ŞANTAJ SUÇU

ŞANTAJ SUÇU

ŞANTAJ SUÇU

Şantaj suçu hürriyete karşı suçlar altında TCK’nın 107. maddesinde düzenlenmektedir. Bu suç , tehdit suçunun özel bir görünüş biçimidir.  Şantaj suçunda fail , hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle, bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlamaktadır. 

Fail , kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bir kişinin şeref veya saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususları açıklanacağını veya isnat edeceğine yönelik tehditte bulunursa da şantaj suçuna göre cezalandırılacaktır. Bu nedenle 106.maddede açıkça korunmamış olan kişinin şeref veya saygınlığı bu maddede korunmaktadır. 

SUÇLA KORUNAN HUKUKSAL DEĞER

Şantaj suçuyla korunan temel hukuksal değer, kişinin iç huzuru ve sükunudur. Kişinin iç huzurunun ortadan kaldırılmasıyla kişinin karar verme hürriyeti ve bu verdiği kararlar doğrultusunda hareket etme hürriyeti zarar uğramaktadır. Bu nedenle kişinin karar verme hürriyeti ve bu verdiği kararlar doğrultusunda hareket etme hürriyeti de korunan hukuksal değerler arasındadır . 2.fıkrada da mağdurun şeref ve saygınlığı korunmaktadır . 

Yine her iki fıkrada fail mağduru zorlayarak bir yarar elde etmek istemektedir. Bu nedenle korunan hukuksal değerler arasında mağdurun malvarlığı da bulunmaktadır .

SUÇUN KONUSU

Şantaj suçunun konusunu mağdurun iradesi oluşturmaktadır . Hareketin yöneldiği şey mağdurun iradesidir.  

FAİL ve MAĞDUR

107/1 de düzenlenen şantaj suçu özgü suçtur . Özgü suçlarda failin birtakım özellikler taşıması gerekir. Mağduru zorlayan kişi bir hak ya da yükümlülüğe sahip olmalıdır. Herkesin veya bazı kişilerin hak ve yükümlülük sahibi olması suçun özgü suç yapısını değiştirmez. 

107/2 de düzenlenen şantaj suçunda ise herkes fail olabilir. Ancak failin kamu görevlisi olması ve yerine getirmekle yükümlü olduğu iş için mağduru tehdit etmesi ve yarar sağlamaya çalışması durumunda icbar suretiyle irtikap suçu oluşmaktadır.  

Tüzel kişilerin bu suçun faili olup olamayacağı tartışmalıdır.  Çünkü belli bir gayeye yönelik irade ile hareket edebilme yeteneği sadece insanlara özgüdür. Ancak Türk Ceza Kanununun 111. maddesine göre tehdit suçu dolayısıyla ilgili tüzel kişiler hakkında Türk Ceza Kanununun 60 ıncı maddesi hükmüne göre tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur denilmiştir. Bu nedenle doktrinde bazı hocalar ‘cezalar ancak faillere uygulanabilir’ diyerek tüzel kişilerin de fail olabileceğini savunmaktadır.

Tüzel kişiler faaliyetlerini organları vasıtasıyla yerine getirirler. Bu nedenle tüzel kişinin faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlar gerçek kişilere atfedilebilir. Dolayısıyla tüzel kişilerin fail olamayacağı kanaatindeyim . Kanunda öngörülen tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirleri suçun tüzel kişi yararına işlenmesi durumunda ortaya çıkan bir cezadır. 

Mağdur suçla korunan hukuksal değerin sahibidir. Bu suçun mağduru iç huzuru ve karar verme hürriyeti bozulan kişidir. Tehdidin yöneldiği kişinin tehdidi “anlayabilmesi ve algılayabilmesi” gerekir. Anlama ve algılama her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Bu nedenle somut olayın koşulları çerçevesinde bir akıl hastası da tehdidin konusunu oluşturabilir. Algılama yeteneğine sahip olmayan akıl hastasına karşı işlenen fiil, “onun bir yakınının iç huzurunu ve karar verme hürriyetini bozmaya elverişli  ise, söz konusu yakın da mağdur olarak  ortaya çıkabilir. 

Bu suçta haksız çıkar sağlamaya zorlanan kişi ile failin yapacağı veya yapmayacağı şeyden etkilenecek olan veya yapılacak açıklamalardan zarar görecek kişinin aynı olması aranmaz.

MADDİ UNSUR

Bu suç tipi seçimlik hareketli suçlardandır. Kanunda yazılı hareketlerden birinin yapılması suçun oluşumu için yeterlidir. Kanunda yer alan birden fazla hareketin yapılması durumunda TEK SUÇ oluşur ve faile tek suçtan ceza verilir. 

Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 2019/10782 Esas  ,  2021/16279 Karar sayılı dosyasında suçun maddi unsuru şu şekilde açıklanmıştır : 

’’TCK’nın 107/1. maddesinde düzenlenen şantaj suçunun maddi unsurunun, sanığın yapmaya hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından söz ederek, bu durumları mağdur üzerinde baskı aracı olarak kullanıp mağduru kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlama şeklinde gerçekleşmesi karşısında…’’

Kanunda yer alan hareketler şunlardır :

1. Hakkı olan bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle zorlama :  107/1 de yer alan hareketlerdendir. Burada hukuken korunan bir hak vardır ancak bu hak kötüye kullanılmaktadır . Yapılacağı veya yapılmayacağı ifade edilen şey mağdurun iradesini zorlamaya elverişli olmalıdır. 

Hukuk düzeninin faile böyle bir hak sağlamamış olmasına rağmen fail, karşıdaki kişiyi buna inandırarak bir yarar elde etmiş ise, böyle bir durumda DOLANDIRICILIK SUÇU işlenmiş olacaktır.

2. Yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle zorlama : 107/1 de yer alan hareketlerdendir. Failin yapmakla yükümlü olduğu şey hukuk düzeninden kaynaklanmalıdır. 

Hukuk düzeninin faile böyle bir yükümlülük yüklememiş olmasına rağmen fail, karşıdaki kişiyi buna inandırarak bir yarar elde etmiş ise, böyle bir durumda DOLANDIRICILIK SUÇU işlenmiş olacaktır.

3. Şeref veya saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehdidinde bulunmak : 107/2 de düzenlenen harekettir. Açıklanacak veya isnat edilecek hususlar, gerçek olabileceği gibi gerçek olmayabilir de. önemli olan bunların gerçekliğine inanılabilir olmasıdır. Elde edilecek yarar maddi veya manevi nitelikte olabilir.

Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 28.04.2010 tarihli ve   2008/11321 Esas,  2010/8463 Karar sayılı dosyasında herhangi bir maddi yarar sağlanmasa da manevi yararı şantaj suçu için yeterli görmüştür :  

‘’Sanığın açtığı boşanma davasına katılan eşinin karşı çıkmamasını sağlamak ve yasal istemlerini sınırlamak maksadıyla çektiği telefon mesajlarında; “Bu işi ya efendi gibi konuşursun ya da mahkemeye ....'ni şahit olarak getiririm” ve “kafamı bozma, seni rezil ederim, ya her şeyini kabul et, ya da her şeyi göze al” gibi sözlerle katılanın şeref ve saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususları açıklama veya isnat etmekle tehdit ederek, TCY.nın 107/2. maddesinde yazılı şantaj suçunu işlediği gözetilmeden…’’

Açıklanacak ya da isnat edilecek hususların açıklanacağı bildirilen hususların herkes tarafından bilinmemesi gerekmektedir. Az bilinen veya şüpheli olayların açıklanacağının beyan edilmesi durumunda suç oluşur.  

Açıklanacak ve isnat edilecek hususlar mağdurla veya mağdurun yakınlarıyla ilgili olabilir.

Açıklanacak veya isnat edilecek hususlar mağdurun şeref ve saygınlığına zarar verecek nitelikte olmalıdır. 

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun  2011/6-166 Esas  ,  2011/213 Karar sayılı dosyasında tehdit ve şantaj suçu arasındaki ilişki şu şekilde açıklanmıştır : 

‘‘TCY’nın 106. maddesinde düzenlenen tehdit suçuyla, 107. maddesinde düzenlenen şantaj suçu arasında özel norm - genel norm ilişkisi bulunduğu düşünülebilir ise de, 107. maddenin 2. fıkrasında düzenlenen suçun tehdidin özel bir türü olduğu, bu nedenle bir olayda 106. maddedeki genel tehdit suçunun mu, yoksa 107. maddenin 2. fıkrasındaki şantaj suçunun mu gerçekleştiği konusunda tereddüt ortaya çıkarsa, olayın durumuna göre mağdurun şeref ve saygınlığına zarar verebilecek bir hususu açıklamakla veya isnat etmekle tehdit edilip bir yarar sağlamaya zorlama var ise 107. maddenin 2. fıkrasındaki şantaj suçunun oluştuğu kabul edilmelidir. Buna göre TCY’nın 107/2. fıkrasında düzenlenen şantaj suçu, tehdit suçunun özel bir görünümü olup, koşulları var ise öncelikle TCY’nın 107/2. maddesinin uygulanması gerekmektedir.’’ 

Şantaj suçunun oluşabilmesi için faillin mağduru zorlaması gerekir. Ancak mağdurun bu zorlama nedeniyle denileni yapmasına gerek yoktur. Şantaj suçunda mağdurun iradesini zorlamak için tehdit kullanılır. Zorlamanın maddi bir zorlama olmaması gerekir.

Mağdurun yerine getirmesi istenilen davranış hukuk düzeninin onayladığı bir davranış ise, şantaj suçu oluşmaz.

Failin hakkı olan bir yarar talep edildiyse suç yoktur; ancak istenen rakam ortaya çıkan (maddi-manevi) zararla orantısızsa suçun oluştuğu kabul edilmelidir. Yargıtay 4. Ceza Dairesinin , 2013/8310 Esas , 2014/13395 karar sayılı dosyasında sanığın şirketinden para istemesi olayını hakkı arama olarak kabul etmiştir : 

“Sanığın, daha önce çalıştığı şirketten çıkarılması nedeniyle tazminat ve sigorta alacağı olduğu ve alacağını alamadığı gerekçesiyle şirkete hitaben yazdığı mektupta yer alan’’... parayı benim hesabıma yatırmazsanız 2007 yılında size Samsun’dan topladığım KDV fazlası faturaları maliyeye şikayet etmemi istemiyorsanız kestiğiniz parayı gönderiniz, ama göndermeseniz de olur, zaten maliye ihbarcıya tahsil ettiği paranın %10’nu veriyor. ‘‘ biçimindeki sözlerin TCK’nın 107/1 maddesinde düzenlenen şantaj suçunun kanuna aykırı ya da yükümlü olunmayan bir hususun yerine getirilmesini sağlamak için zorlama niteliğinde olmadığı ve hakkını aramaya yönelik olduğu gözetilmeden , yasal olmayan gerekçeyle mahkumiyet hükmü kurulması....”, 

TCK 107/2 bakımından elde edilecek yararın hukuka uygun ya da aykırı olmasının suçun oluşumu bakımından bir önemi yoktur . 

Şantaj suçunda, failin hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şey veya kişinin şeref ve saygınlığı tehdidin konusunu oluştururken; tehdit suçunda hukuken korunan herhangi bir yarar (yaşam, beden bütünlüğü, cinsel dokunulmazlık, mal varlığı gibi) tehdidin konusunu oluşturmaktadır.

MANEVİ UNSUR

TCK 107/1 de düzenlenen şantaj suçunun oluşabilmesi için genel kast yeterlidir. Ancak 107/2 de failin yarar etme amacıyla hareket etmesi gerektiğinden suçun ancak özel kastla işlenebileceği kabul edilmelidir.  

HUKUKA AYKIRILIK UNSURU

Kanunda belirtilen hareketlerin yapılmasıyla hukuka aykırılık kendiliğinden oluşur. 

Fail , mağdurun iradesi üzerinde baskı kurmak suretiyle bu suçu işleyeceğinden ilgilinin rızası hukuka uygunluk nedeni oluşturmaz. 

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ

*Teşebbüs : Tehdit suçu sırf hareket suçu olduğu için genel olarak teşebbüse elverişli değildir.  İcra hareketlerinin bölünebildiği durumlarda teşebbüs söz konusu olabilir. 

Korkutmanın mağdura ulaşma anı suçun işlendiği andır. Suçun tamamlanması için mağdurdan istenilen davranışın yapılmasına veya haksız çıkar ya da yararın sağlanmış olmasına gerek yoktur.

*İştirak : Bu suça iştirak mümkündür. Bu kişiler azmettiren , yardım eden , müşterek fail olarak ortaya çıkabilir. Genel hükümlere göre sorun çözülür.

*İçtima : Genel hükümler uygulanarak sorun çözülür.  TCK 107/1 ve TCK 107/2 nin aynı anda işlenmesi söz konusu olabilir. 

Aynı suç işleme kararı kapsamında aynı mağdura karşı aynı fiilin başka zamanlarda tekrarlanması suretiyle suçun işlenmesi durumunda TCK 43/1 gereği ceza artırılarak verilir. 

Birden fazla mağduru karşı aynı fiilin işlenmesi durumunda TCK 43/2 de düzenlenen aynı neviden fikri içtima hükümleri uygulanır. 

Failin mağduru yapmaya veya yapmamaya zorladığı davranış bir suç oluşturuyorsa, ayrıca fail işlenen bu suçtan dolayı da TCK 28 gereği dolaylı fail olarak sorumlu tutulacaktır.

Tehdit yağma suçunun unsurudur. Şantaj suçu da tehditin özel bir görünüşü olduğundan yağma suçu işlendiğinde faile ayrıca şantajdan ceza verilemez. Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 2014/4193 Esas  ,  2014/18162 Karar sayılı dosyasında bu husus belirtilmiştir: 

Oluşa ve dosya içeriğine göre, sanık ...'nın yağma eylemi sırasında, istediği 50.000 TL'yi ödemesi yönünde ölümle tehdit ettiği katılanın, ödeme yapmasını güçlendirmek için, sanık ... ile olan ilişkisini ailesine ve eşine haber verip rezil edeceğini söyleyerek, ikamet adresi ve eşinin telefon numarası bilgilerini alması şeklinde gerçekleşen tehdidin yağma suçunun devamı şeklinde olup, olayda tehdit suçunun özel bir görünüm şekli olan şantaj suçunun ayrıca oluşmadığı, şantaj içerikli ifadelerin yağma suçunun tehdit unsuru içinde kaldığı ve sanığın eyleminin bir bütün halinde yağma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, ayrıca şantaj suçundan da yazılı biçimde hüküm kurulması,

SORUŞTURMA , KOVUŞTURMA ve YAPTIRIM 

5235 sayılı kanunun 14.maddesi gereği mahkemelerin görevlerinin belirlenmesinde ağırlaştırıcı veya hafifletici nedenler gözetilmeksizin kanunda yer alan suçun cezasının üst sınırı göz önünde bulundurulur. Şantaj suçu asliye ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suç tipidir. 

Şantaj suçunun cezası , bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıdır. Hapis cezasının ve adli para cezasının alt sınırı kanun maddesinde düzenlenmemiştir. Bu nedenle alt sınırların belirlenmesi için genel hükümlere bakılır. TCK 52 gereği adli para cezası 5 günden az olamaz. 

Dolayısıyla şantaj suçunun cezası bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş günden beşbin güne kadar adlî para cezasıdır. 

TCK 111 gereği şantaj suçunun işlenmesi sonucunda yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. Tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirleri TCK’nın 60.maddesinde düzenlenmektedir.  Bu tedbirler iznin iptali ve müsaderedir. 

Avukat Hüseyin ACAR

Stajyer Avukat Hüseyin ACAR

Reşit Hukuk & Danışmanlık Bürosu