NÜFUZ TİCARETİ SUÇU
Türk Ceza Kanununun Millete ve Devlete Karşı Suçlar başlıklı 4.Kısmının Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar başlıklı 1.bölümünde zimmet , irtikap , rüşvet, nüfuz ticareti gibi suçlar bulunmaktadır. Bu suçlar kamu görevlilerinin görevlerinden ötürü işledikleri suçlardandır. Kamu görevlilerinin en fazla işlediği suçlar arasında nüfuz ticareti suçu da yer almaktadır.
255.madde 6352 sayılı kanunla değiştirilmeden önce bu suç özgü suç olarak düzenlenmişti. Buna göre görevine girmeyen ve yetkili olmadığı bir işi yapabileceği veya yaptırabileceği kanaatini uyandıran kamu görevlisi cezalandırılmaktaydı. Ancak 6352 sayılı kanunla birlikte bu suç özgü suç olmaktan çıkarılmış ve herkes tarafından işlenebilen bir suç haline getirilmiştir.
SUÇLA KORUNAN HUKUKSAL DEĞER
Nüfuz ticareti suçunda korunan hukuksal değer kamu idaresinin düzenli ve düzgün işlemesindeki topluma ait menfaatlerdir. Bu menfaatlerin yanısıra kamusal görevlerin düzenli, etkili ve dürüst bir biçimde yerine getirilmesine dair toplumdaki güven de korunan hukuksal değerler arasında yer alırlar.
SUÇUN KONUSU
Bu suçun konusunu elde edilen menfaat oluşturmaktadır. Kişinin ekonomik, hukuksal veya kişisel durumunu objektif olarak iyileştiren; maddi ve manevi bakımdan değiştirerek onu tatmin eden her şey menfaat olarak adlandırılır.
FAİL
6352 sayılı kanunla değişiklik yapılmadan önce bu suç özgü suç olarak düzenlenmişti. Bu nedenle suç ancak kamu görevlisi tarafından işlenebilmekteydi. 6352 sayılı kanunla maddede yapılan değişiklik sonrasında bu suç herkes tarafından işlenebilen bir suç olarak düzenlendi . Ancak failin kamu görevlisi olması durumunda verilecek ceza yarı oranında artırılır. Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2017/2712 Esas , 2021/1518 Karar sayılı dosyasında bu husus şu şekilde açıklanmıştır:
‘‘6352 sayılı Yasa'nın 89. maddesi ile 5237 sayılı TCK'nin 255. maddesinin "nüfuz ticareti" başlığı altında yeniden düzenlenip suç unsurlarında değişiklik yapılarak kamu görevlisi olmayan gerçek kişilerin de suçun faili haline getirilmesi, failin kamu görevlisi olmasının suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hali olarak düzenlenmesi karşısında…’’
Türk Ceza Kanununun tanımları düzenleyen 6.maddesine göre kamu görevlisi kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişidir.
Kamusal faaliyet 3 unsurdan oluşur:
1) Kamu-toplum adına yürütülen bir hizmetin bulunması gerekir . Hizmet tüm toplumu ilgilendirmelidir.
2) Hizmetin Anayasa ve yasalarda belirlenmiş usullere göre verilmiş bir “siyasal karara” dayalı olması gerekir .
3) Hizmetin kamuya ait güç ve yetkilerin kullanılması suretiyle gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Kamusal faaliyete katılmada ise dikkat edilecek husus, kişinin hizmete genel idare esaslarına göre (kamu hukuku usullerine göre) katılması sebebiyle kamu hukuku yükümlülüğü altında olmasıdır.
Kişiler ve yapılan iş bu özellikleri taşımadığı takdirde , o kişilerin kamu görevlisi sıfatıyla bu suçu işlemeleri söz konusu olamaz.
Kamusal faaliyetin yürütülmesi özel hukuk kişilerince üstlenilirse o kişiler kamu görevlisi sayılmaz.
Kamu görevlisi olmasa bile özel hükümler gereğince kamu görevlisi olarak cezalandırılan ya da kamu görevlisi hükümlerine tabi olan kişiler de bu suçun faili olabilirler. Kooperatif Kanununun 62.maddesine göre kooperatifin yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları kamu görevlisi gibi cezalandırılırlar. Özel Eğitim Kurumları Kanununun 9.maddesine göre kurumlarda görev yapan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler kamu görevlisi sayılırlar.
TCK 255/7 gereği Türk Ceza Kanununun 252.maddesinin 9.fıkrası nüfuz ticareti suçuna da uygulanır . Anılan madde şu şekildedir :
Bu madde hükümleri;
a) Yabancı bir devlette seçilmiş veya atanmış olan kamu görevlilerine,
b) Uluslararası veya uluslarüstü mahkemelerde ya da yabancı devlet mahkemelerinde görev yapan hâkimlere, jüri üyelerine veya diğer görevlilere,
c) Uluslararası veya uluslarüstü parlamento üyelerine,
d) Kamu kurumu ya da kamu işletmeleri de dahil olmak üzere, yabancı bir ülke için kamusal bir faaliyet yürüten kişilere,
e) Bir hukuki uyuşmazlığın çözümü amacıyla başvurulan tahkim usulü çerçevesinde görevlendirilen vatandaş veya yabancı hakemlere,
f) Uluslararası bir anlaşmaya dayalı olarak kurulan uluslararası veya uluslarüstü örgütlerin görevlilerine veya temsilcilerine,
görevlerinin ifasıyla ilgili bir işin yapılması veya yapılmaması ya da uluslararası ticari işlemler nedeniyle bir işin veya haksız bir yararın elde edilmesi yahut muhafazası amacıyla; doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, menfaat temin, teklif veya vaat edilmesi ya da bunlar tarafından talep veya kabul edilmesi halinde de uygulanır.
Bu suç bir karşılaşma suçu olduğu için diğer taraf da bu suçun faili olmaktadır. Maddede işinin gördürülmesi karşılığında veya gördürüleceği beklentisiyle menfaat sağlayan kişi de cezalandırılmaktadır.
MAĞDUR
Suçun mağduru , suçla korunan hukuksal değerin sahibidir. Bu suçta mağdur tüm toplum olarak karşımıza çıkmaktadır. Hakları zedelenen kişiler ise suçtan zarar görendir. Bu suçta ilgili kamu idareleri suçtan zarar görendir.
MADDİ UNSUR
Bu suç bir karşılaşma suçu olarak karşımıza çıkmaktadır. Kamu görevlisi üzerinde nüfuz sahibi olduğundan bahisle, haksız bir işin gördürülmesi amacıyla girişimde bulunması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, kendisine veya bir başkasına menfaat temin etmek suç olarak düzenlenmiştir. Suçun diğer hareketini oluşturan ve işinin gördürülmesi karşılığında veya gördürüleceği beklentisiyle menfaat sağlamak da suç olarak düzenlenmiştir. Bu iki hareket ayrı ayrı açıklanacaktır:
1. Kamu görevlisi üzerinde nüfuz sahibi olduğundan bahisle, haksız bir işin gördürülmesi amacıyla girişimde bulunması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, kendisine veya bir başkasına menfaat temin etmek
Failin bu suçu işleyebilmesi için ;
a.Kamu görevlisi üzerinde nüfuz sahibi olduğundan bahsetmek : Kamu görevlisi üzerinde nüfuz sahibi olmak, kamu görevlisi nezdinde hatırı sayılır bir kimse olmayı ifade eder . Bu suçun oluşması için kişinin gerçekten kamu görevlisi üzerinde nüfuzu olması gerekmektedir. Aksi halde oluşacak suç nüfuzu kötüye kullanma değil nitelikli dolandırıcılık olmaktadır.
b.Haksız bir işin gördürülmesi amacıyla girişimde bulunmak : Bu suçun oluşabilmesi için haksız bir işin gördürülmesi amacıyla hareket edilmesi gerekmektedir. Bu işin hukuka aykırı bir iş olarak anlaşılması gerekmektedir. Hukuka aykırı iş, yapılmaması gereken bir işin yapılması ya da yapılması gereken bir işin yapılmaması şeklinde olabilir.
c.Tarafların menfaat temini konusunda anlaşması : Bu suçun oluşması için tarafların anlaşması gerekmektedir.
d. Kendisine veya bir başkasına menfaat temin etmek gerekmektedir : Bu menfaat maddi olabileceği gibi manevi de olabilir. Menfaat kişiyi ekonomik, hukuksal veya kişisel durumunu objektif olarak iyileştiren şey olarak adlandırılır. Menfaat sağlanamadığı durumlarda suçun teşebbüs aşamasında kalacağı düşünülebilirse de 255.maddenin 2.fıkrasında özel bir hüküm yer almaktadır. Buna göre menfaat temini konusunda anlaşmaya varılması halinde dahi, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.
2. İşinin gördürülmesi karşılığında veya gördürüleceği beklentisiyle menfaat sağlamak
Burada failin cezalandırılabilmesi için menfaatin sağlanmış olması gerekmektedir. Menfaat konusunda anlaşılması ancak menfaatin sağlanmaması durumunda bu suçun teşebbüs aşamasında kaldığı söylenmelidir.
NİTELİKLİ HAL
1.Failin kamu görevlisi olması : Bu durumda verilecek ceza yarı oranında artırılır.
MANEVİ UNSUR
Nüfuz ticareti suçu özel kastla işlenebilen bir suçtur. Bu nedenle suçun olası kastla işlenmesi mümkün değildir. Nüfuz ticareti suçunun oluşabilmesi için menfaat temin eden ve menfaat sağlayan failin haksız işin gördürülmesi amacıyla girişimde bulunması veya bulunulmasını sağlaması gerekmektedir.
HUKUKA AYKIRILIK UNSURU
Kanunda yer alan hareketin yapılmasıyla hukuka aykırılık kendiliğinden oluşur. Maddede özel hukuka aykırılık düzenlenmemiştir.
SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ
*Teşebbüs : İcra hareketlerinin başlamasından sonra fail , elinde olmayan sebeplerle icra hareketlerini tamamlayamadığı durumlarda teşebbüs söz konusu olur. Nüfuz ticareti suçunda anlaşmanın sağlanıp menfaatin elde edilememesi durumunda suçun teşebbüs aşamasında kalacağı düşünebilirse de maddedeki özel hükümden dolayı fail, suç tamamlanmış gibi cezalandırılır.
Ancak anlaşma sağlanamadığı durumlarda teşebbüs söz konusu olabilir.
*İştirak : Bu suç özgü suç olmadığından suçun herkes tarafından işlenmesi mümkündür. Ancak failin kamu görevlisi olması durumunda verilecek ceza artırılır.
255.maddenin 4. ve 5.fıkrasında özel bir iştirak hükmü yer almaktadır. 4.fıkraya göre nüfuz ticareti suçuna aracılık eden kişi, müşterek fail olarak, birinci fıkrada belirtilen ceza ile cezalandırılır.5.fıkraya göre ise nüfuz ticareti ilişkisinde dolaylı olarak kendisine menfaat sağlanan üçüncü gerçek kişi veya tüzel kişinin menfaati kabul eden yetkilileri, müşterek fail olarak, birinci fıkrada belirtilen ceza ile cezalandırılır.
*İçtima : Aynı suç işleme kararı icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda tek suç oluşur ve TCK 43/1 de düzenlenen müteselsil suç hükümleri uygulanır. Kanunda mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır denilmek suretiyle mağduru toplum olan suçlar bakımından da müteselsil suç hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmiştir.
Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da tek suç oluşmakta ve 43/2 de düzenlenen farklı neviden fikri içtima hükümleri uygulanmaktadır. Kanunda mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır denilmek suretiyle mağduru toplum olan suçlar bakımından da müteselsil suç hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmiştir.
Bu suçun oluşabilmesi kişinin kamu görevlisi üzerinde gerçekten nüfuz sahibi olması gerekir. Aksi takdirde oluşacak suç dolandırıcılıktır. Gerekçede de bu husus şu şekilde açıklanmıştır : Kamu görevlisinin, görülmesi istenen iş konusunda kendisi esasen görevli ve yetkili olmadığı hâlde, görevli ve yetkili olduğundan ve işi yapacağından bahisle kişiyi yanıltarak menfaat temin etmiş olması hâlinde ise, dolandırıcılık suçunun oluştuğunu kabul etmek gerekir. Nitekim Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2007/9265 Esas , 2008/1517 Karar sayılı dosyasında kamu görevlisi olmayan sanığın kamu görevlisi gibi hareket etmesi durumunda nüfuz ticareti değil dolandırıcılık suçunun oluşacağına karar vermiştir :
‘‘5237 sayılı TCK'nın 158. maddesinin 2. fıkrasında, 765 sayılı TCK'da bağımsız bir suç olarak tanımlanan ve uygulamada "nüfuz ticareti" olarak bilinen eylemin, dolandırıcılık suçunun bir nitelikli şekli olarak tanımlandığı, hükme göre, "kamu görevlileriyle ilişkisi olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceğl vaadiyle aldatarak başkasından menfaat temin eden kişinin" maddede öngörülen nitelikli dolandırıcılık suçundan cezalandırılmasının öngörüldüğü, somut olayda ise; sanığın kendisini gümrükte şef olarak tanıtıp oraya işçi alınacağını söyleyerek katılandan menfaat temin etmesi eylemini, kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğunu ve onlar nezdinde hatırı sayıldığını söylerneksizin gerçekleştirmesi karşısında, fiilinin 5237 sayılı TCK'nın 157. maddesi ile cezalandırılması yerine, yazılı şekilde aynı Yasa'nın 158/2. maddesiyle uygulama yapılması…’’
SORUŞTURMA , KOVUŞTURMA , YAPTIRIM
5235 sayılı kanunun 14.maddesi gereği mahkemelerin görevlerinin belirlenmesinde ağırlaştırıcı veya hafifletici nedenler gözetilmeksizin kanunda yer alan suçun cezasının üst sınırı göz önünde bulundurulur. Nüfuz ticareti suçu asliye ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suç tipidir. Nüfuz ticareti suçunda fail vatandaşsa iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılırken failin kamu görevlisi olması durumunda verilecek ceza yarı oranında artırılır. İşinin gördürülmesi karşılığında veya gördürüleceği beklentisiyle menfaat sağlayan kişi ise, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Nüfuz ticareti suçu şikayete tabi suçlardan değildir. Bu nedenle resen soruşturulur.
ÖZEL SORUŞTURMA USULÜ
Failin kamu görevlisi olması durumunda kamu görevlilerine karşı soruşturma açılabilmesi için özel bir soruşturma şartı vardır. Bu şart 4483 sayılı kanun gereği izindir. Bu kanuna göre memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için ilgili makamlardan izin alınması gerekmektedir.
NÜFUZ TİCARETİ SUÇUNDAN NE KADAR CEZA ALIRIM ?
Nüfuz ticareti suçunda karşı karşıya kalınan ceza miktarı iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasıdır. İşinin gördürülmesi karşılığında veya gördürüleceği beklentisiyle menfaat sağlayan kişi ise, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
NÜFUZ TİCARETİ SUÇUNDAN CEZA ALAN KİŞİLER HAPSE GİRER Mİ ?
Hakim sanık hakkında hapis cezasına hükmetmişse kesinleşmiş olan hapis cezalarının ne kadar yatarının olduğunun tespiti noktasında İnfaz Hukukunun çok iyi bilinmesi gerekmektedir. İnfaz Hukuku sık değişen bir hukuk dalı olduğundan kararın kesinleştiği tarih önem taşımaktadır. Kesinleşme tarihinde yürürlükte bulunan kurallar uygulama alanı bulacaktır. Yine sanık hakkında hükmedilen cezanın ne kadar yatarının olduğu belirlenirken bu suçun sanık açısından mükerrer suç olup olmadığı , suçun işlendiği tarihte sanığın kaç yaşında olduğu , sanığın eğitim durumları gibi hususlar önemli olmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için uzman bir avukat ile iletişime geçmeniz tavsiye edilir .
Stajyer Avukat Sema Nur Deveci
Avukat Hüseyin Acar
Reşit Hukuk & Danışmanlık