Her ne kadar mirasbırakanın intikale elverişli tüm hak ve borçları mirasçı veya mirasçılara, ölüm anında kendiliğinden geçse de kanun koyucu tedbiri sadece kanun hükümlerine bırakmayıp mirasın paylaşılmasına kadar bazı koruma önlemleri getirmiştir. TMK 589-598 hükümleri arasında toplanan önlemlerin amacı, gerçek hak sahiplerinin saptanması ve tereke mallarının paylaştırmaya kadar korunmasıdır. Medeni kanunun bu hükümlerinin yanında, “Türk Medeni Kanunun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük” ile de bazı koruma önlemlerine yer verilmiştir.
TMK 589/1’e göre, mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hâkimi, re'sen ya da mirasçılardan veya ilgililerden birinin istemi üzerine gerekli olan bütün önlemleri alır.
YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ 2017/ 2137 E., 2019 / 8850 K., “…Miras bırakanın yerleşim yeri sulh hâkimi, istem üzerine veya re'sen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır. Bu önlemler özellikle kanunda belirtilen hallerde terekede bulanan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve varsa vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir (TMK m. 589/1-2). Türk Medeni Kanunu’nun 590. maddesinde belirtilen sebeplerden birinin gerçekleşmesi halinde, sulh hakimi tereke mal ve haklarının yazımı için terekenin defterinin tutulmasına karar verir.”
589/1 uyarınca bu önlemleri kural olarak mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hâkimi alsa da, TMK 589/4 uyarınca, mirasbırakanın yerleşim yeri dışında bir yerde ölmesi halinde bu yerin sulh hakimi, mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hakimini haberdar ederek, kendi yetki alanındaki malların korunması için gereken önlemleri alacaktır. Eğer tereke malı ne mirasbırakanın yerleşim yerinde ne de mirasbırakanın öldüğü bir mahalde bulunursa ve tedbir gerekse bile o yerin sulh hâkimi yetkisizdir, bu konuda tedbiri yine mirasbırakanın yerleşim yeri hâkimi alır.
Son olarak koruma önlemleri ilgili giderler, ileride terekeden alınmak üzere, başvuran kişi tarafından; önleme hâkimin re'sen karar verdiği hâllerde Devlet tarafından karşılanır.
TMK 592’de gösterilen hallerde, kanun koyucu terekenin resmen yönetimini öngörmüştür. Resmen yönetimden maksat, terekenin paylaştırmaya kadar mirasçılar veya onların ortak temsilcisi tarafından değil, doğrudan doğruya sulh hâkimi tarafından atanan veya kanunun belirttiği bir kişi tarafından idare edilmesidir. Bu gösterilen hallerde mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hâkimi, bir koruma önlemi olarak tereke mallarının resmen yönetilmesine resen karar vermek zorundadır. Kanunda belirtilen sebepler yokken hâkimin resmen yönetilmeye karar vermesi mümkün değildir. Terekenin resmen yönetilmesine karar verilebilecek haller şunlardır:
1. Mirasçılardan birinin uzun süreden beri bulunamaması ve temsilci de bırakmaması hâlinde menfaati gerektiriyorsa,
2. Mirasta hak sahibi olduğunu ileri sürenlerden hiçbiri mirasçılık sıfatını yeterince ispatlayamazsa veya bir mirasçı bulunup bulunmadığı şüpheli olursa,
3. Mirasçıların tamamı bilinmiyorsa,
4. Kanunda özel olarak öngörülmüşse.
TMK 592/b.4’te belirtilen kanun maddeleri şunlardır. TMK 523/3’ e göre artmirasçı atamada nakil ile yükümlü mirasçının teminat göstermemesi durumunda tereke mallarının; TMK 586/1’e göre gaibin miras payının: TMK 595/3’ye göre vasiyete konu tereke mallarının: TMK 634’e göre resmi tasfiyesine karar verilen terekenin resmen yönetimidir.
Kanunda öngörülen sebeplerin varlığı halinde, tereke, bu sebeplerin ortadan kalkmasına ya da paylaştırmaya kadar terekenin resmen yönetimine karar veren sulh hâkimi tarafından bizzat veya onun görevlendirdiği bir kişi tarafından yönetilir. Hâkim mirasçıların talebi ile bağlı olmayıp, uygun göreceği dilediği kişiyi serbestçe atar. Ancak, iki durumda resmen idare görevlisinin kim olacağını kanun belirlemiştir. TMK 592/2’ye göre eğer mirasbırakan terekenin tamamı üzerinde yetkili olmak üzere bir vasiyeti yerine getirme görevlisi atamış ise, önemli bir engel bulunmadıkça terekenin yönetimi bu kişiye verilecektir. TMK 592/3’e göre ise mirasbırakan velayet veya vesayet altında bulunuyor iken ölmüşse, bir sakınca olmadıkça, veli veya vasi terekenin resmen yönetilmesinde görevlendirilir.
Terekeyi resmen yöneten sulh hâkimi veya onun görevlendirdiği kişi, terekeyi hak sahiplerinin haklarının kaybına meydan vermeyecek biçimde iyi bir yönetici gibi özenle yönetmekle yükümlüdür. TMK 593’te bazı görevleri somut olarak zikredilmiştir. Sınırlayıcı olmayan bu görevler şunlardır:
1. Henüz yapılmamışsa, terekenin yazımı,
2. Gereken koruma önlemlerinin alınması,
3. Mirasçıların menfaatlerine veya iyi bir yönetimin gereklerine uygun düştüğü takdirde terekedeki malların satılması,
4. Mirasbırakanın alacaklarının tahsili ve borçlarının ödenmesi,
5. Mirasçıların yasal haklarını zedelemediği anlaşılan vasiyetlerin, sulh hâkiminin izni ve asliye hâkiminin onayı ile yerine getirilmesi,
6. Terekeye ait paraların faiz getirmek üzere Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikte belirtilen bir bankaya yatırılması veya bu paralarla Devlet tahvili alınması ve yeterli güvencesi bulunmayan yatırımların güvenceli yatırımlara dönüştürülmesi,
7. Terekede ticarethane, imalâthane veya başka bir işletme varsa, bunların olduğu gibi sürdürülmesi; sürdürmede yarar yoksa, tasfiyesi için gerekli önlemlerin alınması.
TMK 593/2 uyarınca, tereke yöneticisi, görevine giren hususlarda miras ortaklığının temsilcisi olup, ortaklık aleyhine açılan davalarda ve yapılan icra takiplerinde ortaklığı temsil eder ve gereken hâllerde ortaklık adına dava açmaya, icra takibinde bulunmaya, davadan feragate, kabule, sulh olmaya ve tahkime yetkilidir. Ancak davaları ve takipleri mirasçılara ihbar eder.
Resmen idare görevlisi her ne kadar mirasçıların kanuni temsilcisi ise de bu yetki mirasçılar tarafından verilmeyen bir temsil yetkisi olduğundan, tereke mallarını koruma amacıyla sınırlı olarak, mirasçıların talep ve talimatlarıyla bağlı değildir.
TMK 593/3 uyarınca, terekenin resmen yönetilmesinde, sulh hâkimi ile yöneticinin işlemleri konusunda, niteliklerine uygun olduğu ölçüde, vesayete ilişkin hükümler uygulanır. Kanun, görevlinin resmi yönetime ilişkin olarak yaptığı işlemlerden dolayı sorumluluğunu vasinin sorumluluğu gibi TMK 489-494 hükümlerine tabi tutmuştur.
Resmen yönetim bir koruma önlemi olması hasebiyle resmi yöneticinin tasfiye ve mirasın paylaştırılması işlemlerini yapma yetkisi yoktur. Ancak terekenin korunması için zorunlu ise, bir tereke malının satışını yapması veya başka bir malla değiştirmesi hususunda yetkili sayılabilir. TMK 594/4 uyarınca, sulh hâkimi, talep halinde terekeyi yönetmekle görevlendirilen kimseye, terekeden karşılanmak üzere uygun bir ücret ödenmesine karar verir.
Velayet, Vesayet ve Miras Tüzüğü’nün 35. Maddesine göre, resmen yönetilme kararı, sebep ortadan kalkınca sulh hâkimi tarafından kaldırılır. Bu durumda, terekeyi yönetmekle görevlendirilen kimse, sulh hakimine en geç bir hafta içinde yönetme süresinde yapılan bütün işlemleri gösteren bir rapor verir. Raporun birer örneği mahkemece ilgililere gönderilir.
Stajyer Avukat Mehmet GÜVEN
KAYNAKÇA
Dural/Öz, Miras Hukuku, Filiz Kitapevi. 2019 İSTANBUL
Serozan/Engin, Miras Hukuku, Seçkin Yayıncılık. 2019 ANKARA
Kocayusufpaşaoğlu, 564; Oğuzman, 274; İmre/Erman; 276; Serozan/Engin, § 5, N.57.
Escher, Art. 554, N.14; Kocayusufpaşaoğlu, 573
Escher, Art.554, N.14; Tuor/Picenoni, Art.554, N.18; Kocayusufpaşaoğlu, 573; İmre/Erman, 280