SOSYAL MEDYADA HAKARET SUÇU VE HAKARET NEDENİYLE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI
Türk Ceza Kanununun 2.kısmının 8.bölümünde Şerefe Karşı Suçlar içerisinde hakaret suçu düzenlenmektedir. Hakaret suçunda korunan hukuki değer, kişilerin şeref, onur ve haysiyetleridir. Kanunun 125.maddesinde bu suçun onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle işlenebileceği ve failin 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır.
Yine hakaret yüzünden manevi varlığı zarara uğrayan mağdur, bu zararın bir nebze giderilmesi için hukuk mahkemelerinde manevi tazminat davası açabilir. Yazımızda hakaret ne demek, hakaret ceza davası ve mağdur tarafından açılabilecek manevi tazminat davasına yer vereceğiz.
1.BİR SÖZÜN HAKARET SUÇUNU OLUŞTURUP OLUŞTURMADIĞI NASIL TESPİT EDİLİR?
Hakaret suçunun oluşması için kanun özel bir şekil öngörmemiştir. Hakaret içeren fiil, yüze karşı, sosyal medya aracılığıyla, basın yayın yoluyla gerçekleştirilebilir. Telefonda küfür etmenin cezası da mesajla küfür etmenin cezası da aynı olup ceza hakaret suçundan verilmektedir. Ancak sosyal medyada küfür etmenin cezası suçun aleni işlenip işlenmediğine göre değişecektir. Zira aleniyet hakaret suçunun ağırlaştırıcı nedenlerindendir.
Yine hakaret fiilinin, mağdurun gıyabında işlenmesi durumunda failin cezalandırılabilmesi için fiilin, en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir. Suçun faili ihtilatı bilerek ve isteyerek gerçekleştirmelidir. İhtilat kişilerle birebir görüşerek gerçekleşebileceği gibi, üç veya daha fazla kişiye mektup göndermek, telefon etmek, SMS veya e-mail göndermek suretiyle de gerçekleştirilebilir. Ancak ihtilat unsurunun gerçekleşmesi için, failin sözleri en az üç kişinin duyabileceği bir ortamda ve şekilde söylemesi yeterli olmayıp, muhatapların bizzat anlamaları ve vakıf olmaları lazımdır.
Kanunda hakaret suçunun oluşabilmesi için söylemin, mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte olması gerektiği belirtilmiştir. Yargıtay 18.Ceza Dairesinin 2017/5789 Esas, 2017/10961 Karar sayılı dosyasında bu husus şu şekilde açıklanmıştır:
‘‘Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.’’
Kararda açıklandığı üzere ağır eleştiri ya da rahatsız edici söylemler hakaret suçunu oluşturmaz.
Yine beddua niteliğindeki sözler hakaret suçunun konusunu oluşturmamaktadır. Bu husus Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 2013/14796 Esas, 2014/5495 Karar sayılı dosyasında bedduaların hakaret suçunu oluşturmayacağına karar verilmiştir :
''Sanık tarafından söylenen "Allah hepinizi yaksın, GEBERİN, Allah hepinizin belasını versin" biçimindeki sözlerin beddua teşkil edip bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek söz ve davranış niteliğinde olmadığı gözetilmeden sanığın yüklenen suçtan beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.''
Aşağıda hakaret suçunu oluşturabilecek kelimeler ile ilgili Yargıtay kararları yer almaktadır:
a. Gerizekalı hakaret midir?
Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/3261 Esas , 2015/3662 Karar sayılı dosyasına göre GERİZEKALI SÖYLEMİ HAKARET SUÇUNU OLUŞTURUR:
‘’Sanığın, ... Tıp Fakültesi Pediatri Polikliniğinde doktor olarak görev yapan mağdura, hastasının kendi polikliniklerinde kayıtlı olup olmadığını sorduğu, mağdurunda kayıtlı olmadığını, hangi poliklinikte kayıtlı olduğunu göremediklerini söylemesi üzerine çıkan tartışmada, sanığın ‘’gerizekalı gerizekalı konuşma’’ diyerek hakaret etmesi biçimindeki eyleminin, TCK'nın 125/3-a maddesi kapsamında kamu görevlisine hakaret suçunu oluşturduğu ve takibinin şikayete bağlı olmadığı gözetilmeden, şikayet yokluğu sebebiyle kamu davasının düşmesine karar verilmesi, Kanuna aykırı’’
Yine Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2018/3539 Esas , 2018/8545 Karar sayılı dosyasında bu yönde karar vermiştir:
‘’Oluşa ve dosya içeriğine göre, sanığın mahkemede alınan savunmasında katılana hitaben iddianamede belirtildiği şekilde ''gerizekalı, kuşbeyinli, mal'' şeklinde sözler ile hakaret ettiğini ikrar etmesi, sanığın bu ikrarının katılanın tüm aşamalardaki samimi, tutarlı beyanları ile de doğrulanması karşısında sanık hakkında atılı hakaret suçundan mahkumiyeti yerine beraatine karar verilmesi,
Kanuna aykırı ‘’
b. Kuşbeyinli hakaret midir?
Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2018/3539 Esas , 2018/8545 Karar sayılı dosyasında KUŞBEYİNLİ SÖYLEMİNİ HAKARET OLARAK nitelendirmiştir:
‘’Oluşa ve dosya içeriğine göre, sanığın mahkemede alınan savunmasında katılana hitaben iddianamede belirtildiği şekilde ''gerizekalı, kuşbeyinli, mal'' şeklinde sözler ile hakaret ettiğini ikrar etmesi, sanığın bu ikrarının katılanın tüm aşamalardaki samimi, tutarlı beyanları ile de doğrulanması karşısında sanık hakkında atılı hakaret suçundan mahkumiyeti yerine beraatine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, ‘’
c. Beyinsiz, aptal hakaret midir?
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2013/18313 Esas , 2014/19417 Karar sayılı dosyasında BEYİNSİZ,APTAL BİÇİMİNDEKİ SÖYLEMİN HAKARET OLDUĞUNA HÜKMETMİŞTİR:
Sanığın, “beyinsizler, aptallar” şeklindeki sözlerle birden fazla kişiye karşı tek fiil ile hakaret ettiğinin kabulü karşısında, hükmolunan cezanın TCK'nın 43/2.maddesiyle artırılması yerine,
d. Salak hakaret midir?
Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2011/27274 Esas , 2013/11454 Karar sayılı dosyasında SALAK HAKARET OLARAK NİTELENDİRİLMİŞTİR:
‘’Katılanın aşamalardaki beyanları ile tanık G.. Y..’ın anlatımlarına göre sanığın hastanede görevli hemşire olan katılana “geri zekalı,aptal,salak” demek suretiyle hakarette bulunduğunun anlaşılması karşısında sübut bulan suçtan sanığın mahkumiyeti yerine yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle beraatine karar verilmesi,kanuna aykırı’’
e. Manyak hakaret midir?
Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/9969 Esas , 2015/5387 Karar sayılı DOSYASINDA MANYAK KELİMESİNİ HAKARET OLARAK KABUL ETMİŞTİR:
‘’Sanığın, Aile Sağlık Merkezinde doktor olarak görev yapan mağdura “aile hekimi değil mi gerizekalı, manyak” diyerek hakaret ettiğinin iddia edildiği olayda, eylemin TCK'nın 125/3-a maddesindeki kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçunu oluşturduğu…’’
f. Sürtük hakaret midir?
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2024/1096 Esas, 2024/2311 Karar sayılı dosyasında SÜRTÜK HAKARET OLARAK NİTELENDİRİLMİŞTİR:
‘’ Sanığın, şikayetçinin kullanmış olduğu cep telefonuna '' Senin meraklın değilim, senin gibileri bende çok fiyatları da çok ucuz 50 TL sen 50 TL de etmezsin de bi salak daha bulmuşsun işte döndü buluvermiş sana'', ''Son yaptığınla nasıl bir sürtük olduğunu kanıtladın... '' şeklinde mesaj gönderdiği, Yerel Mahkemece kabul edilmiştir.
Sanık savunması, şikayetçi beyanı, mesaj görüntüleri ve tüm dosya kapsamı karşısında, sanığın üzerine atılı hakaret suçunu işlediğine dair Mahkemenin takdir ve gerekçesinde isabetsizlik bulunmadığı belirlenmekle, sanığın bozma sebebi dışındaki temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.’’
2.SOSYAL MEDYADA HAKARET SUÇU
Sosyal medya kullanıcıların içerik üretip paylaştığı haberleşme kaynağıdır. Sosyal medya kullanımının artması birçok suçun internet yoluyla işlenmesini kolaylaştırmaktadır. Bu suçlardan biri de hakaret suçudur.
Sosyal medyada herkesin görebileceği içerikleri hazırlamanın yanısıra sadece ilgili kişinin görebileceği mesajlaşma olanaklarını da insanlara sunmaktadır. Hakaret suçu açısından paylaşımın kim veya kimler tarafından görülebildiği önem arz etmektedir.
Instagram, facebook, twitter gibi paylaşım sitelerinin sosyal medya olarak adlandırıldığı herkesin malumudur. Peki youtube sosyal medya mıdır? Bu soruyu evet şeklinde cevaplamak gerekir. Zira youtube da diğerleri gibi içerik hazırlanabilen, canlı yayın yapılabilen, bu yayınlara yorum yoluyla cevap verebilen bir platformdur.
Sosyal medyada kişinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek sosyal medyada hakaret olarak adlandırılmaktadır. Türk Ceza Kanununun 125.maddesinin 2.fıkrasında fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, 125/1 de yer alan cezaya hükmolunacağı belirtilmiştir. Yani sosyal medya platformlarından direkt şahsı hedef alan ve başkaları tarafından görülmeyen fiiller huzurda hakaret olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bir de herkes tarafından görülebilecek şekilde BELLİ BİR ŞAHSI HEDEF ALAN (şahsın adı belli olmasa bile TCK’nın 126.maddesi gereğince şahsın bilinebildiği) hakaret içerikli söylemler bulunmaktadır. Bu durumda kanunun belirttiği aleniyetin olaya uygulanıp uygulanmayacağı önem arz etmektedir. Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 2020/31234 Esas , 2021/19431 Karar sayılı dosyasında aleniyetin şartları şu şekilde açıklanmıştır:
‘‘TCK'nın 125/4. maddesinde öngörülen aleniyetin gerçekleşmesi için olay yerinde başkalarının bulunması yeterli olmayıp, hakaretin belirlenemeyen sayıda kişi ve herkes tarafından görülme, duyulma ve algılanabilme olasılığının bulunması, herhangi bir sınırlama olmaksızın herkese açık olan yerlerde işlenmesinin gerekmesi karşısında…’’
Söz konusu karardan da görüleceği üzere aleniyetin varlığının kabulü için hakaretin belirlenemeyen sayıda kişi ve herkes tarafından görülme, duyulma ve algılanabilme olasılığının bulunması gerekmektedir. Sosyal medya açısından bu husus, profilin herkese açık olup olmadığı ile ilgilidir.
3.SOSYAL MEDYADA HAKARET SUÇUNUN CEZASI NE KADARDIR?
Türk Ceza Kanununun 125.maddesinde düzenlenen hakaret suçunun cezası üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıdır. Kanunun 61.maddesi gereğince hakim, suçun işleniş biçimini, suçun işlenmesinde kullanılan araçları, suçun işlendiği zaman ve yeri,suçun konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını,failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını, failin güttüğü amaç ve saiki göz önünde bulundurarak cezanın türünü (hapis veya adli para cezası) belirler. Yani cezanın türünün belirlenmesi hakimin takdirindedir. Suça tekerrür halinde ise hakim kanunun 58/3 maddesi gereğince doğrudan hapis cezasına hükmetmek zorundadır. Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2021/15174 Esas , 2024/616 Karar sayılı dosyasında hakimin hangi cezayı seçtiği konusunda gerekçesinin açıklanması gerektiğine hükmedilmiştir:
‘’ 5237 sayılı Kanun’da hapis cezası ile adli para cezasının seçenekli yaptırım olarak öngörüldüğü hallerde, 5237 sayılı Kanun’un 61 inci maddesinde öngörülen ölçütlere göre somut olay irdelenip, anılan Kanun’un 3 üncü maddesindeki fiille orantılı ceza verilmesi ilkesi de gözetilerek, öncelikle seçenekli yaptırımlardan hangisinin seçildiğinin gösterilmesi, sonrasında da alt ve üst sınırlar arasında temel cezanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, mükerrir olmayan sanıklar hakkında, seçimlik ceza öngören hakaret suçunda yeterli gerekçe gösterilmeden temel ceza olarak hapis cezasının tercih edilmesi, bozmayı gerektirir’’
Suçun sosyal medya aracılığıyla işlenmesi ve aleniyetin koşullarının sağlanması durumunda ise faile verilecek ceza 1/6 oranında artırılır. Nitekim Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2018/5169 Esas, 2019/4842 Karar sayılı dosyasında bu yönde karar vermiştir:
‘‘Sosyal medya paylaşım sitesi olan Twitterda gerçekleştirilen hakaret eyleminde aleniyet unsurunun oluşup oluşmadığı tartışılmadan hüküm kurulması, Kanuna aykırı…’’
Yine Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2021/29035 Esas , 2024/1550 Karar sayılı dosyasında sosyal medyada aleniyetin unsurları şu şekilde açıklanmıştır:
Sanığın ... isimli kişisel sosyal medya hesabından katılana yönelik yazılar yazması şeklindeki eyleminde, ... sayfasının herkese açık olup olmadığı, yazıların herkes tarafından görülme olanağı olup olmadığı belirlendikten sonra, aleniyet unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden…’’
Sonuç olarak hakaret suçunda hapis cezası verilmesine karar verilmesi durumunda ceza 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası olacaktır. Sosyal medya aracılığıyla aleniyetin sağlanması durumunda ise ceza 3 ay 15 gün ile 2 yıl 4 ay arasında olacaktır.
Ceza adli para cezası olarak verilecekse, fail hakkında 90 gün ile 720 gün arasında adli para cezası , sosyal medya aracılığıyla aleniyetin sağlanması durumunda ise 105 gün ile 840 gün arasında adli para cezasına hükmolunur. 2/3/2024 tarihli ve 7499 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi 2024 yılı itibari ile adli para cezasının günlük 100 tl ile 500 tl arasında hesaplanacağı hükme bağlanmıştır. Bu nedenle küfür etmenin cezası en az 9000 TL’dir. Suçun sosyal medyada işlenmesi ve aleniyetin sağlanması durumunda ise bu ceza 10.500 TL’de az olamaz.
4.KARŞILIKLI HAKARET SUÇU
Kanunun 129.maddesinde haksız fiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret suçu düzenlenmiştir. Bu madde ile kanunkoyucu, haksız bir fiil neticesinde suç işleyen failin cezasında indirim yapılmasını ya da ceza verilmemesini düzenlemiştir. Maddede hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebileceğinden söz edilmektedir.
Suçun karşılıklı işlendiğinin kabulü için iki tarafın da birbirine hakaret içeren söylemlerde bulunmuş olması gerekmektedir. Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 2015/36700 Esas , 2016/18490 Karar sayılı dosyasında belirtildiği üzere SENSİN O şeklindeki karşılık hakaret içermediğinden karşılıklı hakaret söz konusu olmamaktadır:
‘’Hakaretin karşılıklı işlendiğinin kabul edildiği olayda, katılanın, sanığın hakaret sözcüğünü kullanmasından sonra “sensin o” şeklinde karşılık verdiği, katılanın kullandığı sözcüğün hakaret içermediği , bu itibarla hakaret eylemini gerçekleştiren sanık hakkında, hakaretin karşılıklı olarak gerçekleştiği kabul edilerek, yasal olmayan gerekçe ile TCK'nın 129. maddesinin uygulanması,
Kanuna aykırı…’’
Yine karşılıklı hakaretin ispatlanamadığı durumlarda karşılıklı hakaret suçundan ceza verilmez. Nitekim Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/4655 Esas , 2015/9104 Karar sayılı dosyasında bu yönde karar verilmiştir:
‘’TCK'nın 129/3. maddesi uyarınca karşılıklı hakaretten söz edilebilmesi için, tarafların karşılıklı olarak birbirlerine hakaret etmesi gerektiği, oysa ki dosyaya konu olayda hakaret içeren sözlerin sanık N.. E.. tarafından söylendiği, katılanın, sanığa hakaret etmediğine dair tanıklar B.. A.., F.. G.. T..Ş.. Ç..'in tutarlı anlatımları bulunduğu, katılanında suçlamaları reddettiği, böylelikle katılana atfedilebilecek bir hakaret söyleminin bulunmadığı anlaşılmakla yerinde olmayan gerekçeyle sanık hakkında karşılıklı hakaret nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı ‘’
Karşılıklı hakaret suçunda ilk hakaretin kimin tarafından edildiğinin bir önemi bulunmamaktadır. Zira Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/30716 Esas , 2016/7952 Karar sayılı dosyasında bu yönde karar vermiştir:
‘’Taraflar arasında bazı özel sebeplerden kaynaklanan tartışma sırasında sanıklar ile katılanın birbirlerine karşılıklı olarak hakaret içeren sözler sarfettikleri, ilk haksız hareketin kimden geldiğinin tespit edilemediği, bu kabullerin hükmün gerekçesinde de benimsendiği, bu durumda, uygulanması için ilk haksız hareketin kimden geldiğinin tespitinde zorunluluk bulunmayan ve karşılıklı hakaret halini düzenleyen TCK'nın 129/3 ve CMK'nın 223/4-c maddeleri mucibince sanıklara ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ve uygulama ile yazılı şekilde ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi…’’
5.HAKARETE UĞRADIM NE YAPMALIYIM?
Hakarete uğradığınız ya da siber suç mesajı aldığınız zaman yapmanız gereken ilk şey savcılığa suç duyurusunda bulunmak olacaktır. Hakarete nerede ve ne şekilde uğradığınız soruşturma açısından önem arz etmektedir.
Sosyal medya aracılığıyla hakarete uğradığınız zaman, hakarete uğradığınıza dair anlamlı ekran fotoğraflarını dosyaya sunmanız gerekmektedir. Yine bilinmeyen bir sosyal medya adresi (instagram, twitter) aracılığıya hakarete uğramışsanız söz konusu instagram hesabını savcılığa şikayet etmelisiniz. Bu durumda savcılık suç duyurusu uyarınca soruşturma işlemlerini başlatmak zorundadır. İsmi bilinmeyen hesaplara ilişkin Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2021/39909 Esas , 2022/6219 Karar sayılı dosyasında yapılması gerekenleri şu şekilde açıklamıştır:
‘‘İncelenen dosyada; şikayetçi ...'ın vekili aracılığıyla başvurusu üzerine başlatılan soruşturmada, şüpheli facebook kullanıcısı şahsın söz konusu paylaşımı yaptığına dair dosya kapsamında delil bulunmadığı, söz konusu sosyal medya hesabının Türkiye Temsilciliğinin benzer konularla ilgili soruşturma dosyalarına cevap vermediği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmişse de, CMK'nın 172/1. maddesindeki, kovuşturma olanağının bulunmaması hallerinin somut olayda mevcut olmadığı, dosya kapsamında hiç bir soruşturma işleminin yapılmadığı anlaşılmış, söz konusu sosyal medya hesabı ile ilgili açık kaynak araştırması yaptırılması, şüphelinin kimlik bilgilerinin kolluk marifeti ile tespitinin sağlanması, tespiti durumunda ifadesinin alınması ve sonucuna göre karar verilmesi, tespit edilemediği takdirde ise daimi arama kararı alınarak dava zamanaşımı süresince soruşturmaya devam edilmesi gerekirken, etkin soruşturma yapılmadan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi ve bu karara yapılan itirazın kabulü yerine reddedilmesi hukuka aykırı bulunduğundan, kanun yararına bozma talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.’’
6.HAKARET NEDENİYLE TAZMİNAT DAVASI
Hakaret, ceza hukuku bağlamında suç olsa da borçlar hukuku bağlamında haksız fiil olarak değerlendirilir. Türk Borçlar Kanununun 49.maddesinde ‘’Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.’’ Hükmü yer almaktadır. Yine 58.maddede kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören kişinin, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebileceği düzenlenmiştir. Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.
Hakaret, kişinin şeref ve saygınlığına yönelen bir suç olduğu için mağdurun hukuk mahkemelerinde manevi tazminat davası açma hakkı vardır. Açılan davada hakim somut olayın özelliklerine bakarak davacı tarafı zenginleştirmeyecek ölçüde uygun bir tazminata hükmetmelidir. Ancak manevi tazminata hükmedilebilmesi için söylenen sözlerin eleştiri sınırlarını aşması ve kişilik haklarına saldırı niteliğinde olması gerekir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2014/17005 Esas, 2015/13854 Karar sayılı dosyasında manevi tazminatın nasıl hesaplanacağı şu şekilde açıklanmıştır :
‘‘818 sayılı BK 49. maddesi hükmüne göre kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Somut olaya gelince, taraflar arasındaki olayların gelişim biçimi, olay tarihi, tarafların sıfatları, ekonomik ve sosyal durumları ile yukarıda anılan ilkeler gözetildiğinde davacı yararına takdir olunan manevi tazminat tutarı fazladır. Daha alt düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir’’
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/1124 Esas , 2019/4200 Karar sayılı dosyasında manevi tazminata ilişkin şu şekilde karar verilmiştir:
‘‘6098 sayılı TBK m. 58. (818 sayılı Kanunun 49. maddesi) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu olayda; olay tarihi, olayın gelişim şekli, kullanılan ifadeler nazara alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarı azdır. Davacı yararına daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.’’
Kararlarda belirtildiği üzere hakaret davasından ne kadar para alacağınız olayın özelliklerine göre değişiklik göstermektedir. Facebook,twitter,instagram hakaret davası sonuçları bu nedenle önceden tam olarak belirlenemez.
Kanunun 74.maddesinde hakimin, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığına, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı olmadığına hükmedilmiştir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz. Yani ceza mahkemesinde görülen davada sanığın beraat etmesine rağmen hukuk mahkemelerinde manevi tazminat ödemeye mahkum edilebileceği hükme bağlanmıştır. Yine ceza mahkemelerince cezalandırılmasına karar verilen sanığın hukuk mahkemelerince manevi tazminata hükmedilmesi de zorunlu değildir. Nitekim Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2016/11273 Esas, 2018/7344 Karar sayılı dosyasında ceza mahkemesinde mahkum edilmiş olan davalı hakkında manevi tazminatın şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğine hükmedilmiştir:
‘‘davalının ... ismiyle sosyal medya üzerinden hakaret içerikli paylaşımlarda bulunduğunu, ceza yargılaması sonucunda mahkumiyetine karar verildiğini, davaya konu paylaşımların kişilik haklarının ihlali niteliğinde olduğunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Dosya kapsamından, tarafların daha önce birbirini tanıdıkları, birbirlerinin tavır ve davranışlarını gözlemleme imkanına sahip oldukları, yazılan ibarelerin davacının yukarıda zikredilen tavır ve davranışlarına yönelik eleştirel mahiyette değer yargısı niteliğinde olduğu, kişilik haklarına saldırı oluşturmadığı anlaşılmaktadır. Şu halde, mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, davacıların manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmesi gerekirken…’’
Aynı yönde Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/23653 Esas, 2022/7880 Karar sayılı dosyası mevcuttur:
‘‘Esasen noter olan davalının eldeki davaya konu paylaşımı bir bütün olarak ele alındığında da, sadece noterlerin yer aldığı sosyal platformda Noterler Birliği Başkanı olan davacının NBS sisteminin devreye sokulduğu tarihte yaptığı basın açıklamasında yer alan ifadelerin gerçeği yansıtmadığını işaret etmeye yönelik olduğu, davacı tarafından davaya konu edilen ifadelerin eleştiri sınırlarını aşan küçültücü ve hakaret niteliğinde sözler olmadığı, rahatsız edici, nezaket kuralları dışında kaba söz olarak değerlendirilebileceği ve manevi tazminatı gerektirmeyeceği anlaşılmakta olup, davalının tazminat ile sorumlu tutulması yerinde görülmemiştir.’’
Özellikle boşanma davalarında hakaret nedeniyle tazminat istemlerine sıkça yer verilmektedir. Peki Sürekli hakaret eden kocaya nasıl davranılmalıdır?
Öncelikle sürekli hakaret durumu boşanma için haklı sebeptir. Boşanma davasında tazminat talep edildiğinde hakimin uygun bir tazminata hükmetmesi gerekmektedir. Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/14853 Esas , 2013/28704 Karar sayılı dosyasında bu yönde karar verilmiştir:
davacı-davalı (koca)’nın evlilikleri süresince zaman zaman eşine fiziki şiddet uyguladığı, sürekli olarak "geri zekalı, andaval, salak, kanı bozuk” şeklinde sözler sarfetmek suretiyle aşağılayıp hakaret ettiği yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır.
Gerçekleşen bu olaylara göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açan olaylarda kocanın daha fazla kusurlu olduğu kabul edilmeli ve kadın yararına Türk Medeni Kanununun 174. maddesi uyarınca uygun miktarda maddi ve manevi tazminat ile aynı Yasanın 175. maddesi gereğince kocanın mali gücü oranında yoksulluk nafakası tayin edilmelidir.
Ayrıca söz konusu hakaretlerin delillendirilerek savcılığa suç duyurusunda bulunulması mümkündür. Bu durumda koca, hakaret suçundan cezalandırılır.
7.HAKKIMDA HAKARET DAVASI AÇILMIŞ NE YAPMALIYIM?
Hakkınızda hakaret suçundan asliye ceza mahkemesinde ceza davası ve asliye hukuk mahkemesinde manevi tazminat davası olmak üzere 2 şekilde dava açılabilir. Bu durumda alanında uzman avukata danışmanızı tavsiye ederiz.
Av.Sema Nur Deveci Ustundağ
Av.Hüseyin Acar