KASTEN ÖLDÜRME SUÇU

KASTEN ÖLDÜRME SUÇU

KASTEN ÖLDÜRME SUÇU 

Kişi dokunulmazlığı Anayasamızın 17.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre ‘‘Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz.’’ 
Anayasanın koruduğu bu hak Türk Ceza Kanununun Hayata Karşı Suçlar bölümünde kasten öldürme suçu olarak hükme bağlanmış ve buna aykırı hareketler cezalandırılmıştır. 

SUÇLA KORUNAN HUKUKSAL DEĞER

Kasten yaralama suçunda korunan hukuksal değer kişinin yaşam hakkıdır. Yaşam hakkı en temel insan hakkıdır. Diğer tüm hakların kullanılabilmesi, yaşam hakkının korunmasına bağlıdır. 

SUÇUN KONUSU

Bu suçun konusunu kişinin yaşamıdır. Fail , hareketini bu insan üzerinde gerçekleştirmekte ve bu kişinin ölümüne neden olmaktadır. 

FAİL ve MAĞDUR

Kanunda suçun oluşabilmesi fail bakımından herhangi bir özellik aranmamıştır. Bu nedenle suç herkes tarafından işlenebilir. TCK madde 82/1 g de kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle bu suçu işlemesi nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Bu nitelikli hal dolayısıyla kamu görevlisi kavramının açıklanması gerekmektedir: 
Türk Ceza Kanununun tanımları düzenleyen 6.maddesine göre kamu görevlisi kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişidir. 
Kamusal faaliyet 3 unsurdan oluşur:
1) Kamu-toplum adına yürütülen bir hizmetin bulunması gerekir . Hizmet tüm toplumu ilgilendirmelidir. 
2) Hizmetin Anayasa ve yasalarda belirlenmiş usullere göre verilmiş bir “siyasal karara” dayalı olması gerekir .
3) Hizmetin kamuya ait güç ve yetkilerin kullanılması suretiyle gerçekleştirilmesi gerekmektedir. 
Kamusal faaliyete katılmada ise dikkat edilecek husus, kişinin hizmete genel idare esaslarına göre (kamu hukuku usullerine göre) katılması sebebiyle kamu hukuku yükümlülüğü altında olmasıdır. 
Kişiler ve yapılan iş bu özellikleri taşımadığı takdirde , o kişilerin kamu görevlisi sıfatıyla bu suçu işlemeleri söz konusu olamaz. 
Kamusal faaliyetin yürütülmesi özel hukuk kişilerince üstlenilirse o kişiler kamu görevlisi sayılmaz. 
Kamu görevlisi olmasa bile özel hükümler gereğince kamu görevlisi olarak cezalandırılan ya da kamu görevlisi hükümlerine tabi olan kişiler de bu suçun faili olabilirler. Kooperatif Kanununun 62.maddesine göre kooperatifin yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları  kamu görevlisi gibi cezalandırılırlar. Özel Eğitim Kurumları Kanununun 9.maddesine göre kurumlarda görev yapan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler kamu görevlisi sayılırlar. 
Mağdur korunan hukuksal değerin sahibidir. Kasten öldürme suçunda mağdur ölümüne neden olunan kimsedir. Bir kişinin bu suçun mağduru olabilmesi için yaşaması gerekir. Ölü insanın öldürülmesi söz konusu olamaz. Yine cenin bu suçun mağduru olamaz. TMK madde 28 gereği çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda kişilik ortaya çıkmakta ve çocuk bu anda suçun mağduru olabilmektedir. Bu durum Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/776 Esas , 2021/601 Karar sayılı dosyasında taksirle öldürme suçu bakımından şu şekilde açıklanmıştır :
‘‘Taksirle öldürme suçu, 5271 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap, "İkinci Kısım" bölümünde "Kişilere Karşı Suçlar" başlığı altında düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, taksirle öldürme suçu, ancak hukuki anlamda "kişi" olana karşı işlenebilmektedir. TMK'nın 28. maddesi uyarınca olay anında anne karnında olan bebeğin henüz tam ve sağ doğumu gerçekleşmediği için bu aşamada "kişi" olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Öğretide de; insan öldürme suçunun ancak hayatta olan birine karşı işlenebileceği kabul edilebilmektedir. Öldürme suçunun, maddi konusunun bir insan olduğu ve hareketin de bir insana yönelmesi, suç kurbanının hayatta olan bir insan olması gerektiği belirtilmiştir. Vaktinden önce canlı olarak doğan çocuk, anneye karşı işlenen kasten yaralamaya bağlı olarak doğduktan sonra ölecek olursa, insan öldürme suçu yaşayan bir kişiye karşı işlenebileceğinden ayrıca kasten veya taksirle insan öldürme suçundan faile ceza verilemeyeceği kabul edilmiştir. ’’
82.maddede düzenlenen 3 nitelikli hal mağdurların kişiliğinden kaynaklanmaktadır. Bune göre kasten öldürme suçunun üstsoy veya altsoydan birine ya da eş, boşandığı eş veya kardeşe karşı, çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, gebe olduğu bilinen kadına karşı işlenmesi durumunda faile verilecek ceza artırılacaktır.

MADDİ UNSUR 

Kanunda kasten öldürme suçuna konu olacak hareketler düzenlenmediğinden bu suç serbest hareketli bir suçtur. 
Kasten öldürme suçunun neticesi ölümdür. Failin mağdur üzerinde gerçekleştirdiği hareket neticesinde ölüm meydana gelmelidir. Ölümün meydana gelmemesi durumunda fail tarafından işlenen suç kasten öldürme değil kasten yaralama ya da kasten öldürmeye teşebbüs olarak karşımıza çıkar. Yine ölümün HUKUKİ ÖLÜM değil FİİLİ ÖLÜM olması gerekmektedir. Medeni kanuna göre ölüm karinesini doğuran gaiplik durumunda hukuki bir ölüm söz konusu olsa da fiili bir ölümün gerçekleşip gerçekleşmediği kesin değildir. Bu nedenle kasten öldürme suçu oluşmamaktadır. 
Ölüm biyolojik ölüm ve beyin ölümü şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Biyolojik ölüm kişinin beden fonksiyonlarının sona ermesiyken beyin ölümü beynin, vücudu yönetme gücünün tamamen ve geriye dönülemeyecek şekilde kaybolmasıdır. Geçmişte biyolojik ölüm bu suçun neticesi oluşturmaktayken günümüzde beyin ölümüne   üstünlük tanınmaktadır.  
TCK 83 te ise kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi düzenlenmiştir. Bu maddeye göre ‘‘Belli bir yükümlülüğün ihmali ile ölüme neden olan kişi hakkında, temel ceza olarak, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine onbeş yıldan yirmi yıla kadar, diğer hallerde ise on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, cezada indirim de yapılmayabilir.’’
Bu hüküm tehlikeyi önlemekle yükümlü kimseler olarak adlandırılan garantörler hakkında uygulanır. Garantörlüğün kaynağı kanunun 83. maddesine göre üç türlü olabilir:
1.Kanuni bir düzenleme 
2.Sözleşme 
3.Ön gelen tehlikeli eylem ( Önceden gerçekleştirilen davranışın başkalarının hayatı ile ilgili olarak tehlikeli bir durum oluşturması durumu ).
Bu 3 kaynaktan birine giren bir durum söz konusu olduğunda garantörün bu  üç kaynaktan birisi nedeniyle bir davranışı yapmak ile yükümlü olması ve anılan davranış bakımından hareket olanağı ve beklenebilirlik unsurlarının  bir arada bulunması gerekir.  
Hareket etme olanağı bulunan ve bu hareketi yapması beklenen garantörün kasten ya da olası kast ile bu hareketi yapmaması neticesinde yaralanma meydana gelmiş ise fail TCK 88 de düzenlenen suçu işlemiş olacaktır. 

NİTELİKLİ HALLER

Kasten öldürme suçunun nitelikli halleri Türk Ceza Kanununun 82.maddesinde düzenlenmiştir. Nitelikli hallerin gerçekleşmesi durumunda fail ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. Kanunda sayılan nitelikli haller kasten öldürme suçunun ;
1.Tasarlanarak işlenmesi : Burada failin kastının yoğun olması nedeniyle verilecek ceza artırılmıştır. Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2018/3068 Esas  ,  2021/2206 Karar sayılı dosyasında tasarlamaya ilişkin şu ifadelere yer verilmiştir :
‘‘Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına göre, "Tasarlama" halinin kabulü için öldürme kararının şarta bağlı olmadan alınması, ruhsal dinginliğe ulaşıldığını kabule elverişli makul bir süre geçmesine karşın eylem kararlılığından dönülmemesi ve belli bir hazırlık yapılarak sebat ve ısrarla bir plan dahilinde öldürme fiilinin gerçekleştirilmesi gerekmekte olup…’’
2.Canavarca hisle işlenmesi: Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2019/3419 Esas ,  2021/8496 Karar sayılı dosyasında canavarca hisle öldürmeyi şu şekilde açıklamıştır :
‘‘Canavarca hisle öldürme; içgüdüsel bir tatmin amacıyla, sırf öldürmüş olmak için öldürme, ölenin acı çekmesinden zevk duymak için öldürme olup…’’
3. Eziyet çektirerek işlenmesi : Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2019/3419 Esas  ,  2021/8496 Karar sayılı dosyasında eziyet çektirerek öldürmenin gerçekleşebilmesi için eziyet bakımından da kast aranmıştır: 
‘‘…eziyet çektirerek öldürme ise ölümü meydana getirme bakımından zorunlu olmayan ve ölüme takaddüm eder vahşice hareketler olup sanığın öldürme kastının yanında işkence ya da eziyet çektirme kastının da bulunması gerektiği …’’
4.Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle işlenmesi : Kanunda nitelikli hal olarak öngörülen nedenlerden bazılarında tabiat kuvvetleri harekete geçirilerek diğerlerinde ise insan yapımı silahlar kullanarak belirsiz kişiler için büyük tehlikeler yaratılmaktadır. Bu haller, büyük tahrip güçleri itibariyle pek çok kişinin ölümünü meydana getirebilecek özelliğe sahiptir. Bu durumda fail öldürmek istediği kişinin ölümüne neden olmuşsa bu kişi bakımından kasten öldürme, öldürmek istemediği kişiler açısından ise olası kastla adam öldürme söz konusu olacaktır. Olası kast durumunda TCK 21/2 gereğince cezada indirime gidilecektir.
5.Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş, boşandığı eş veya kardeşe karşı işlenmesi : Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/164 Esas ,  2020/239 Karar sayılı dosyasında ihmali davranışla adam öldürme ve kasten öldürme suçu tartışılmış , çocuğunun ölümüne neden olan anneye nitelikli kasten öldürme suçundan ceza verilmiştir :
‘‘…doğurduğu bebeği beslemek, bakımını yapmak ve korumak gibi hukuki yükümlülük altında bulunan ve bu bakımdan garantör konumunda olduğu hususunda tereddüt bulunmayan sanığın, bu hukuki yükümlülüklerini de yerine getirmemekle birlikte, yeni doğmuş, savunmasız hâlde bulunan ve hiçbir ihtiyacını kendisi karşılayamayan 5 günlük bebeği, güvende olduğu evden alarak başkaları tarafından bulunması mümkün olmayan ıssız bir yere götürüp ölüme terk etme eyleminin, bebeğin karnını doyurmamak gibi ihmali bir hareket olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Zira bebekten kurtulmak amacını taşıyan sanık, öleceğini bildiği hâlde bebeğini ıssız bir yere götürerek kendi hâlinde bırakmış ve kaçınılmaz netice olan ölüm meydana gelmiştir. Sanığın bu eyleminin bebeği boğma veya darp etme gibi aktif bir davranıştan farkı bulunmamaktadır. Bu nedenle sanığın öldürme eylemini, doğrudan kasıtla ve icrai bir davranışla gerçekleştirdiği kabul edilmelidir.’’
6.Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi : Türk Ceza Kanununun tanımlar maddesi olan 6.maddenin 1.fıkrasının b bendinde çocuk, henüz onsekiz yaşını doldurmamış kişi olarak tanımlanmıştır . Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2020/519 Esas  ,  2020/1620 Karar sayılı dosyasında 18 yaşını doldurmamış maktulü öldüren sanıklar hakkında nitelikli hali uygulamıştır :
‘‘Maktul ...’in 15/04/2000 doğumlu olup suç tarihi olan 01/12/2012 tarihi itibariyle 18 yaşından küçük olduğu, suça sürüklenen çocuğun eyleminin 5237 sayılı TCK’nin 82/1-e bendinde düzenlenen çocuğa karşı kasten öldürme suçuna vücut verdiği, bu suretle suçun nitelikli halinden cezaya hükmedilmesi gerekirken suç vasfında hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmak suretiyle eksik ceza tayini…’’
7.Gebe olduğu bilinen kadına karşı işlenmesi : Bu nitelikli halin işlenebilmesi için failin , kadının gebe olduğunu bilmesi gerekmektedir. Failin gebeliği  bilmemesi durumunda bu nitelikli hal uygulanamaz. Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2020/83 Esas , 2020/1148 Karar sayılı dosyasında gebe kadının öldürülmesinde nitelikli hal uygulanmadığından karar bozulmuştur:
‘‘Oluşa ve dosya kapsamına göre; olay tarihinde 18 yaşından küçük ve bekar olan maktul ...'in komşusu tanık ... ile birlikte olaydan bir gün önce hastaneye gidip tahlil yaptırarak gebe olduğunu öğrendiği, bu hususu annesi olan sanık ...'nin öğrenmesinden çekindiği, ancak olay günü tanık ...'ın sanık ...'yi kendi evine çağırarak burada maktulün gebe olduğunu sanığa söylediği, sanığın kızı olan maktul ...'e kimden gebe kaldığı yönünde sorular sorduğu, maktul ...'in de cevaben, bebeğin babasının kim olduğunu bilmediğini, birden çok kişi ile ilişkiye girdiğini ifade ettiği, bunun üzerine sanık ...'nin evine giderek yatak odasında bulunan ruhsatsız silahı alıp tekrar tanık ...'ın evine geldiği, burada maktulün bulunduğu odaya giren sanığın, tanık ...'a hitaben kızı ile yalnız konuşacağını söylediği, tanık ...'ın odadan çıkarak kapıyı kapatacağı esnada sanık ...'nin evden alıp yanında getirdiği silahla maktule ateş etmek suretiyle onu öldürdüğü olayda,
Maktul ...'in 18 yaşından küçük olduğu nazara alınarak, TCK'nin 82/1. maddesinin "d ve f" bentlerinin yanı sıra aynı Kanun madde ve fıkrasının "e" bendinin de tatbiki gerektiğinin gözetilmemesi,
Maktul ...'in 18 yaşından küçük olduğu nazara alınarak, TCK'nin 82/1. maddesinin "d ve f" bentlerinin yanı sıra aynı Kanun madde ve fıkrasının "e" bendinin de tatbiki gerektiğinin gözetilmemesi, bozmayı gerektirmiştir. ’’
8.Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi : Burada fail, kamu görevi nedeniyle bu suçu işlemektedir. Kamu görevi güvenlik içinde yürütülmelidir. Bu nedenle kanun koyucu cezanın artırılmasını hükme bağlamıştır.  
9.Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla işlenmesi:  Burada fail başka bir suçtan dolayı kasten öldürme suçunu işlemektedir. Bu nedenle nitelikli hal düzenlenmiştir. 
10.Bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle işlenmesi :  Ceza Genel Kurulu 2013/717 Esas ,  2014/232 Karar sayılı dosyasında bu nitelikli hal şu şekilde açıklanmıştır :
‘‘TCK'nun 82/1-i maddesi kapsamında bir suç işleyememekten dolayı kapıldığı infialle bu eylemin gerçekleştirildiği kabul edilmiştir. Bu şekildeki suçun unsurları bakımından 'infial' oluşmasından sonra bitişik olarak eylemin gerçekleştirilmesinin zorunlu olmayıp belli bir süre sonra eylemin gerçekleştirilmesinin mümkün olduğu teoride ve pratikte benimsenmiştir. Sanık eylemi bu özel kasıt altında işlediğinden mahkememizin kararının bu yönden de usul ve yasaya uygun olduğu sonucuna varılmıştır.’’
11.Kan gütme saikiyle işlenmesi : Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2020/718 Esas  ,  2020/1298 Karar sayılı dosyasında aileler arasındaki husumetin kan gütme saiki oluşturabileceğine işaret edilmiştir :
‘‘Oluşa ve dosya kapsamına göre Gaziantep 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/149 esas sayılı dosyasında ve iddianamesinde, maktul ...'nun adının şüpheli veya sanık olarak geçmediği,mağdur olduğu, buna göre maktul ...'nun karışmadığı anlaşılan önceki öldürme olayı nedeniyle, aileler arasında husumet oluştuğu,bu husumet nedeniyle sanık ...'in, oğlunu öldüren ...'nun kardeşi, ...'nun ise oğlu olan maktul ...'nu öldürdüğü olayda; eylemin tasarlayarak kan gütme saiki ile gerçekleştirdiği anlaşıldığından, sanığın TCK'nin 82/1-a ve j maddeleri uyarınca cezalandırılması yerine, yazılı şekilde yalnız a maddesi uyarınca hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiş…’’
12.Töre saikiyle işlenmesi : Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2020/3690 Esas  ,  2021/4924 Karar sayılı dosyasında töre saiki için şu ifadelere yer verilmiştir :
‘‘Töre saiki ile eylemin gerçekleştirildiğinin kabulü için; öldürmeyi gerektirecek bir neden bulunmamasına rağmen, toplumun tasvip ettiği yaşam tarzı ve özel hayat kurallarına aykırı davrandığı düşünülen kişinin, toplumun beklentisi doğrultusunda, namus ve itibar kurtarma düşüncesi ile öldürülmesi gerektiği yerleşik yargısal uygulamalarda kabul edilmektedir.’’
13.Terörle mücadele kanununun 4.maddesi gereğince suçun terör maksadıyla işlenmesi durumunda 5.maddeye göre müebbet hapis cezası yerine ağırlaştırılmış hapis cezası verilir.  

MANEVİ UNSUR

Kasten öldürme suçu kasten işlenen bir suçtur. Kanunda herhangi bir özel kast aranmadığından suçun olası kastla da işlenebileceği kabul edilmelidir. Olası kast durumunda fail TCK 21/2 gereği daha hafif cezayla cezalandırılır. 
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2009/ 1-252 Esas , 2010 / 46 Karar sayılı dosyasında öldürme kastı için şu ifadelere yer verilmiştir :
‘’Öldürme kastının varlığı ise;
a) Fail ile mağdur arasında olay öncesine dayalı, öldürmeyi gerektirir bir husumetin bulunup bulunmadığı,
b) Olayda kullanılan vasıtanın öldürmeye elverişli olup olmadığı,
c) Mağdurdaki darbe sayısı ve şiddeti,
d) Darbelerin vurulduğu bölgenin hayati önem taşıyıp taşımadığı,
e) Failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenden dolayımı son verdiği,
f) Olay sonrası mağdura yönelik davranışları, başka bir anlatımla olayın kendine özgü tüm özellikleri dikkate alınarak saptanmalıdır. ‘’
Neticesi sebebiyle ağırlaşmış hal olarak düzenlenen kasten yaralama sonucu ölümün meydana gelmesi durumu ile kasten öldürme suçunu birbirinden ayıran failin kastıdır. Fail öldürme kastı ile hareket etmişse kasten öldürme , yaralama kastıyla hareket etmişse neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç oluşacaktır. Dolayısıyla failin hareketinin öldürmeye yönelik olduğu durumlarda neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçtan ceza verilemez. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2020/ 5 Esas , 2020 / 376 Karar sayılı dosyasında mahkeme failin öldürme kastıyla hareket ettiğine karar vermiştir :
‘‘Yargıtay 1. Ceza Dairesi ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin, kasten öldürme suçunu mu yoksa kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkin ise de; uyuşmazlık konusunun görüşülmesi sırasında bir kısım Ceza Genel Kurulu Üyeleri tarafından talep edilmesi üzerine Ceza Genel Kurulu Başkanınca uyuşmazlık; sanığın eyleminin, kasten öldürme suçunu mu yoksa kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçunu mu oluşturduğu, sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığı şeklinde yeniden belirlenmiş olup uyuşmazlık konuları bu doğrultuda değerlendirilmiştir.
Alkolün tesiri altındaki sanığın, okul bahçesinde alkol almaması ve gürültü yapmaması hususunda kendisini uyaran maktulün başını hedefleyerek, başa havale edildiğinde öldürücü nitelikte yaralanmaya yol açacağında kuşku bulunmayan 20x10x8 cm boyutlarında ve 3.600 gram ağırlındaki parke taşını birkaç metrelik yakın mesafeden maktulün başına kuvvetle savurması, fırlatmanın tesiriyle sürat kazanan taşın başta birden fazla çökme ve lineer kırık ile beyin kanamasına yol açması, aldığı darbenin etkisi ile maktulün yere düşmesinden sonra sanığın, öldürme kastının bulunmadığı şeklinde yorumlanabilecek ilk yardım, yetkililere haber verme gibi herhangi bir davranış sergilemeksizin, öldürme gayesinde sonuç aldığı bilinciyle olay yerinden kaçıp uzaklaşması hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde sanığın kastının yaralamaya yönelik olmadığı, eyleminin kasten öldürme suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.’’
Failin kastının öldürmeye yönelik olup olmaması teşebbüs açısından da önem arz etmektedir. Fail , mağduru öldürme kastıyla hareket etmiş ve bunda başarılı olamamışsa kasten öldürme suçundan cezalandırılır. Ancak failin kastı yaralamaya yönelikse kasten öldürme suçuna teşebbüsten ceza verilmez. Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2020/4507 Esas ,  2021/6748 Karar sayılı dosyasında bu husus şu şekilde açıklanmıştır :
‘‘Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Yargıtay Birinci Ceza Dairesinin uyumlu içtihadına göre, gerçekleştirilen eylem kasten öldürme&kasten yaralama olarak vasıflandırılırken, failin söz ve davranışları, suçta kullanılan alet ve kullanılış şekli, mağdurun vücudundaki isabet yerleri, sayısı ve harabiyetleri, eyleme son veriliş şekli birlikte değerlendirilerek bir sonuca varılmalıdır.’’

HUKUKA AYKIRILIK UNSURU

Kanunda herhangi bir özel hukuka aykırılık bilinci yer almamaktadır. Bu nedenle failin kanunda belirtilen hareketleri gerçekleştirmesi durumunda hukuka aykırılık kendiliğinden oluşacaktır. 
Failin fiilini hukuka uygun kılan bazı hukuka uygunluk nedenleri söz konusu olabilir :
1.Mağdurun Rızası : Kasten öldürme suçuna rıza söz konusu olamaz. Bu nedenle Türk hukukunda ötenazi suç olarak kabul edilmektedir. 
2.Meşru müdafaa: Bu suç bakımından meşru müdafaa söz konusu olabilir.
3. Kanun hükmünü icra : PVSK madde 16 gereği polis zor kullanma yetkisine sahiptir. Polis bu yetkisini aşıp kişiyi öldürürse hukuka uygunluk nedenlerinde sınırın aşılması söz konusu olur. 

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ

*Teşebbüs : Failin icra hareketlerini elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaması durumunda teşebbüs söz konusu olur. Kasten öldürme suçuna teşebbüs mümkündür. Failin elverişli hareketi mağdurun ölümüne neden olmamışsa kasten öldürmeye teşebbüs söz konusu olur.  
Failin hareketinin kasten yaralama suçuna mı kasten öldürmeye teşebbüs suçuna mı yönelik olduğunun belirlenmesinde de failin kastı önem taşımaktadır. Fail , mağduru öldürme kastıyla hareket etmiş ve bunda başarılı olamamışsa kasten öldürme suçundan cezalandırılır. Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2020/5250 Esas ,  2021/9125 Karar sayılı dosyasında faile kasten öldürmeye teşebbüs suçundan ceza verilmesi gerektiğine karar verilmiştir :
‘‘Sanığın suçu işlemeye elverişli 5237 sayılı TCK'nin 6/1-f maddesi uyarınca silahtan sayılan bıçakla mağdur ...'de hedef aldığı vücut bölgesi nazara alındığında, sanık ...'ın eylemi ile açığa çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu, bu nedenle kasten öldürmeye teşebbüs suçundan cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin, suç vasfında hataya düşülerek sanığın nitelikli kasten yaralama suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi…’’
*İştirak : Bu suça her türlü iştirak mümkündür. Genel hükümler uygulanır. 
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2020/2532 Esas  ,  2021/3046 Karar sayılı dosyasında diğer sanık hakkında müşterek faillikten ceza verilmişse de muhalefet şerhinde yardım eden olarak cezalandırılması gerektiği ifade edilmiştir :
‘‘Tüm dosya kapsamına göre; Sanık ...’nin maktul ile cezaevinden arkadaş olduğu, maktulün daha önce tahliye olması nedeniyle eşi ve çocuklarıyla ilgilenmesini istediği, maktulün de sanığın eşini ve çocuklarını cezaevine görüşe getirip götürdüğü, bir süre sonra maktul ve sanığın eşi arasında duygusal ve cinsel ilişki başladığı, sanık ...’nin cezaevinden çıkınca bu ilişkiyi öğrendiği ve eşinden boşandığı, maktulün sanığın eşi ile birlikte yaşamaya başladığı. Ancak; maktul ile sanık ... arasında, telefonda tehdit ve hakaret içeren mesajlaşmaların olduğu, sanık ...’nin maktulü öldürmeye karar verdiği ve arkadaşları olan diğer sanıklar ... ve ...’e durumu anlattığı, diğer sanıkların da yardım etmeyi kabul etmeleri üzerine sanık ...’nin silah ve araç temin ettiği, sanık ...’in maktulü cezaevinden tanıması nedeniyle olay günü maktul ile bir kafede buluşma ayarladığı, ...’in kendi aracıyla diğer sanıkların ise ...’nin ayarladığı başka araçla söz konusu kafe civarına geldikleri, maktulün kafeye gelip sanık ... ile buluştuğu, bir süre oturup konuştukları, bu arada sanıklar ... ve ...’ın kafe etrafında araçla bir kaç tur attıktan sonra araçta maktulün çıkmasını bekledikleri, bir süre sonra sanık ...’in kafeden çıkarak aracı ile oradan ayrıldığı, sanık ...’nin araçtan inerek bir kamyonun arkasından kafenin kapısını gözetlediği, yaklaşık 4 dk. sonra maktulün çıktığını görünce koşarak araca bindiği ve ...’ın aracı hareket ettirerek maktule doğru sürdüğü, sanık ...’nin aracın içinden maktule doğru 3-4 el ateş ederek maktulü öldürdüğü ve birlikte oradan kaçtıkları olayda; Sayın çoğunluk sanık ...’in TCK.nin 37. maddesi kapsamında cezalandırılmasına dair kararın onanmasına hükmetmiş ise de bu karara katılmıyorum.
Şöyle ki; 
Müşterek faillik için Dairemizin istikrar kazanmış gerek uygulamada ve gerek doktrinde kabul görmüş kriterlerine göre;  
a)Sanıkların suç işleme konusunda ortak karar almış olmaları,
b)Fiilin icrası üzerinde ortak hakimiyet kurarak işleyişine katılmalarının,
Gerektiği, somut olaya bakıldığında sanık ...’in arkadaşlık ilişkisini kullanarak maktulü kafeye getirdiği, maktul ile birlikte bir süre oturduktan sonra buradan ayrıldığı, suçun işlendiği sırada orada dahi bulunmadığı halde fiilin icrası üzerinde ortak hakimiyet kurduğundan bahsedilemeyeceği, sanık ...’in bu eylemi olmadan da sanık ...’nin maktulün yaşadığı evi veya işyerini öğrenerek burada eylemini gerçekleştirmesinin mümkün olduğu, ...’in maktulü kafeye çağırarak ...’nin fiili işlemesini kolaylaştırdığı, bu nedenle TCK.nin 39. maddesi kapsamında cezasından indirim yapılması gerektiğini düşündüğümden sayın çoğunluğun görüşüne muhalefet ediyorum.’’
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2018/5233 Esas  ,  2021/3757 Karar sayılı dosyasında failin yardım eden olarak cezalandırılması gerektiğine hükmedilmiştir :
‘’Öldürme olayının sanık ... tarafından gerçekleştirildiği, sanık ...’ın araçtan sanık ... ile birlikte ayrıldığı ve sonrasında yine araca birlikte döndüğü anlaşılmakta ise de; sanık ...’ın asli fail olarak olaya katıldığına dair somut bir delil bulunamadığı; ancak öldürme sırasında asli failin yanında bulunarak ona engel olmadığı, manevi yönden birlikte gelerek cesaret verdiği, olaydan sonra onunla birlikte kaçtığı değerlendirildiğinde; sanık ...’ın öldürme suçunun işlenmesine yardım eden durumunda olduğu ve 5237 sayılı TCK.nın 82/1-a, 39. maddeleri gereğince cezalandırılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş…’’
*İçtima : Aynı suç işleme kararı  icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda tek suç oluşur ve TCK 43/1 de düzenlenen müteselsil suç hükümleri uygulanır. 
Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da tek suç oluşmakta ve 43/2 de düzenlenen aynı neviden fikri içtima hükümleri uygulanmaktadır. Müteselsil suç hükümleri kasten öldürme suçunda uygulanmamaktadır . TCK 43/3 te bu husus şu şekilde düzenlenmiştir : ‘Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz’. 

SORUŞTURMA , KOVUŞTURMA , YAPTIRIM

5235 sayılı kanunun 14.maddesi gereği mahkemelerin görevlerinin belirlenmesinde ağırlaştırıcı veya hafifletici nedenler gözetilmeksizin kanunda yer alan suçun cezasının üst sınırı göz önünde bulundurulur. Kasten öldürme suçunda fail  müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. Bu nedenle suç , ağır ceza mahkemesinin görev alanına girmektedir. 
Bu suç resen soruşturulur . Bu nedenle şikayet gerekli değildir. 

KASTEN YARALAMA SUÇUNUN CEZASI NE KADARDIR ?

Kasten öldürme suçunun cezası müebbet hapis cezasıdır.  Nitelikli hallerin gerçekleşmesi durumunda fail ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılır.

KASTEN YARALAMA SUÇUNDAN CEZA ALAN BİR KİŞİ HAPSE GİRER Mİ ? 

Kasten öldürme suçunda faile verilecek ceza müebbet hapis cezası olduğundan FAİL HAKKINDAKİ TÜM İŞLEMLER MÜDAFİİ HUZURUNDA YAPILMALIDIR. 
Hakim sanık hakkında hapis cezasına hükmetmişse kesinleşmiş olan hapis cezalarının ne kadar yatarının olduğunun tespiti noktasında İnfaz Hukukunun çok iyi bilinmesi gerekmektedir. İnfaz Hukuku sık değişen bir hukuk dalı olduğundan kararın kesinleştiği tarih önem taşımaktadır. Kesinleşme tarihinde yürürlükte bulunan kurallar uygulama alanı bulacaktır.  Yine sanık hakkında hükmedilen cezanın ne kadar yatarının olduğu belirlenirken bu suçun sanık açısından mükerrer suç olup olmadığı , suçun işlendiği tarihte sanığın kaç yaşında olduğu , sanığın eğitim durumları gibi hususlar önemli olmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için uzman bir avukat ile iletişime geçmeniz tavsiye edilir .