TÜRK CEZA KANUNU’NDA HAKARET SUÇU
Türk Ceza Kanunu’nda yer bulan hakaret suçu günlük yaşamda insanların kasıtlı veya istem dışı muhatabı olduğu, çoğu zaman yargı önüne taşınmayan lakin son derece dikkat edilmesi gereken bir suçtur. Türk Ceza Kanunu’nda 125. ve 131. Maddeler arasında şerefe karşı suçlar başlığı altında düzenlenmiştir.
HAKARET SUÇU TANIMI VE FİİL UNSURU
Türk Ceza Kanun’a göre ‘‘Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (...) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.’’ Kanundaki lafızdan da anlaşılacağı üzere hakaret suçu iki şekilde işlenebilir. Bunlardan ilki, isnadın, başkasının onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat edilmesidir. Hakaretin bu nitelikte olması yeterli olup, ortalama örf ve âdet kurallarına göre tahkir edici nitelikte sayılması suçun işlenmesi bakımından yeterlidir. Ancak fiilin tahkir edici sayılıp sayılmayacağının mağdurun sıfatı, sosyal konumu, fiilin işlenmesi sırasındaki hal ve şartları göz önünde bulundurulur. Ancak Yargıtay’ın da açıkça belirttiği üzere her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici söz hakaret kapsamına dahil edilemez.
YARGITAY 18. Ceza Dairesi 2017/8129 E., 2018/14490 K., ''Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövme fiilini oluşturması gerekmektedir.''
Suçun işlenebilmesi için seçimlik diğer fiil ise ‘‘sövme’’dir. Sövme durumunda ilk hareketten farklı olarak somut bir fiil veya olgu isnadı yoktur. Karşı tarafa doğrudan ‘‘salak’’, ‘‘ahmak’’ gibi olumsuz sıfatların yüklenmesi sövme fiilini oluşturur. Suçun huzurda işlenmiş sayılması için mağdurun herhangi bir aracıya ihtiyaç duymadan doğrudan görmüş, işitmiş olması gerekmektedir. Yazılı, sözlü veya görüntülü bir iletiyle işlenen hakaret huzurda işlenmiş hakaret sayılır.
Suçun gıyapta işlenmesi için ise kanun özel bir düzenleme getirmiştir. Buna göre suçun mağdurun gıyabında işlenebilmesi için suça en az üç kişinin ihtilat etmiş olması gerekir. Bununla birlikte ihtilat edecek kişilerin söylenen sözün hakaret oluşturduğunu anlayabilecek durumda olmaları gerekir. Yani küçüklerin, akıl hastalarının vb. yanında edilen hakaret gıyapta hakaret suçunu oluşturmaz. Ancak akıl hastaları, küçükler ve sarhoş gibi algılamaya yeteneği olmayan veya eksik olan kişilere karşı da hakaret suçunun işlenebileceğini ayrıca belirtmek gerekir.
HAKARET SUÇUNUN UNSURLARI
Hakaret suçuyla korunan hukuki değer bireylerin onur, şeref ve saygınlığıdır.
YARGITAY 18. Ceza Dairesi 2019/7668 E., 2020/9818 K., ‘‘Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
Hakaret suçunun faili açısından herhangi bir özellik göstermemektedir. Herkes tarafından işlenebilen genel bir suçtur.
Hakaret suçunun mağduru açısından Kanun’un lafzında ‘‘bir kimse’’ kullanılması hasebiyle doktrinde tüzel kişilerin de hakaret suçunun mağduru olabileceği görüşü var olmakla birlikte uygulamada ise sadece gerçek kişilerin hakaret suçunun mağduru olabileceği kabul edilmektedir.
YARGITAY 18. Ceza Dairesi 2019/7771 E., 2020/9639 K., ‘‘Hakaret suçunun, yalnızca gerçek kişilere karşı işlenen suçlardan olduğu, tüzel kişilerin bu suçun mağduru olamayacakları, suçtan doğrudan zarar görmediği ve bu nedenle davaya katılma hakkı bulunmadığı halde mahkemece Kanuna aykırı gerekçeyle kamu davasına katılan olarak kabulünün müştekiye Kanun yoluna başvurmak hak ve yetkisini kazandırmadığı, …’’
Ayrıca hakaret suçunda mağdurun belli veya belirlenebilir kişi veya kişiler olması gerekir. Yine hakaret suçunun doğrudan veya dolaylı mağduru olunabilir.
Hakaret suçu kasten işlenen bir suçtur. Kastın suçun unsurlarını kapsaması gerekir.
TCK 125/3’e göre ‘‘Hakaret suçunun;
İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.’’
Yine aynı maddenin 4. Fıkrasına göre ise ‘‘Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ
Hakaret suçu sırf hareket suçu olması hasebiyle kural olarak teşebbüse elverişli bir suç tipi değildir. Ancak huzurda hakaret suçuna yönelik olarak kullanılan araçlarla (mektup, mail vs.) suçun işlenmeye çalışılması sonucunda icra hareketleri bölünebildiğinden suç teşebbüse elverişli olacaktır. (Gönderilen mektubun herhangi bir sebeple mağdura ulaşmaması.)
Hakaret suçu TCK 43. Madde uyarınca hem suçun aynı mağdura karşı farklı zamanlarda işlenmesi hem de birden fazla mağdura karşı aynı zamanda işlenmesi durumunda zincirleme suç hükümleri uygulama alanı bulur.
Hakaret suçu, iştirak bakımından herhangi bir özellik göstermemektedir.
Hakaret suçunun takibi kamu görevlisine görevi nedeniyle hakaret edilmiş olması durumu dışında şikâyete bağlıdır. Mağdurun şikayetini süresi ise fiili ve faili öğrenmesinden itibaren altı aydır. CMK 253. madde uyarınca uzlaşmaya tabidir. Yani hakaret suçunun işlenmesi durumunda şayet şikâyet olursa uzlaşma kurumu devreye girer.
HAKARET SUÇUNUN CEZASI
Hakaret suçunun basit şeklinin cezası 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Ancak Hakaret suçunun TCK’nın 125/3 teki nitelikli hallerinden birisinin işlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. Hakaretin alenen işlenmesi halinde ise ceza altıda biri oranında artırılır.
HAKARET SUÇUNA İLİŞKİN DİĞER HÜKÜMLER
HAKARET SUÇU VE HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurulan hükmün sanık hakkında 5 yıl boyunca bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder. Sanığın bu sürede başka bir suç işlememesi halinde verilen cezanın düşmesi sonucunu doğurur. Hakaret suçu da CMK 231. madde gereği HAGB kararı verilecek suçlardan biri olduğu için diğer şartlar da sağlanırsa hâkim duruma göre bu kararı verebilir.
HAKARET SUÇUNA İLİŞKİN ÖRNEK YARGITAY KARARLARI
UZLAŞMA MÜSESSESİ VE HAKARET
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2019/3276 E., 2019/11472 K., ‘‘TCK'nın 125/1. maddesinde düzenlenen ve müstakilen uzlaşmaya tabi olan hakaret suçunun, suç tarihi itibariyle uzlaşma kapsamında bulunmayan ve anılan Kanunun 106/1. maddesinin ilk cümlesinde düzenlenen tehdit suçu ile birlikte işlendiğinin iddia edilmesi nedeniyle, CMK'nın 253/3. maddesi uyarınca uzlaşma hükümlerinin uygulanmasının hakaret suçu açısından mümkün olmadığı ancak sanığın tehdit suçundan beraatine hükmedilmesi karşısında, hakaret suçunun da uzlaşmaya tabi hale geldiği anlaşılmakla, CMK'nın 253 ve 254. maddeleri uyarınca hakaret suçu yönünden uzlaştırma hükümlerinin uygulanması ve sonucuna göre sanığın hukuksal durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,. hükmün bozulmasına…’’
ALENİYET
Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2019/20827 E., 2020/5812 K., ‘‘TCK'nın 125/4. maddesinde ağırlaştırıcı neden olarak öngörülen aleniyetin söz konusu olabilmesi için olay yerinde başkalarının bulunması yeterli olmayıp, hakaretin belirlenemeyen sayıda kişi ve herkes tarafından görülme, duyulma ve algılanabilme olasılığının bulunması, herhangi bir sınırlama olmaksızın herkese açık olan yerlerde işlenmesinin gerekmesi karşısında, somut olayda hakaret eyleminin, bir konut sitesinin bahçesinde gerçekleştiğinin anlaşılması karşısında, bu yerin herkesin girip çıktığı aleni yerlerden olup olmadığına dair gerektiğinde keşif yapılıp araştırılması sonucunda sanık hakkında TCK’nın 125/4. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle hüküm kurulması,… bozulmasına…
MAHKEME HUZURUNDA SARF EDİLEN SÖZLER
Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/5435 E., 2015/9052 K., ‘‘Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Somut olaya gelince, sanığın, kardeşi hakkındaki tutuklama kararı nedeniyle katılan hakime söylediği “kardeşimin tutuklanması nedeniyle yuvası dağılacak, eğer yuvası yıkılırsa bunu sizden bilirim, yuva yıkanın yuvası olmasın inşallah” sözlerinin katılanı aşağılama, küçültme boyutuna ulaşmayan, rahatsız edici tarzda dile getirilmiş beddua niteliğinde olduğu gözetilerek, suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle beraat kararı verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle mahkumiyetine karar verilmesi sebebiyle , … HÜKMÜN BOZULMASINA…
İŞVERENE HAKARET VE İŞ SÖZLEŞMESİNİN FESHİ
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2019/4112 E., 2019/21931 K., ‘‘DAVA: Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesinin kabul kararına karşı davalı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur…Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi; davalı vekilinin istinaf başvurusunu değerlendirerek gerekçe yönünden düzeltme yaparak yeniden hüküm kurmuştur…Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi'nin kararı süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: G)Gerekçe:İş Kanunu’nun 25’inci maddesinin II’nci bendinin (b) fıkrasına göre, işçinin işverene, ailesine veya işverenin diğer bir işçisine karşı şeref ve namusuna dokunacak sözler söylemesi veya davranışlarda bulunması ya da işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması veya işçinin işverene, aile üyelerinden birine veya diğer bir işçisine sataşması haklı fesih nedeni olarak sayılmıştır. Buna karşılık işçinin bu ağırlıkta olmayan işveren aleyhine sarf ettiği sözler çalışma düzenini bozacak nitelikte ise geçerli fesih nedeni sayılması gerekir. Yargılama sırasında dinlenen davalı tanığı ... "Ben davalı şirkette 5 yıldan beri kontrolör olarak çalışmaktayım, ... ile birlikte 1-1.5 sene çalıştık, ... beyle münakaşası olduğu için işten çıkartıldı, mesai bitimine doğru telefonla görüştüler, davacı ... beyi aradı, izin konuları ile ilgili aradı, ne konuştuklarını net hatırlamıyorum, sonra telefonu kapattı, sonra ağızından bir küfür çıktı, o.. Çocuğu dedi sonra çıkıp gitti, öteki gün sabahında geldi ben onu ... beye söyledim, “şeklinde beyanda bulunmuştur. Somut uyuşmazlıkta, davacı işçinin davalı işyerinde güvenlik görevlisi olarak çalıştığı, güvenlik müdürü olarak çalışan ... isimli bir çalışanla gerçekleştirdiği telefon görüşmesi sonrasında telefonu kapatır kapatmaz ...’u kast ederek sin kaflı küfürler ettiği, işyerinde üstü olarak çalışan ...’a gıyabında gerçekleştirilen bu hakareti duyan ve o esnada davacı işçinin yanında bulunan tanık Okan’ın bu durumu hakaretin muhatabına ve işverene bildirmesi üzerine iş akdinin açıklanan olay nedeniyle feshedildiği, feshe konu olayın gerçek olduğunun da tanık anlatımıyla anlaşıldığı ve davacı işçinin eyleminin işyerinde diğer bir çalışana sataşma niteliğinde olup işveren açısından haklı fesih niteliğinde olduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenle davacı işçinin iş akdinin feshinin haklı nedene dayandığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
Stajyer Avukat Mehmet GÜVEN
mehmetguven@resithukuk.com
KAYNAKÇA
Ceza Hukuku, Sinan SAKİN. Savaş Yayınevi. Ağustos 2020 ANKARA