KASTEN YARALAMA SUÇU

KASTEN YARALAMA SUÇU

KASTEN YARALAMA SUÇU

Kişi dokunulmazlığı Anayasamızın 17.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre ‘‘Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz.’’

Anayasanın koruduğu bu hak Türk Ceza Kanununun Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar bölümünde kasten yaralama suçu olarak hükme bağlanmış ve buna aykırı hareketler cezalandırılmıştır.

SUÇLA KORUNAN HUKUKSAL DEĞER

Kasten yaralama suçuyla korunan hukuksal değer kişinin vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğüdür. Vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğünün korunması hakkı Anayasa ile koruma altına alınmıştır. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun  2019/282 Esas , 2021/8 Karar sayılı dosyasında korunan hukuksal değer ile ilgili şu ifadelere yer verilmiştir: 

‘‘Kasten yaralama suçunda korunan hukuki yarar, kişinin vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğüdür.’’

SUÇUN KONUSU

Bu suçun konusunu kişinin vücudu ve beden bütünlüğü oluşturmaktadır. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2019/282 Esas ,  2021/8 Karar sayılı dosyasında suçun konusu şu şekilde açıklanmıştır :

‘‘Suçun konusu, mağdurun acı verilen veya bozulan bedeni veya ruhsal varlığıdır. Failin yaptığı hareket sonucu, maddede belirtilen sonuçlardan biri meydana gelirse, kasten yaralama suçunun oluşacağında tereddüt bulunmayıp, bu sonuçları doğurmaya elverişli her türlü hareketle kasten yaralama suçunun işlenmesi mümkündür.’’

FAİL ve MAĞDUR

Kanunda suçun oluşabilmesi fail bakımından herhangi bir özellik aranmamıştır. Bu nedenle suç herkes tarafından işlenebilir.

Mağdur korunan hukuksal değerin sahibidir. Kasten yaralama suçunda mağdur vücut bütünlüğü ihlal edilen kimsedir.

86.maddenin 3.fıkrasında suçun nitelikli halleri düzenlenmiştir. C bendinde düzenlenen nitelikli hal , kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten yaralama fiiline maruz kalmasıdır. Burada mağdur bakımından özellikli bir durum söz konusudur. D bendinde ise kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle kasten yaralama suçunu işlemesi nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Bu 2 nitelikli hal dolayısıyla kamu görevlisi kavramının açıklanması gerekmektedir :

Türk Ceza Kanununun tanımları düzenleyen 6.maddesine göre kamu görevlisi kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişidir.

Kamusal faaliyet 3 unsurdan oluşur:

1) Kamu-toplum adına yürütülen bir hizmetin bulunması gerekir . Hizmet tüm toplumu ilgilendirmelidir.

2) Hizmetin Anayasa ve yasalarda belirlenmiş usullere göre verilmiş bir “siyasal karara” dayalı olması gerekir .

3) Hizmetin kamuya ait güç ve yetkilerin kullanılması suretiyle gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Kamusal faaliyete katılmada ise dikkat edilecek husus, kişinin hizmete genel idare esaslarına göre (kamu hukuku usullerine göre) katılması sebebiyle kamu hukuku yükümlülüğü altında olmasıdır.

Kişiler ve yapılan iş bu özellikleri taşımadığı takdirde , o kişilerin kamu görevlisi sıfatıyla bu suçu işlemeleri söz konusu olamaz.

Kamusal faaliyetin yürütülmesi özel hukuk kişilerince üstlenilirse o kişiler kamu görevlisi sayılmaz.

Kamu görevlisi olmasa bile özel hükümler gereğince kamu görevlisi olarak cezalandırılan ya da kamu görevlisi hükümlerine tabi olan kişiler de bu suçun faili olabilirler. Kooperatif Kanununun 62.maddesine göre kooperatifin yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları  kamu görevlisi gibi cezalandırılırlar. Özel Eğitim Kurumları Kanununun 9.maddesine göre kurumlarda görev yapan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler kamu görevlisi sayılırlar.

MADDİ UNSUR

Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olmak suç olarak düzenlenmiştir. Yargıtay 2018/272 Esas , 2021/7 Karar sayılı dosyasında kasten yaralama suçunun maddi unsuruyla ilgili şu ifadelere yer verilmiştir :

‘‘TCK’nın 86. maddesinin birinci fıkrasında kasten yaralamanın temel şekli düzenlenmiş olup anılan fıkra uyarınca, kasten başkasını yaralayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Kasten yaralamanın, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde ise fail maddenin ikinci fıkrası ile cezalandırılacaktır. Maddenin üçüncü fıkrasında ise beş bent hâlinde kasten yaralama suçunun daha çok cezayı gerektiren nitelikli hâllerine yer verilmiş olup fıkradaki bu bentlerden biri veya birkaçının gerçekleşmesi hâlinde yaralanmanın niteliğine göre fail hakkında birinci veya ikinci fıkralar uyarınca hükmedilen ceza yarı oranında artırılacaktır.’’

NİTELİKLİ HAL

Kasten yaralama suçunun nitelikli hali Türk Ceza Kanununun 86.maddesinin 3.fıkrasında düzenlenmektedir. Bu durumda suç şikayete tabi olmaktan çıkmakta ve resen soruşturulmaktadır.

1.Üstsoya, altsoya, eşe, boşandığı eşe veya kardeşe karşı işlenmesi : 86/1 e göre verilecek ceza yarı oranda artırılır. Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2021/4083 Esas  , 2021/9387 Karar sayılı dosyasında failin kızını yaralaması nedeniyle nitelikli hal uygulanmıştır :

‘‘Sanığın, kızı olan mağduru, dolap kapağı ile yaraladığı olayda, birden fazla nitelikli halin (TCK 86/3-a ve 86/3-e) birleşmesi halinde, TCK'nin 3. maddesindeki cezada orantılılık ilkesi ve TCK'nin 61. maddesindeki ölçütler dikkate alınarak temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşma nedeni yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirdiğinden…’’

2.Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi : 86/1 e göre verilecek ceza yarı oranda artırılır. Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2021/6279 Esas , 2021/5867 Karar sayılı dosyasında 10 yaşındaki çocuğu beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak kişi olarak kabul etmiştir :

‘‘Olay tarihinde 10 yaşını bitirmiş olan sanığın alt soyu mağdurun, suç tarihi itibariyle ruh ve beden bakımından kendisini savunabilecek durumda olmadığı halde sanık hakkında TCK'nin 86/3-b maddesinin uygulanmaması ve sanık hakkında iki nitelikli halin (TCK'nin 86/3-a ve 86/3-b maddelerinin) birleşmesi nedeniyle temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmemesi…’’

3.Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi : 86/1 e göre verilecek ceza yarı oranda artırılır. Burada suçun mağduru kamu görevlisidir. Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 2020/16308 Esas, 2021/669 Karar sayılı dosyasında mağdurun kamu görevlisi olması durumunda nitelikli hali uygulamıştır :

‘‘Kamu görevlisi olan müştekilere karşı suç işleyen sanıklar hakkında hükmolunan cezalarda 5237 sayılı TCK'nin 86/3-c maddesince artırım yapılırken yasa maddesinin 86/3-d olarak yazılması, bozmayı gerektirmiş…’’

4.Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi : 86/1 e göre verilecek ceza yarı oranda artırılır. Burada suçun faili kamu görevlisi olup görevinin sağladığı nüfuzu kullanmak suretiyle suç işlemektedir. Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2020/12908 Esas , 2020/17574 Karar sayılı dosyasında kamu görevlisi hakkında nitelikli hali uygulamıştır :

‘‘Sanığın, eylemini kamu görevlisi olarak sahip olduğu nüfuzu kötüye kullanarak şemsiyeyle işlediği olayda, TCK'nin 86/3-d-e bendinde yer alan birden fazla nitelikli halin bir arada bulunması nedeniyle, temel ceza tayininde, TCK'nin 3. maddesinde düzenlenen cezada orantılılık ilkesi nazara alınarak TCK'nin 61. maddesi gereğince alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi, bozmayı gerektirmiş …’’

5.Silahla işlenmesi : 86/1 e göre verilecek ceza yarı oranda artırılır. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2017/1039 Esas , 2020/389 Karar sayılı dosyasında silahın suçun işlenmesini kolaylaştırdığından nitelikli hal olarak kabul edildiği açıklanmıştır :

‘‘Maddenin 3. fıkrasının (e) bendinde kasten yaralama suçunun silahla işlenmesi durumu nitelikli hâl olarak düzenlenmiştir. Suçun silahla işlenmiş olmasının nitelikli hâl sayılmasının altında yatan düşünce, söz konusu aracın mağdurun yaşamı, vücut bütünlüğü ve özgürlüğü bakımından ortaya çıkardığı potansiyel tehlikedir. Suçun silahla işlenmesinin nitelikli hâl sayılması, silahın suçun işlenmesini kolaylaştırdığı ve mağdur üzerindeki korkunun etkisini artırdığı düşüncesine dayanmaktadır .’’

Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2021/7421 Esas ,  2021/8996 Karar sayılı dosyasında terlik , silah olarak kabul edilmiştir :

‘‘Sanığın mağdurlar ... ve ...'i yaralaması nedeni ile kurulan hüküm yönünden, mahkemece sanığın eylemini, oğullarına karşı silahtan sayılan terlik ile gerçekleştirdiğinin kabul edilmesi karşısında, birden fazla nitelikli halin (TCK'nin 86/3-a, 86/3-e) aynı olayda gerçekleşmesi nedeniyle …’’

Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2021/7274 Esas , 2021/9020 Karar sayılı dosyasında oklava silah olarak kabul edilmiştir :

‘‘Sanığın silahtan sayılan oklava ile eşini kasten yaraladığı olayda;birden fazla nitelikli halin bulunması nedeniyle 5237 sayılı TCK'nin 3. maddesindeki orantılılık ilkesi ve TCK'nin 61. maddesi dikkate alınarak asgari hadden ayrılmak suretiyle ceza tayin edilmesi gerekirken...’’

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2015/709 Esas , 2016/33 Karar sayılı dosyasında failin mağdureye silahla ateş etmek suretiyle değil , silahın kabzasıyla vurmak şeklindeki eylemi silahla kasten yaralama olarak kabul edilmiştir :

‘‘Sanığın olay tarihinde, iki yıldır birlikte olduğu mağdurenin başka bir kişiyle ilişkisi olduğunu düşünerek evine gidip yanında bulunan silahı mağdureye doğrultarak tehdit ettiği, silahın kabzasıyla mağdureye vurduğu, mağdurenin elinde bulunan telefonu arama kayıtlarına bakmak amacıyla zorla aldıktan yaklaşık 20 gün sonra iade ettiği olayda, olay yerine gelen sanığın mağdureye “evde kim var orospu” demesi, telefonu arama kayıtlarına bakmak için alması, kullanmadan mağdureye iade etmesi gözetildiğinde, ekonomik durumu iyi olan ve yaklaşık bir yıldır mağdureyle birlikte olan sanığın, mağdurenin başka bir kişiyle ilişkisi olup olmadığını öğrenmek için telefonunu aldığı anlaşılmakta olup sanığın faydalanmak amacıyla telefonu aldığı sabit olmadığından, üzerine atılı yağma suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı, ancak sanığın mağdura karşı gerçekleştirdiği eylemlerin silahla tehdit ve kasten yaralama suçlarını oluşturabileceğinin kabulü gerekmektedir.’’

6.Canavarca hisle işlenmesi : 86/1 e göre verilecek ceza bir kat artırılır.

TCK 88 de ise kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi düzenlenmiştir. Bu maddeye göre ‘‘Kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte ikisine kadar indirilebilir.’’

Bu hüküm tehlikeyi önlemekle yükümlü kimseler olarak adlandırılan garantörler hakkında uygulanır. Garantörlüğün kaynağı kanunun 83. maddesine göre üç türlü olabilir:

1.Kanuni bir düzenleme

2.Sözleşme

3.Ön gelen tehlikeli eylem ( Önceden gerçekleştirilen davranışın başkalarının hayatı ile ilgili olarak tehlikeli bir durum oluşturması durumu ).

Bu 3 kaynaktan birine giren bir durum söz konusu olduğunda garantörün bu  üç kaynaktan birisi nedeniyle bir davranışı yapmak ile yükümlü olması ve anılan davranış bakımından hareket olanağı ve beklenebilirlik unsurlarının  bir arada bulunması gerekir. 
Hareket etme olanağı bulunan ve bu hareketi yapması beklenen garantörün kasten ya da olası kast ile bu hareketi yapmaması neticesinde yaralanma meydana gelmiş ise fail TCK 88 de düzenlenen suçu işlemiş olacaktır.

NETİCESİ SEBEBİYLE AĞIRLAŞMIŞ HAL

Kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hali Türk Ceza Kanununun 87.maddesinde  düzenlenmektedir.

1.Kasten yaralamanın mağdurun duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına neden olması : 86. maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde üç yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde beş yıldan az olamaz. Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2021/6620 Esas ,  2021/6433 Karar sayılı dosyasında duyu ya da organ kaybının yitirilmesinin olaydan 18 ay sonra yapılacak muayene ile tespit edilmesine , aksi takdirde eksik araştırmanın söz konusu olacağına karar verilmiştir :

‘‘Adli Tıp kriterlerine göre duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesine neden olan yaralamaya ilişkin muayenenin olay tarihinden 18 ay geçtikten sonra yapılması gerekirken, olay tarihinden 12 ay sonra alınan Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi tarafından düzenlenen 02.10.2014 tarihli raporun bu haliyle hüküm kurmaya elverişli nitelikte olmaması ve her türlü tereddütlerin giderilmesi bakımından mağdura ait tüm tedavi evraklarıyla birlikte katılanın en yakın Adli Tıp Şube Müdürlüğüne sevk edilerek yaralanmasının ''duyulardan veya organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflaması ve yitirilmesi'' niteliğinde olup olmadığına ilişkin raporun alınmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,

Sanık hakkında hüküm kurulurken, 5237 sayılı TCK'nin 86/1 maddesine göre ceza miktarı belirlendikten sonra, aynı Kanun'un 87/1-a maddesinin tatbiki neticesinde, ceza miktarının 5 yılın altında kalması halinde TCK'nin 87/1-son maddesi gereğince 5 yıla çıkartılması gerekirken; doğrudan TCK’nin 87/1-a-son maddesi işaret edilerek yazılı şekilde uygulama yapılmak suretiyle TCK'nin 61. maddesine aykırı davranılması, bozmayı gerektirmiş …’’

2.Kasten yaralamanın mağdurun konuşmasında sürekli zorluğa neden olması : 86. maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde üç yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde beş yıldan az olamaz.

3.Kasten yaralamanın mağdurun yüzünde sabit ize neden olması : 86. maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde üç yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde beş yıldan az olamaz. Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2021/3587 Esas , 2021/7171 Karar sayılı dosyasında birden fazla nitelikli hal durumunda faile alt sınırdan uzaklaşılarak ceza verilmesi gerektiği ifade edilmiştir :

‘‘Sanığın katılanı yüzde sabit iz oluşturacak ve kemik kırığına neden olacak şekilde yaralandığı olayda, birden fazla nitelikli halin bir arada bulunması nedeniyle, TCK'nin 3. maddesinde belirtilen orantılılık ilkesi gözetilerek temel ceza tayininde, TCK'nin 61. maddesi gereğince sonuca etkili olacak şekilde alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi, bozmayı gerektirdiğinden…’’

4.Kasten yaralamanın mağdurun yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olması : 86. maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde üç yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde beş yıldan az olamaz. Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 2017/18949 Esas , 2018/13183 Karar sayılı dosyasında birden fazla neticesi sebebiyle ağırlaşmış halin gerçekleşmesi durumunda en ağırından ceza verilmesi gerektiğine hükmedilmiştir :

‘‘Katılan hakkında düzenlenen adli rapora göre; sanığın eylemi nedeniyle katılanın, yaşamını tehlikeye sokan bir duruma ve hayat fonksiyonlarını orta (3.) derecede etkileyen kemik kırığına neden olacak şekilde yaralandığı olayda, birden fazla nitelikli halin ihlali ile atılı suçu işleyen sanık hakkında, meydana gelen zararın ağırlığı dikkate alınarak 5237 sayılı TCK'nin 86/1. maddesi gereğince temel cezaya hükmedilirken, TCK'nin 3. maddesindeki orantılılık ilkesi gereğince, sonuca etkili ve hakkaniyete uygun şekilde alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi,

Katılan hakkında düzenlenen adli rapora göre; sanığın eylemi nedeniyle katılanın, yaşamını tehlikeye sokan bir duruma ve hayat fonksiyonlarını orta (3.) derecede etkileyen kemik kırığına neden olacak şekilde yaralandığı olayda, sanık hakkında hüküm kurulurken, yalnızca en ağır cezayı gerektiren 5237 sayılı TCK'nin 87/1-d-son maddesi gereğince artırım yapılması gerektiği gözetilmeden, TCK'nin 87/3. maddesi gereğince ayrıca artırım yapılarak fazla ceza tayini … ‘’

5.Kasten yaralamanın gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına neden olması : 86. maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde üç yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde beş yıldan az olamaz.

6.Kasten yaralamanın mağdurun iyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine neden olması : 86. maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde beş yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde sekiz yıldan az olamaz.

7.Kasten yaralamanın mağdurun duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine neden olması : 86. maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde beş yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde sekiz yıldan az olamaz.

8.Kasten yaralamanın mağdurun konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına neden olması : 86. maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde beş yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde sekiz yıldan az olamaz.

9.Kasten yaralamanın mağdurun yüzünün sürekli değişikliğine neden olması : 86. maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde beş yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde sekiz yıldan az olamaz.

10.Kasten yaralamanın gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine neden olması : 86. maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde beş yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde sekiz yıldan az olamaz.

11.Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması : Bu durumda 86. maddeye göre belirlenen ceza, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılır. Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2021/5412 Esas , 2021/6766 Karar sayılı dosyasında birden fazla neticesi sebebiyle ağırlaşmış halin gerçekleşmesi durumunda alt sınırdan uzaklaşılarak cezanın verilmesi gerektiği ifade edilmiştir :

Sanığın, katılanı, hem yaşamını tehlikeye sokan bir duruma hem de ağır (5.) derecede kemik kırığına neden olacak şekilde yaraladığı olayda, birden fazla nitelikli halin birleşmesi halinde sanığa verilecek cezanın TCK'nin 87. maddesi uyarınca ancak bir kez arttırılabileceği, bu durumun TCK’nin 86/1. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken, TCK'nin 61. maddesindeki ölçütler ve TCK'nin 3. maddesindeki cezada orantılılık ilkesi gereğince hakkaniyete uygun ve sonuca etkili olacak şekilde alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi,

12.Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmesi : 86.maddenin birinci fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2020/ 5 Esas , 2020 / 376 Karar sayılı dosyasında kasten yaralama sonucu ölüme sebebiyet verme suçunun oluşabilmesi için gereken şartlar şu şekilde açıklanmıştır :

‘‘Kasten yaralama sonucu mağdurun ölmesine ilişkin TCK'nın 87. maddesinin 4. fıkrasının uygulanması için;
a- Failin yaralama kastı ile hareket etmesi,
b- Mağdurun TCK’nın 86. maddesinin birinci maddesi kapsamında yaralanmış olması veya 86. maddenin birinci fıkrası kapsamındaki yaralama fiilinin üçüncü fıkra da ihlal edilmek suretiyle gerçekleştirilmesi,
c- Failin eylemi ile arasında illiyet bağı bulunacak şekilde mağdurun ölmesi,
d- Failin meydana gelen ölüm sonucuna ilişkin en az taksir derecesinde bir kusurunun bulunması,
Şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.
Buna göre, fail mağduru yaralamak amacıyla hareket etmeli, mağdurun yaralanacağını bilmeli ve bu sonucu istemelidir. Bununla birlikte fail mağdurun yaralanmasını değil de, ölmesini istemiş ve ölüm meydana gelmiş ise bu durumda kasten öldürmeden sorumlu tutulacaktır.’’

MANEVİ UNSUR

Kasten yaralama suçu kasten işlenen bir suçtur. Kanunda herhangi bir özel kast aranmadığından suçun olası kastla da işlenebileceği kabul edilmelidir. Olası kast durumunda fail TCK 21/2 gereği daha hafif cezayla cezalandırılır. Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 2016/25 Esas  ,  2016/4044 Karar sayılı dosyasında fail hakkında kasten yaralamadan ceza verilmişse de muhalefet şerhinde olası kastla hareket edildiği kabul edilmiştir. Muhalefet şerhi şu şekildedir :

‘‘Bu tanımlamalardan sonra somut olayımıza döndüğümüzde, katılan olan ...'in sanık ... ile herhangi bir tanışıklığı ve husumetinin bulunmadığı, diğer mağdur olan ... ile husumetli olan sanığın olay günü kahvehanenin önünde karşılaşmaları üzerine çıkan tartışma neticesinde, ...'ın kahvehanenin içine doğru kaçtığı, sanığın da elinde silah ile kovalayarak peşinden kahvehaneye girdiği, ...'a yönelik yaralama kastı ile 6-7 kez ateş ettiği, bu atışlardan birisinin de katılan ...'e isabet ettiği anlaşılmaktadır. Sanık ...'nın kullandığı silah öldürmeye ve yaralamaya elverişli olup, ...'a yönelik birden fazla kez ateş etme neticesinde tesadüfen orada bulunan katılan ...'in de yaralanabileceğini öngörmesine rağmen bu sonucu kabullenerek ateş etmeye devam etmesi, doğrudan ...'i yaralamaya yönelik bir eylemi olmadığı gibi sanığın eylemi ile ...'in yaralanmasının muhtemel olup, zorunlu ve kaçınılmaz bir sonuç olmadığı, dolayısıyla sanığın ...'e yönelik eyleminin doğrudan kastla değil, olası kastla gerçekleştiğinin kabulü gerektiği, Ceza Genel Kurulu kararlarının da (22.05.2012 tarih 2012/1-480-207 esas sayılı kararı, 06.07.2010 tarih 2010/8-51-162 esas sayılı kararı ve 04.05.2010 tarih 2010/1-30-99 esas sayılı kararı) bu yönde olduğu anlaşılmakla, sayın çoğunluğun katılan ...'e yönelik yaralama eyleminin doğrudan kastla işlendiğine ilişkin onama kararına, hükmün bozulması gerektiği düşüncesiyle iştirak edilememiştir.

Kanunda kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış halleri de düzenlenmiştir. Neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda fail , gerçekleşen neticeyi istememektedir. Ancak failin hareketi o neticeyi doğurmuştur. Hareket ve netice arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Failin neticeden sorumlu tutulabilmesi için TCK 23 gereği bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmiş olması gerekir.

Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmesi durumunda failin kastının neye yönelik olduğu önem arz etmektedir. Failin hareketinin öldürmeye yönelik olduğu durumlarda neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçtan ceza verilemez. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2020/ 5 Esas , 2020 / 376 Karar sayılı dosyasında mahkeme failin öldürme kastıyla hareket ettiğine karar vermiştir :

‘‘Yargıtay 1. Ceza Dairesi ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin, kasten öldürme suçunu mu yoksa kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkin ise de; uyuşmazlık konusunun görüşülmesi sırasında bir kısım Ceza Genel Kurulu Üyeleri tarafından talep edilmesi üzerine Ceza Genel Kurulu Başkanınca uyuşmazlık; sanığın eyleminin, kasten öldürme suçunu mu yoksa kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçunu mu oluşturduğu, sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığı şeklinde yeniden belirlenmiş olup uyuşmazlık konuları bu doğrultuda değerlendirilmiştir.

Alkolün tesiri altındaki sanığın, okul bahçesinde alkol almaması ve gürültü yapmaması hususunda kendisini uyaran maktulün başını hedefleyerek, başa havale edildiğinde öldürücü nitelikte yaralanmaya yol açacağında kuşku bulunmayan 20x10x8 cm boyutlarında ve 3.600 gram ağırlındaki parke taşını birkaç metrelik yakın mesafeden maktulün başına kuvvetle savurması, fırlatmanın tesiriyle sürat kazanan taşın başta birden fazla çökme ve lineer kırık ile beyin kanamasına yol açması, aldığı darbenin etkisi ile maktulün yere düşmesinden sonra sanığın, öldürme kastının bulunmadığı şeklinde yorumlanabilecek ilk yardım, yetkililere haber verme gibi herhangi bir davranış sergilemeksizin, öldürme gayesinde sonuç aldığı bilinciyle olay yerinden kaçıp uzaklaşması hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde sanığın kastının yaralamaya yönelik olmadığı, eyleminin kasten öldürme suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.’’

Failin hareketinin kasten yaralama suçuna mı kasten öldürmeye teşebbüs suçuna mı yönelik olduğunun belirlenmesinde failin kastı önem taşımaktadır. Fail , mağduru öldürme kastıyla hareket etmiş ve bunda başarılı olamamışsa kasten öldürme suçundan cezalandırılır. Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2020/4507 Esas ,  2021/6748 Karar sayılı dosyasında bu husus şu şekilde açıklanmıştır :

‘‘Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Yargıtay Birinci Ceza Dairesinin uyumlu içtihadına göre, gerçekleştirilen eylem kasten öldürme&kasten yaralama olarak vasıflandırılırken, failin söz ve davranışları, suçta kullanılan alet ve kullanılış şekli, mağdurun vücudundaki isabet yerleri, sayısı ve harabiyetleri, eyleme son veriliş şekli birlikte değerlendirilerek bir sonuca varılmalıdır.’’

Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2020/5250 Esas ,  2021/9125 Karar sayılı dosyasında faile kasten öldürmeye teşebbüs suçundan ceza verilmesi gerektiğine karar verilmiştir :

‘‘Sanığın suçu işlemeye elverişli 5237 sayılı TCK'nin 6/1-f maddesi uyarınca silahtan sayılan bıçakla mağdur ...'de hedef aldığı vücut bölgesi nazara alındığında, sanık ...'ın eylemi ile açığa çıkan kastının öldürmeye yönelik olduğu, bu nedenle kasten öldürmeye teşebbüs suçundan cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin, suç vasfında hataya düşülerek sanığın nitelikli kasten yaralama suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi…’’

HUKUKA AYKIRILIK UNSURU

Kanunda herhangi bir özel hukuka aykırılık bilinci yer almamaktadır. Bu nedenle failin kanunda belirtilen hareketleri gerçekleştirmesi durumunda hukuka aykırılık kendiliğinden oluşacaktır.

Failin fiilini hukuka uygun kılan bazı hukuka uygunluk nedenleri söz konusu olabilir :

1.Mağdurun Rızası : Kasten yaralama suçuna rızanın verilebileceği kabul edilmelidir. Bu nedenle dövme yaptırdığımız durumda dövmecinin fiili suç oluşturmamaktadır.

2.Meşru müdafaa: Bu suç bakımından meşru müdafaa söz konusu olabilir. Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 2021/4710 Esas , 2021/20330 Karar sayılı dosyasında fail açısından meşru müdafaanın tartışılmaması bozma sebebi yapılmıştır :

‘‘Tüm dosya kapsamı ve delil durumuna göre olayın; sanık ...'ın pazar yeri yakınına aracını park etmesi sonrasında müştekiler ..., ..., ... ve ...' in ellerinde sopalar ile sanığı darp etmeye başladıkları, sanık ...'ın yere düştüğü, bu esnada cebinde bulunan çakı bıçağını kendini savunmak için sağa sola savurduğu, daha sonra olay yerine sanık ...'ın dayısı olan ve olay yerinde pazar tezgahı bulunan diğer sanık ...'in geldiği, yeğenini kurtarmak istediği esnada kendisinin de darp eylemine maruz kaldığı, yeğeninin yere düşürdüğü bıçağı alarak bu kez kendisini savunmak üzere sağa sola savurduğu ve bu esnada da olay yerinden kaçmaya çalıştığı, müştekilerin peşlerinden gelmeleri üzerine yine bıçağı sağa sola savurduğu ve daha sonra kaçtığı şeklinde gerçekleşmesi, tanıkların olayın bu şekilde gerçekleştiğini doğrulaması, olayın diğer pazar esnafının araya girmesi ile sonlandırılması, müştekilerde herhangi bir yaralanmanın olmaması ve Mahkemece de sanıkların tehdide konu bıçağı kendilerini savunmak amacıyla sağa sola savurduklarının kabul edilmesi karşısında; sanıkların eyleminin TCK'nın 25. maddesinde düzenlenen meşru müdafaa kapsamında kalıp kalmadığının tartışılmaması…’’

İlk hareketin sanık tarafından mı mağdur tarafından mı gerçekleştirildiği tespit edilemiyorsa meşru müdafaa hükümleri değil haksız tahrik hükümleri uygulama alanı bulmaktadır. Yargıtay 1.Ceza Dairesi 2020/5208 Esas  ,  2021/9135 Karar sayılı dosyasında bu yönde karar vermiştir:

‘‘Mahkemece, ilk haksız hareketin kimden geldiğinin belirlenemediğinden bahisle sanık lehine haksız tahrik indirimi yapıldığının belirtilmesi karşısında, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarihli, 2002/4-238 Esas ve 367 Karar sayılı kararı ile bu kararla uyumlu Ceza Dairelerinin yerleşmiş ve süreklilik gösteren içtihatlarında benimsendiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığının şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediği hallerde, sanık lehine 5237 sayılı TCK'nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik indirimi uygulanırken, TCK'nin 3. maddesinde belirtilen “cezada orantılılık ilkesi” dikkate alınarak, asgari oranda (¼) indirim uygulanması gerekirken, yazılı şekilde (½) oranında indirim uygulamak suretiyle sanık hakkında eksik ceza tayini…’’

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ

*Teşebbüs : Failin icra hareketlerini elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaması durumunda teşebbüs söz konusu olur. Kasten yaralama suçuna teşebbüs mümkündür. Yargıtay 8.Ceza Dairesinin 2020/1325 Esas ,  2021/16547 Karar sayılı dosyasında tabancanın mağdura isabet ettirilememesi durumunda teşebbüs hükümlerinin uygulanması gerektiğine karar verilmiştir :

‘‘Hükümlü hakkında silahla kasten yaralama suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda verilen kararın gerekçesinde, sanığın katılan sanık Mehmet Emin’e tabanca ile ateş ettiği ancak isabet ettiremediğinden bahisle fiilin teşebbüs aşamasında kaldığı belirtildiği halde, kararın gerekçesindeki açıklamaya aykırı olarak hüküm kısmında teşebbüs hükmünün uygulanmaması suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişkiye düşülmesi, Yasaya aykırı …’’

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2016/194 Esas  ,  2020/260 Karar sayılı dosyasında silahla yaralamaya teşebbüs ve tamamlanmış kasten yaralama durumunda yapılacak cezalandırmanın silahla yaralamaya teşebbüsten yapılması gerektiğine ancak cezanın tamamlanmış basit yaralama suçu için öngörülen cezanın altına düşmeyecek şekilde belirlenmesine karar verilmiştir :

‘‘Özel Daire çoğunluğuyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın, kavgada yumruk atmak suretiyle katılanı yaraladıktan hemen sonra eline aldığı kırık şişeyi katılana salladığı ancak isabet ettiremediği olayda; uygulamanın ne şekilde yapılması gerektiği, bu bağlamda TCK’nın 86/3-e maddesinin uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.

…somut olayda sanığın silahla kasten yaralama suçuna teşebbüsten sorumlu tutulması gerekmektedir. Ancak ortada basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte tamamlanmış bir yaralamanın var olduğu da göz önüne alındığında, işlenen fiille orantılılık ve hakkaniyet ilkeleri gözetilerek teşebbüs hükmünün düzenlendiği TCK'nın 35. maddesi uyarınca cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilmek suretiyle belirlenecek ceza, tamamlanmış basit yaralama suçu için öngörülen cezanın altına düşmeyecek şekilde belirlenmelidir…’’

*İştirak : Bu suça her türlü iştirak mümkündür. Genel hükümler uygulanır.

*İçtima : Aynı suç işleme kararı  icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda tek suç oluşur ve TCK 43/1 de düzenlenen müteselsil suç hükümleri uygulanır.

Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da tek suç oluşmakta ve 43/2 de düzenlenen aynı neviden fikri içtima hükümleri uygulanmaktadır. Müteselsil suç hükümleri kasten yaralama suçunda uygulanmamaktadır . TCK 43/3 te bu husus şu şekilde düzenlenmiştir : ‘Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz’. Nitekim Yargıtay 8.Ceza Dairesi  2020/2548 E.  ,  2020/16790 Karar sayılı dosyasında bu yönde karar vermiştir:

‘‘Sanık hakkında mağdurlara karşı basit yaralama suçunda TCK 43/3. maddesi gereğince zincirleme suç hükümlerinin uygulanması imkanı bulunmadığı halde mağdur sayısınca suç oluştuğu gözetilmeden eksik ceza tayin edilmiş …’’

Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 2018/8096 Esas  ,  2021/20421 Karar sayılı dosyasında tehditten sonra yaralama fiilinin gerçekleştirildiği olayda sadece yaralamadan ceza verilmesi gerektiğine karar verilmiştir :

‘‘Sanığın "seni öldüreceğim" diyerek şişeyi mağdura savurması ve mağduru şişe ile yaralamış olması karşısında, eyleminin bir bütün halinde silahla kasten yaralama suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanık hakkında kasten yaralama ve tehdit suçlarından ayrı ayrı hükümler kurulması …’’

Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/44779 Esas ,  2017/14480 Karar sayılı dosyasında sanığın hareketinin görev yaptırmamak için direnme suçunu oluşturduğundan ayrıca kasten yaralamadan ceza verilmesini hukuka aykırı bulmuştur :

‘‘Sanığın katılan polis memuru Ahmet'e karşı basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralaması eyleminin görevi yaptırmamak için direnme suçunun unsuru olduğu halde yaralama suçundan ayrıca mahkumiyetine karar verilmesi…’’

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2019/87 Esas , 2019/549 Karar sayılı dosyasında sanığın hareketinin kasten yaralama suçunun mu yağma suçunun mu oluşacağına ilişkin şu şekilde karar verilmiştir :

‘‘Katılanın, başkasından kiralamış olduğu daireyi kirasını ödemesi şartıyla sanığa kiraya verdiği, daha sonra sanığın ortadan kaybolması ve kirayı ödememesi nedeniyle sanığa ait eşyaların bulunduğu dairenin giriş kapısının kilidini değiştirdiği, 08.10.2006 tarihinde saat 17.00 sıralarında sanığın katılanı arayıp görüşmek istediğini söyleyerek katılanın iş yerine geldiği, aralarında çıkan tartışma sonucunda sanığın, katılanı sol el bileğinden ve göğsünün sağ kısmından bıçak ile yaraladığı, bu sırada aralarında çıkan itişme sırasında katılanın tişörtünün cebinde bulunan 1.100 ruble, 2.500 euro ve 2.750 doların yere düştüğü, sanığın 250 dolar hariç diğer paraları aldığı, katılanın “Bırak lan onları” demesine rağmen sanığın “Peşimden gelmeyeceksin.” diyerek katılana bıçak göstererek paralarla olay yerinden ayrıldığı iddia olunan olayda; sanığın katılanı bıçak ile yaraladığını ancak parasını almadığını savunması ve sanığın katılanın kiraladığı eve eşyalarını bırakmasına rağmen payına düşen kira bedelini ödememesi nedeniyle tarafların arasında husumet bulunması karşısında katılanın soyut beyanı dışında sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmaması karşısında sanığın eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.’’

SORUŞTURMA , KOVUŞTURMA , YAPTIRIM

5235 sayılı kanunun 14.maddesi gereği mahkemelerin görevlerinin belirlenmesinde ağırlaştırıcı veya hafifletici nedenler gözetilmeksizin kanunda yer alan suçun cezasının üst sınırı göz önünde bulundurulur. Kasten yaralama suçunda fail  bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu nedenle suç , asliye ceza mahkemesinin görev alanına girmektedir. Basit tıbbi müdahale  ile giderilebilecek yaralamalarda ise fail dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu nedenle kasten yaralama suçu asliye ceza mahkemesinin görev alanına girmektedir.

ŞİKAYET

TCK 86/2 de düzenlenen basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek kasten yaralama şikayete tabidir.  Ancak bu durumda bile nitelikli hallerden biri oluşuyorsa suç şikayet aranmaksızın soruşturulur.

TCK 73 gereği şikayet süresi , hak sahibi olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar. Bu süre 6 aydır.

Kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür . Kanunda aksi yazılı olmadıkça, vazgeçme onu kabul etmeyen sanığı etkilemez. Bunun nedeni kovuşturmanın aleni olmasıdır. Herkes aklanma hakkına sahiptir. Bu nedenle iddianamenin kabulüyle başlayan kovuşturma aşamasında şikayetten vazgeçilerek ceza davasının düşmesi kararının verilebilmesi sanığın kabulüne bağlıdır. Hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz. Kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikayetten vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsi haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise artık hukuk mahkemesinde de dava açamaz.

Şikayette fail değil fiil şikayet edilmektedir. Bu nedenle iştirak halinde suç işlemiş sanıklardan biri hakkındaki şikayetten vazgeçme, diğerlerini de kapsar.

UZLAŞTIRMA

CMK 253 gereği şikayete tabi suçlar ile maddede düzenlenen suçlar uzlaştırmaya tabidir. Basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek kasten yaralama suçu şikayete tabi olduğundan uzlaştırmaya tabidir. Ancak CMK 253 te düzenlenen katalog suçlardan biri de TCK 86/1 de ve 88 de düzenlenen kasten yaralama suçlarıdır. Bu suçlar da uzlaştırmaya tabidir.

Uzlaştırmaya tabi suçlarda, kovuşturmaya başlanmadan önce dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir. Büro tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur.  Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilir.

Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması halinde, uzlaşma teklifi kanunî temsilcilerine yapılır. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılır.

Birden fazla kişinin mağduriyetine veya zarar görmesine sebebiyet veren bir suçtan dolayı uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, mağdur veya suçtan zarar görenlerin hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi gerekir.

Uzlaştırma müzakereleri gizli olarak yürütülür. Uzlaştırma müzakerelerine şüpheli, mağdur, suçtan zarar gören, kanunî temsilci, müdafi ve vekil katılabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin kendisi veya kanunî temsilcisi ya da vekilinin müzakerelere katılmaktan imtina etmesi halinde, uzlaşmayı kabul etmemiş sayılır.

Tarafların uzlaşması durumunda dosya kapanır . Uzlaşamama durumunda iddianame düzenlenerek kovuşturma aşamasına geçilir.

KASTEN YARALAMA SUÇUNUN CEZASI NE KADARDIR ?

Kasten yaralama suçunun cezası bir yıldan hapis cezasıdır.  Yaralama basit tıbbi müdahale ile giderilebiliyorsa dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. Burada kanun seçimlik bir ceza öngörmüştür. Bu nedenle verilecek cezanın belirlenmesi hakimin takdirine bırakılmıştır. Ancak TCK 58/3 gereği suçta tekerrür halinde, sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adlî para cezası öngörülmüşse, hapis cezasına hükmolunur.

Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 2020/4882 Esas , 2020/6376 Karar sayılı dosyasında faile silahla yaralamadan 1 yıl 14 ay 7 gün hapis cezası verilmiştir :

‘‘…hüküm fıkrasının 5237 sayılı 86/3-e. maddesi ile ilgili kısmındaki “2 yıl 3 ay” ibaresinin “1 yıl 15 ay”, TCK’nin 87/3 maddesi ile ilgili kısmındaki “2 yıl 7 ay 15 gün” ibaresinin “1 yıl 19 ay 15 gün”, TCK’nin 62. maddesi ile ilgili kısmındaki “2 yıl 2 ay 7 gün” ibaresinin “1 yıl 14 ay 7 gün” şeklinde değiştirilmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 10.06.2020 gününde oy çokluğuyla karar verildi.’’

KASTEN YARALAMA SUÇUNDAN CEZA ALAN BİR KİŞİ HAPSE GİRER Mİ ?

Yaralamanın basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği durumlarda fail dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. Burada kanun seçimlik bir ceza öngörmüştür. Bu nedenle verilecek cezanın belirlenmesi hakimin takdirine bırakılmıştır. Ancak TCK 58/3 gereği suçta tekerrür halinde, sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adlî para cezası öngörülmüşse, hapis cezasına hükmolunur.

Hakim sanık hakkında hapis cezasına hükmetmişse kesinleşmiş olan hapis cezalarının ne kadar yatarının olduğunun tespiti noktasında İnfaz Hukukunun çok iyi bilinmesi gerekmektedir. İnfaz Hukuku sık değişen bir hukuk dalı olduğundan kararın kesinleştiği tarih önem taşımaktadır. Kesinleşme tarihinde yürürlükte bulunan kurallar uygulama alanı bulacaktır.  Yine sanık hakkında hükmedilen cezanın ne kadar yatarının olduğu belirlenirken bu suçun sanık açısından mükerrer suç olup olmadığı , suçun işlendiği tarihte sanığın kaç yaşında olduğu , sanığın eğitim durumları gibi hususlar önemli olmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için uzman bir avukat ile iletişime geçmeniz tavsiye edilir .

Stajyer Avukat Sema Nur Deveci

Avukat Hüseyin Acar

Reşit Hukuk & Danışmanlık