1.İBRANAME NEDİR?
İbraname alacaklı ve borçlu arasında bir borç ilişkisinin kalmadığını gösteren belgedir. İş hukukunda işveren, işten ayrılan ya da işten çıkarılan işçinin; işverenden herhangi bir hak ve alacağının kalmadığını bu yolla ispatlar.
2.İBRANAMENİN GEÇERLİLİK ŞARTLARI NELERDİR ?
İş Kanununun 32.maddesinin 6.fıkrasında ‘‘İş sözleşmelerinin sona ermesinde, işçinin ücreti ile sözleşme ve Kanundan doğan para ile ölçülmesi mümkün menfaatlerinin tam olarak ödenmesi zorunludur.’’ hükmü yer almaktaysa da ödemenin nasıl yapılacağı, ödemenin nasıl ispatlanacağı düzenlenmemiştir. Yine İş Kanununda ibranameye ilişkin hüküm yer almamaktadır.
Borçlar Kanununun 420.maddesinin 2.fıkrasında işçi-işveren tarafından yapılacak ibra sözleşmesinin şartları şu şekilde belirtilmiştir :
‘‘İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür.’’
Maddede belirtilen ibranamenin geçerlilik şartları şu şekildedir :
1.İbraname yazılı olmalıdır :
İbranamenin yazılı olması ispat açısından önem arz etmektedir. Sözlü ibra geçerli değildir.
2.Sözleşmenin sona ermesinden en az 1 ay sonra yapılmış olmalıdır :
Söz konusu şart işçiyi güvence altına almak içindir. İşçiler, iş sözleşmesi devam ederken işverene bağlı durumdadırlar. Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2008/41165 Esas , 2010/29240 Karar sayılı dosyasında bu şartı işçinin özgür iradeyle hareket etmeme ihtimaline bağlamıştır :
‘‘Dairemizin kökleşmiş içtihatları çerçevesinde, iş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmesi mümkün olup, Dairemizin kararlılık kazanmış uygulaması bu yöndedir.’’
Yine ibranamenin sözleşmenin sona ermesinden 1 ay sonra yapılıp yapılmadığı TARİH İÇERMEYEN İBRANAMELER BAKIMINDAN önem arz etmektedir. Bu durumda ibranamenin sözleşmenin sona ermesinden 1 ay sonra yapıldığı açıkça anlaşılamıyorsa ibraname geçersiz kabul edilmektedir. Nitekim Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2008/37441 Esas , 2010/31943 Karar sayılı dosyasında bu yönde karar vermiştir :
‘‘İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemez.’’
Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2017/18379 Esas, 2018/26445 Karar sayılı dosyasında çalışırken imzalatılan matbu ibranamenin makbuz niteliğinde bile olmadığına hükmedilmiştir :
‘’Davacı yanca, işverence çalışma devam ederken bazı belgelere imzalar attırıldığı iddia edilmiştir. Bir başka deyişle imzaya itirazda bulunulmamak ile birlikte içeriğine itiraz edilmiştir. Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi'nin 2014/17999 ve ... esas ve Dairemizin 2013/7727 ve 2017/2894 esas sayılı dava dosyalarında, davacıların boşa imza attığı, belgelerin içeriğinin sonradan doldurulduğu ve karşılığının ödenmediği kabul edilmiş, bu tür ibranameler makbuz hükmünde dahi kabul edilmemiştir. Mahkemelerin bu yöndeki kabulleri Yargıtay Dairelerince onanmıştır. Eldeki dava dosyasında da ibranamelerin matbu ve boşluk doldurma şeklinde olduğu, ibranamelerin düzenlendiği tarih itibariyle çalışmanın devam ettiği ve hatta 31.03.2010 tarihli ibranamenin düzenlendiği tarihte kayden bir çıkış dahi bildirilmediği, emsal dosyalarda ibranamelerin makbuz hükmünde dahi kabul edilmediği hususları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Mahkemece ibranamelere hiç bir şekilde değer verilmemesi gerekirken makbuz hükmünde kabul edilmeleri hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.’’
Ancak Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2008/33748 E, 2010/20389 Karar sayılı dosyasında çalışırken imzalanan ibranamenin MAKBUZ NİTELİĞİNDE olduğuna hükmetmiştir :
‘’Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz .’’
3.İbra konusu alacak ve alacak miktarları açıkça belirtilmelidir :
İbra sözleşmesiyle hangi borcun sona erdiği, hangi borcun sona ermediğinin kesin olarak tespiti için kanun ibra konusu alacak ve alacak miktarlarının açıkça belirtilmesini öngörmüştür.
İşçinin kazanmadığı bir hakkı ibra etmesi söz konusu olmadığından Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2008/37372 Esas , 2010/31566 Karar sayılı dosyasında ibranamenin geçersiz olduğuna hükmetmiştir:
‘‘İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir.’’
818 sayılı Borçlar Kanununda ibranameye ilişkin bir hüküm yoktu. Bu nedenle Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 21.10.2010 tarihinde 2008/40992 Esas , 2010/39123 Karar sayılı dosyasında miktar içeren ibra sözleşmelerinde borcun kısmi olarak ödenmesi durumunda ibranameyi makbuz olarak kabul etmiştir:
‘’ Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde, Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir.’’
Yine eski kanun zamanında verilen bir kararda miktar içermeyen ibranamelerin ayrıca değerlendirilmesi gerektiğine hükmedilmiştir. Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 27.06.2008 gün 2007/23861 Esas, 2008/17735 Karar sayılı dosyası buna örnektir :
‘’ Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise, geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır.’’
İşçi ibranameyi ihtirazi kayıt koyarak imzalamışsa bu husus; işçinin haklarını tam alamadığını, ibra niyetinin olmadığını gösterdiğinden ibraname geçersizdir. Nitekim Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 2008/40032 Esas , 2010/31666 Karar sayılı dosyasında da bu yönde karar verilmiştir :
‘‘Yine, işçinin ibranamede yasal haklarını saklı tuttuğuna dair ihtirazi kayda yer vermesi ibra iradesinin bulunmadığını gösterir.’’
4.İbranamede belirtilen tutarın banka aracılığıyla ödenmesi gerekmektedir :
İbranamedeki borcun ödendiği banka ödeme dekontlarıyla ispatlanmalıdır. Aksi takdirde ibraname geçersiz kabul edilecektir.
2.İBRANAMENİN DELİL NİTELİĞİ NEDİR?
İbra sözleşmesi borcu ortadan kaldıran bir sözleşme olduğu için tasarruf işlemleri arasında yer almaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200.maddesinde ‘’Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.’’ hükmü yer almaktadır. Bu hüküm senetle ispat zorunluluğunu düzenlemektedir.
Maddeye göre bir hakkın düşürülmesi (alacak hakkının sona ermesi) amacıyla yapılan hukuki işlemlerin miktar ve değeri her yıl hesaplanan ücretin üstünde kalıyorsa bu işlemlerin senetle ispat edilmesini aramaktadır. Söz konusu tutar 2022 yılı için 6640 TL olarak belirlenmiştir. İşçi-işveren uyuşmazlıklarında işveren; işçinin hakkını ödediğini ve borcunun kalmadığı yukarıda açıkladığımız ibraname ile ispatlamaktadır. Yani ibraname, adi senet hükmündedir.
İbranamenin öne sürüldüğü bir davada İBRANAMENİN AKSİ TANIKLA İSPATLANAMAZ. Buna senede karşı senet kuralı denilmektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 201.maddesinde bu husus şu şekilde açıklanmıştır : ‘’ Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.’’
3.İBRANAMENİN GEÇERSİZ OLDUĞU YA DA MAKBUZ NİTELİĞİNDE OLDUĞU DURUMLARDA İSPAT DURUMU
İbranamenin geçersiz olduğu durumlarda, işçi iddialarını her türlü delille ispatlayabilir. Ancak söz konusu tutarın senetle ispatlanması gerekiyorsa (fazla mesainin ispatında tanık dinlenebilir) işçi iddialarını senetle ispatlamalıdır.
İbranamenin geçerli olmadığı ancak makbuz niteliğinde kabul edildiği durumlarda söz konusu makbuz BELGE niteliğinde kabul edilmektedir. Bu durumda geçerli olmayan ve makbuz niteliğinde sayılan ibranamenin geçerliliği tanıkla ispatlanabilir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 202. Maddesinin 2. Fıkrasında delil başlangıcı şu şekilde açıklanmıştır : Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir. Maddenin ilk fıkrasında ise senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebileceği düzenlenmiştir. Bu nedenle makbuz niteliğinde sayılan ibraname senet başlangıcı sayılır ve iddiaların geçerliliği tanıkla ispatlanabilir.
Stajyer Avukat Sema Nur Deveci Ustundağ
Avukat Hüseyin Acar
Reşit Hukuk & Danışmanlık