailesinin yeşil kart alma koşullarını yitirmemiş olmaları durumunda eylemin 5237 Sayılı TCK’nun 211. maddesi “Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla belgede sahtecilik suçunun işlenmesi halinde, verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.” kapsamında kalıp kalmadığının değerlendirilmesi gerekir.’’ 

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ

*Teşebbüs: Belgenin düzenlenmesi, değiştirilmesi hazırlık hareketi olup, kullanmaya yönelik hareketler teşebbüstür.

**İştirak : İştirakin her türü mümkündür.  TCK 28 de ‘’Karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı cebir ve şiddet veya muhakkak ve ağır bir korkutma veya tehdit sonucu suç işleyen kimseye ceza verilmez. Bu gibi hallerde cebir ve şiddet, korkutma ve tehdidi kullanan kişi suçun faili sayılır.’’ Denilmektedir. Bu nedenle kamu görevlisine karşı cebir ve şiddet veya tehdit ile resmi belgede sahtecilik suçu işlenirse , kuvvet uygulayan kamu görevlisi olmasa da TCK 204/2 ye göre cezalandırılır. 

*İçtima : Maddede düzenlenen seçimlik hareketlerden birden fazla hareketin işlenmesi durumunda TEK SUÇ oluşur. 

Yargıtay resmi belgede sahtecilik ve özel belgede sahtecilik suçlarını aynı suç olarak kabul edip sanık hakkında TCK 43/1 i uygulamaktadır . Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/6055 Esas ,  2021/5912 Karar sayılı dosyasında şu şekilde karar vermiştir : 

‘‘Sanığın, ... adına düzenlenmiş nüfus cüzdanı ile ... adına düzenlenmiş sürücü belgesini farklı zamanlarda bulup her iki belgeye de kendi fotoğrafını yapıştırarak kullanmaya başladığı, 15.09.2009 tarihinde ... adına düzenlenmiş sürücü belgesini kullanarak nüfus müdürlüğünden yerleşim yeri belgesini aldığı ve aldığı bu belge ile ... adına 17.09.2009 tarihinde yedi adet GSM abonelik sözleşmesi düzenlettiğinin iddia ve kabul edildiği olayda; dosya kapsamından, suça konu nüfus cüzdanı, sürücü belgesi ve yerleşim yeri belgesinin farklı tarihlerde düzenlenip kullanıldığı ve sanığın suç işleme kararının yenilenmediği anlaşıldığından bu belgeler yönünden eylemlerinin zincirleme şekilde işlenmiş tek bir sahtecilik suçunu oluşturduğu gözetilmeden, her bir belge yönünden ayrı ayrı mahkûmiyetine hükmedilmesi,’’

Aynı yönde Yargıtay Ceza Genel Kurulunun esas 2015/15-651 , 2018/22 karar sayılı dosyasında verilen karar ;

‘’Kimlik bilgilerini kullandığı mağdur adına ikametgâh belgesi düzenlettirmek suretiyle resmî belgede sahtecilik suçunu, sonrasında söz konusu sahte ikametgâh belgesiyle katılan bankaya başvuruda bulunup içeriği itibarıyla sahte olarak düzenlenmesini sağladığı bireysel kredi başvuru formunu mağdura atfen imzalamak suretiyle de özel belgede sahtecilik suçunu işleyen sanığın, bir suç işleme kararının icrası kapsamında aynı suçu değişik zamanlarda işlediğinin ve bu itibarla zincirleme şekilde resmî belgede sahtecilik suçundan cezalandırılması gerektiğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.’’

TCK 43/1 de düzenlenen müteselsil suçun oluşabilmesi için failin, aynı suç işleme kararı kapsamında farklı zamanlarda bir kişiye karşı AYNI SUÇUN işlenmesi gerekir. Her ne kadar korunan hukuksal menfaat aynı olsa da özel belgede sahtecilik suçu ile resmi belgede sahtecilik suçunun konuları birbirinden farklıdır. Bu nedenle suçlar da farklıdır. Yargıtay’ın bu şekilde müteselsil suç hükmünü uygulamasının yasaya aykırı olduğu kanaatindeyim .  

TCK 112 gereği sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur.

SORUŞTURMA ve KOVUŞTURMA 

5235 sayılı kanunun 14.maddesi gereği mahkemelerin görevlerinin belirlenmesinde ağırlaştırıcı veya hafifletici nedenler gözetilmeksizin kanunda yer alan suçun cezasının üst sınırı göz önünde bulundurulur. Özel belgede sahtecilik suçu asliye ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suç tipidir. 

Özel belgede sahtecilik suçu şikayete tabi suçlardan değildir. Bu nedenle resen soruşturulur. 

ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK SUÇUNUN CEZASI NE KADARDIR ?

Bir özel belgeyi sahte olarak düzenlemek veya gerçek bir özel belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek ve bu belgeleri kullanmak ile sahte özel belgeyi bu özelliğini bilerek kullanmak suretiyle işlenen özel belgede sahtecilik suçundan verilecek ceza bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır. 

ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK SUÇUNDAN CEZA ALAN KİŞİLER HAPSE GİRER Mİ ? 

Mahkemeler tarafından verilmiş olan ve kesinleşmiş olan hapis cezalarının ne kadar yatarı olduğunun tespiti noktasında Infaz Hukukunun çok iyi bilinmesi gerekmektedir. İnfaz Hukuku sık değişen bir hukuk dalı olduğundan kararın kesinleşmiş olduğu tarih önem arz etmektedir . Bu tarihte yürürlükte bulunan hükümler olaya uygulanır. Yine sanık hakkında hükmedilen cezanın ne kadar yatarının olduğu belirlenirken bu suçun sanık açısından mükerrer suç olup olmadığı suçun işlendiği tarihte sanığın yaşı  sanığın eğitim gibi unsurlar önem taşımaktadır .  Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için uzman bir Avukat ile iletişime geçmeniz tavsiye edilir. 

Stajyer Avukat Sema Nur DEVECİ

Avukat Hüseyin ACAR