İNFAZ KURUMUNA VEYA TUTUKEVİNE YASAK EŞYA SOKMA VEYA BULUNDURMA SUÇU
İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokma veya bulundurma suçu Türk Ceza Kanununun Dördüncü Kısım Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümlerin İkinci Bölümünde Adliyeye Karşı Suçlar bölümünde yer almaktadır.
SUÇLA KORUNAN HUKUKSAL DEĞER
İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokma veya bulundurma suçu , infaz kurumu ya da tutukevinde güvenliğin sağlanması amacıyla ihdas edilmiştir. Silah gibi eşyaların anılan kurumlara sokulması gerek oraların güvenliğine gerekse orada bulunan hükümlülerin güvenliğini tehdit etmektedir. Bu nedenle kişi güvenliği ve kamu güvenliği bu suçla korunan hukuksal değerlerdendir.
İnfaz kurumu ya da tutukevine uyuşturucu madde sokulması da bu suçla yasaklanmıştır. Bu nedenle Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2016/661 Esas , 2019/125 Karar sayılı dosyasında da korunan hukuksal değer kamu sağlığının korunması olarak kabul edilmiştir :
‘‘Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin verdiği zarar ve taşıdığı tehlike dünya üzerindeki bütün toplumları tehdit eder niteliktedir. Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımına ilişkin suçlarda bir yandan bireyin kişisel tercihine dayanan ve kişilik haklarından olan özgürlüğü diğer yandan toplum sağlığını tehdit eden fiil söz konusudur. Kanunkoyucu, niteliği itibariyle birden çok hukuksal değeri ihtiva eden suç tiplerinde, üstünlük ölçütü gereğince ağır basan hukuksal değeri ön plana çıkartmak suretiyle düzenleme yapmaktadır. Bu durumda, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasına ilişkin suçlarda öncelikli olarak korunan hukuksal değer, bireyin sağlığı ve bunun yarattığı sonuçlardır. Başka bir değişle, kamunun sağlığının korunması söz konusudur.’’
SUÇUN KONUSU
Bu suçun konusunu infaz kurumu ya da tutukevine sokulması yasak eşyalar oluşturmaktadır. Bu eşyalar kanun maddesinde belirtilmiştir. Buna göre silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı tutukevi ya da infaz kurumuna sokulamaz veya tutukevi ya da infaz kurumunda bulundurulamaz.
a.Silah , Türk Ceza Kanununun 6.maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir : Silah deyiminden; Ateşli silahlar, patlayıcı maddeler, saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet, saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler, yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler anlaşılır.
b.Uyuşturucu madde asıl olarak merkezi sinir sisteminde etkisini gösteren ve beynin işlevlerini değiştirerek algıda, ruh hâlinde, bilinçlilikte ve davranışta geçici değişikliklere neden olan maddelerdir. Uyarıcı madde ise genellikle merkezî sinir sistemine etki ederek farkındalığı, dikkati ve uyanıklığı artıran ilaçlar ya da maddelerdir. Afyon, esrar, kokain, eroin gibi doğal biçimdeki maddeler daha çok uyuşturucu madde ; buna karşın, uyarıcı etki doğuran ve çoğunlukla yapay surette elde edilen ilaç ve sentetik maddeler ise genellikle, uyarıcı madde olarak anılmaktadır.
c.Elektronik haberleşme araçları , haberleşmeyi sağlayan elektronik aletlerdir. Telefonlar , telsizler bu araçlardandır.
2.fıkrada ise birinci fıkra kapsamı dışında kalan; firarı kolaylaştırıcı her türlü alet ve malzeme , her türlü saldırı ve savunma araçları ile yangın çıkarmaya yarayan malzeme , alkol içeren her türlü içecek , kumar oynanmasına olanak sağlayan eşya ve malzeme , 188 inci maddede tanımlanan suçlar saklı kalmak üzere, yeşil reçeteye tabi ilaçlar ,Kurum idaresince incelenmek üzere alınanlar hariç, mahkemelerce yasaklanmış veya suç örgütlerini temsil eden yayın, afiş, pankart, resim, sembol, işaret, doküman ve benzeri malzemeler ile örgütsel haberleşme araçları, yetkili makamlarca izin verilenler hariç, ses ve görüntü almaya yarayan araçlar infaz kurumları ile tutukevlerine sokulamaz , infaz kurumu ya da tutukevinde bulundurulamaz ve kullanılamaz.
5275 Sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 35.maddesinde ‘‘ Kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerin oda ve eklentilerinde bulundurabilecekleri veya bulunduramayacakları kişisel eşya, gıda, tıbbî malzeme ve diğer ihtiyaç maddeleri yönetmelikle düzenlenir.’’ Bu kanun maddesine dayanılarak 25848 Sayılı Yönetmelik 17.06.2005 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2020/3301 Esas , 2021/7977 Karar sayılı dosyasında alkollü içeceğin hem TCK 297 de belirtilen suçu oluşturduğundan hem de 5275 Sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 44.maddesinde hücreye koyma cezası gerektirdiğinden bahsedilmiştir :
5237 sayılı Kanun'un “İnfaz Kurumuna veya Tutukevine Yasak Eşya Sokmak” başlıklı 297/2-c maddesinde yer alan anılan düzenleme uyarınca "alkol içeren her türlü içeceğin", ceza infaz kurumuna veya tutukevine sokmanın, buralarda bulundurmanın veya kullanmanın yasaklanarak suç teşkil eden eşyalar arasında da sayıldığı, hükümlülerin disiplin yaptırımına konu eyleminin aynı Kanun'un 44/2-g maddesinde öngörülen "yasaklanmış bulunan her türlü eşya, araç, gereç veya malzemeyi ceza infaz kurumlarına sokmak, bulundurmak, kullanmak" olarak kabul edilmesi ve bu madde uyarınca öngörülen yaptırımın uygulanması gerektiği, kaldı ki söz konusu alkollü içeceğin 5275 sayılı Kanun'un 44/3-g maddesinde düzenlenen "her türlü ateşli silâh, mermi, patlayıcı madde, kesici, delici, yaralayıcı, bereleyici alet, yakıcı, aşındırıcı, boğucu, bayıltıcı, kör edici gaz ve ecza, her türlü zehir ve uyuşturucu ilâç ve madde, cep telefonu, telsiz ve sair elektronik haberleşme aracını kuruma sokmak, bulundurmak, kullanmak" ve sınırlı olarak sayma yoluyla belirtilen eşyalar arasında sayılmadığının anlaşılması karşısında hükümlü ... hakkında diğer hükümlüler ..., ... ile birlikte anılan ceza infaz kurumu C-15 koğuşunda yapılan aramada yatakhane kısmında bulunan dolapların üzerinde bir adet kova içerisinde alkollü içeceklerden olan şarap bulundurduğu gerekçesiyle, 5275 sayılı Kanun'un 44/3-g maddesi uyarınca "11 gün hücre hapsi" disiplin cezası ile cezalandırılmasına ilişkin karara yapılan itirazın bu yönüyle kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden…’’
Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 2019/14343 Esas , 2021/2258 Karar sayılı dosyasında sanığın çantasında bulunan eşyaların TCK 297 de sayılan eşyalardan olmadığı görülerek sanık hakkında beraat kararı verilmiştir:
‘‘Sanığın 09.06.2014 tarihinde özel izinden dönerek açık ceza infaz kurumuna giriş yaptığı esnada yapılan eşya aramasında çantasının içinden bir adet silah görünümlü el feneri, üç adet kuru sıkı tabanca mermisi ve bir adet Nokia marka cep telefonu bataryası ele geçirildiğinin anlaşıldığı olayda; sanıkta ele geçen eşyalar, TCK’nın 297. maddesinde sayılan eşya ve maddeler kapsamına girmediğinden ve suç tarihi itibariyle de TCK. 297/2. maddesi yürürlükte olmadığından sanığın unsurları oluşmayan üzerine atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi…’’
FAİL VE MAĞDUR
Bu suçta fail herkes olabilir. Fail bakımından herhangi bir özellik kanunda aranmamıştır . Ancak hükümlü veya tutukluların muhafazasıyla görevli kişiler tarafından suçun işlenmesi durumunda verilecek ceza artırılır.
Mağdur hukuksal değerin sahibi kişidir. Bu suç adliyeye karşı işlenmektedir. Korunan yarar da kamusal bir yarar olduğundan mağdur tüm toplum olarak karşımıza çıkmaktadır.
MADDİ UNSUR
Bu suçun maddi unsurunu infaz kurumuna veya tutukevine silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı sokmak veya bulundurmak oluşturmaktadır .
2.fıkraya göre birinci fıkra kapsamı dışında kalan; firarı kolaylaştırıcı her türlü alet ve malzeme , her türlü saldırı ve savunma araçları ile yangın çıkarmaya yarayan malzeme , alkol içeren her türlü içecek , kumar oynanmasına olanak sağlayan eşya ve malzeme , 188 inci maddede tanımlanan suçlar saklı kalmak üzere, yeşil reçeteye tabi ilaçlar ,Kurum idaresince incelenmek üzere alınanlar hariç, mahkemelerce yasaklanmış veya suç örgütlerini temsil eden yayın, afiş, pankart, resim, sembol, işaret, doküman ve benzeri malzemeler ile örgütsel haberleşme araçları, yetkili makamlarca izin verilenler hariç, ses ve görüntü almaya yarayan araçları ceza infaz kurumuna veya tutukevine sokmak, buralarda bulundurmak veya kullanmak suç olarak düzenlenmiştir.
İlk fıkrada belirtilen hareket kanunda sayılan eşyaların tutukevi ya da infaz kurumuna sokulması ya da burada bulundurulmasıyken ikinci fıkradaki hareket ise kanunda sayılan eşyaların tutukevi ya da infaz kurumuna sokulması, burada bulundurulması ya da kullanılmasıdır.
Yasak eşya sokulması çok çeşitli şekillerde gerçekleştirilebilir. Bu nedenle suç serbest hareketli bir suçtur. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2016/1095 Esas , 2019/579 Karar sayılı dosyasında bu husus şu şekilde açıklanmıştır :
‘‘Yasak eşya sokma biçimindeki seçimlik hareket ise, belirtilen yasak eşyanın çeşitli yol ve yöntemlerle dışarıdan infaz kurumuna veya tutukevinin içine sokulması suretiyle gerçekleştirilebilecektir.’’
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2018/ 8-97 Esas, 2021 / 91 karar sayılı dosyasında 197/1 de düzenlenen suç şu şekilde açıklanmıştır :
‘‘Maddenin birinci fıkrasına göre, suçun oluşabilmesi için iki seçimlik hareket öngörülmüş olup bunlardan birincisi; "İnfaz kurumuna veya tutukevine silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı sokma", ikincisi ise "İnfaz kurumunda veya tutukevinde silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı bulundurma"dır. TCK'nın 297. maddesinin birinci fıkrasındaki suçun oluşabilmesi için bu iki seçimlik hareketten birisinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Fıkrada sayılan eşyanın temin edilmesi veya bulundurulmasının ayrı bir suç oluşturması hâlinde ise 5237 sayılı TCK'nın 44. maddesi gereğince fikri içtima hükümleri uyarınca belirlenecek cezanın yarı oranında artırılacağı belirtilmiştir.
"Bulundurma" kavramı, maddede sayılan eşyanın kişinin üzerinde veya hâkimiyet alanında tutulması anlamına gelmektedir. Ancak bulundurmanın kabul edilebilmesi için kişinin yasak eşyayı üzerinde veya hâkimiyet alanında tutması fiilinin makul bir süre devam etmesi gerekmektedir. Başka bir kişi tarafından üstte veya hâkimiyet alanında bulundurulan yasak eşyanın sadece kullanılması eylemi tek başına bulundurma olarak kabul edilemeyecektir .
"Yasak eşya sokma" biçimindeki seçimlik hareket ise belirtilen yasak eşyanın çeşitli yol ve yöntemlerle dışarıdan infaz kurumuna veya tutukevinin içine sokulması suretiyle gerçekleştirilebilecektir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 17.10.2017 tarihli ve 797-415 sayılı kararında da aynı hususlar vurgulanmıştır.’’
Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 2021/279 Esas , 2021/17062 Karar sayılı dosyasında 197/2 de farklı olarak kullanma eyleminin de cezalandırıldığı belirtilmiştir :
‘‘Suçun maddi unsurunun infaz kurumuna silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aleti sokmak veya bulundurmak olduğu, bulundurmanın her zaman kullanmayı gerektirmese de, kullanma fiilinin niteliği gereği bulundurmayı gerektiği nazara alındığında;
Somut olayda sanıkların, Sivas E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulundukları sırada, sanık ... tarafından cezaevine sokulduğu anlaşılan 2 adet cep telefonu ile geriye dönük olarak çıkartılan HTS kayıtlarının incelenmesinde; sanıkların suça konu cep telefonları ile görüşme yaparak bu telefonları kullandıkları anlaşıldığı kanun metnine göre kullanım sayısının suçun oluşumuna bir etkisinin bulunmadığı, ayrıca sanıkların kendi savunmalarına göre de telefonlarla arama yaptıklarını beyan etmeleri karşısında tebliğnamedeki bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.’’
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2018/ 8-97 Esas , 2021 / 91 Karar sayılı dosyasında maket bıçağı yasaklı eşya olarak nitelendirilmiş ve sanıklara ceza verilmiştir :
‘‘Sanığın hükümlü olarak kaldığı ceza infaz kurumunda bulundurduğu ikisi 3 cm diğeri ise 3,5 cm uzunluğunda olan ve dosya içinde yer alan üç adet maket bıçağı ucuna ilişkin olarak düzenlenen bilirkişi raporunda saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasalar bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli olduklarından TCK'nın 6. maddesi kapsamında silah olarak değerlendirilmeleri gerektiğinin belirtilmesi ve TCK'nın 297. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin düzenlenmesinde aynı maddenin birinci fıkrasının kapsamının daraltılmasının ve suçun unsurlarının değiştirilmesinin amaçlanmamış olması karşısında; TCK’nın 6. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin dört numaralı alt bendi gereğince silah kapsamında olduğu anlaşılan bahse konu maket bıçağı uçlarını ceza infaz kurumunda bulunduran sanığın eyleminin TCK'nın 297. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi kapsamında kaldığının kabulü gerekmektedir.’’
NİTELİKLİ HAL
1.Bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan suçların hükümlü veya tutukluların muhafazasıyla görevli kişiler tarafından işlenmesi hali : Bu durumda failden kaynaklanan bir nitelikli hal mevcuttur.
2. Bu suçun konusunu oluşturan eşyanın, temin edilmesi veya bulundurulmasının ayrı bir suç oluşturması: Bu takdirde; fikri içtima hükümlerine göre belirlenecek ceza yarı oranında artırılır. Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 2019/15362 Esas , 2021/14709 Karar sayılı dosyasında da bu konuya yer verilmiştir :
‘‘5237 sayılı TCK'nın 297. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde "Suç konusu eşyanın bulundurulması ayrı bir suç teşkil ettiği takdirde fikri içtima kurallarına göre belirlenecek ceza yarı oranında artırılır," şeklindeki düzenleme karşısında, ele geçirilen maddenin uyuşturucu olduğu nazara alınarak, sanıklar hakkında hükmolunan cezanın TCK'nın 297/1-2. cümlesi gereğince artırılmaması suretiyle eksik ceza tayini…’’
MANEVİ UNSUR
Bu suç kasten işlenebilir. Suçun işlenmesi için herhangi bir saike gerek yoktur. Bu nedenle suçun olası kastla da işleneceği söylenebilir.
HUKUKA AYKIRILIK UNSURU
Kanunda yer alan hareketlerin yapılmasıyla hukuka aykırılık kendiliğinden oluşur. Zaten kanunda da herhangi bir özel hukuka aykırılık düzenlenmemiştir.
SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ
*Teşebbüs : Failin elinde olmayan nedenlerle icra hareketlerini tamamlayamadığı durumlarda teşebbüs öz konusu olur. İnfaz kurumuna yasak eşya sokma ve bulundurma suçu da teşebbüse elverişlidir. Nitekim Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 2019/18216 Esas , 2021/3886 Karar sayılı dosyasında yasak eşyanın cezaevi girişinde yakalandığı olayda teşebbüsün varlığından bahsedilmiştir :
‘‘İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak suçunun oluşabilmesi için 5237 sayılı TCK.nın 297. maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında sınırlı şekilde sayılarak yasak olduğu belirtilen maddelerden birinin infaz kurumuna veya tutukevine sokulması gerektiği; sanığın cezaevi girişinde yapılan üst aramasında montunun iç astarına gizlenmiş olarak bulunan toz haldeki eroinin ele geçirildiği somut olayda sanığın eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığı gözetilmeden tamamlanmış suçtan hüküm kurularak fazla ceza tayini, Yasaya aykırı,’’
Yine Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2019/17500 Esas , 2021/3204 Karar sayılı dosyada cezaevine girişte yakalanan sanık hakkında teşebbüsten hüküm kurmuştur :
‘‘Sanığın cezaevine giriş işlemleri sırasında yapılan üst ve eşya aramasında çantasında bulunan iç çamaşırının fermuarlı cebinin içerisinde boş folyo kağıtlar ve beyaz bir kağıt içinde 0,1 gram ağırlığında uyuşturucu olduğu değerlendirilen maddenin ele geçirilmesi şeklinde gerçekleşen olayda, eylemin infaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokma suçuna teşebbüs suçunu oluşturduğu gözetilmeden tamamlanmış suçtan hüküm kurularak fazla ceza tayini,’’
*İştirak : İştirak bakımından özellik arz eden bir durum yoktur. Bu suç özgü suçlardan da değildir.
*İçtima : Aynı suç işleme kararı icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda tek suç oluşur ve TCK 43/1 de düzenlenen müteselsil suç hükümleri uygulanır. Kanunda mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır denilmek suretiyle mağduru toplum olan suçlar bakımından da müteselsil suç hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmiştir.
Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da tek suç oluşmakta ve 43/2 de düzenlenen farklı neviden fikri içtima hükümleri uygulanmaktadır. Kanunda mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır denilmek suretiyle mağduru toplum olan suçlar bakımından da müteselsil suç hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmiştir.
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2009/5436 Esas, 2009/18111 Karar sayılı dosyasında uyuşturucu madde bulunduran sanık hakkında 297/1 den verilecek cezanın yarı oranında artırılması gerektiğine hükmetmiştir :
‘‘ İdrar örneğinde esrar etken maddesi bulunduğu belirlenen tutuklu sanık hakkında; infaz kurumunda uyuşturucu madde bulundurma ve kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarından fikri içtima kurallarına göre daha ağır sonuç doğuran infaz kurumunda uyuşturucu madde bulundurma suçu esas alınarak, TCK’nin 297/1. fıkrasının birinci cümlesi gereği belirlenecek cezanın ikinci cümlesi gereğince yarı oranında artırılması gerektiği gözetilmelidir.”
Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2020/13693 Esas , 2021/17778 Karar sayılı dosyasında ise hükümlü arkadaşına uyuşturucu madde getiren sanığın TCK 188/3 ten cezalandırılması gerektiğine hükmedilmiştir :
‘‘... M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu olarak bulunan arkadaşını ziyarete gelip kendisini ... olarak tanıtan ve infaz koruma memurları tarafından yapılan arama sonucunda kıyafetlerinin iç kısmında 8 gram uyuşturucu madde ele geçirildiği anlaşılan sanığın eyleminin TCK.nın 297/1. maddesinde düzenlenen infaz kurumuna veya tutukevine uyuşturucu veya uyarıcı madde sokmak suçunun yanısıra anılan Kanunun 188/3. maddesinde tanımlanan uyuşturucu madde temin etmek suçunu da oluşturması ihtimali karşısında, başkalarına uyuşturucu madde temin etme suçunun gerektirdiği cezanın diğer suça göre daha ağır olduğu ve öngörülen cezanın süresi bakımından yargılama yapmanın 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 12. maddesine göre ağır ceza mahkemesine ait olması nedeniyle, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması…’’
ETKİN PİŞMANLIK
TCK 297/4 de özel bir etkin pişmanlık hükmü düzenlenmiştir. Buna göre : ‘‘Bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan suçların konusunu oluşturan eşyayı yanında bulunduran veya kullanan hükümlü veya tutuklu, bunu kimden ve ne suretle elde ettiği hususunda bilgi verirse, verilecek ceza yarı oranında indirilir.’’
SORUŞTURMA , KOVUŞTURMA , YAPTIRIM
5235 sayılı kanunun 14.maddesi gereği mahkemelerin görevlerinin belirlenmesinde ağırlaştırıcı veya hafifletici nedenler gözetilmeksizin kanunda yer alan suçun cezasının üst sınırı göz önünde bulundurulur. İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokma suçunun cezası iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıdır. 2.fıkrada düzenlenen eşyaları ceza infaz kurumuna veya tutukevine sokan, buralarda bulunduran veya kullanan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Hapis cezaları göz önüne alındığında görevli mahkeme asliye ceza mahkemesi olarak ortaya çıkmaktadır.
Bu suç resen soruşturulur ve kovuşturulur.
İNFAZ KURUMUNA VEYA TUTUKEVİNE YASAK EŞYA SOKMA SUÇUNUN CEZASI NE KADARDIR ?
İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokma suçunun cezası iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıdır. 2.fıkrada düzenlenen maddeleri ceza infaz kurumuna veya tutukevine sokan, buralarda bulunduran veya kullanan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
İNFAZ KURUMUNA VEYA TUTUKEVİNE YASAK EŞYA SOKMA YA DA BULUNDURMA SUÇUNDAN CEZA ALAN BİR KİŞİ HAPSE GİRER Mİ ?
Hakim sanık hakkında hapis cezasına hükmetmişse kesinleşmiş olan hapis cezalarının ne kadar yatarının olduğunun tespiti noktasında İnfaz Hukukunun çok iyi bilinmesi gerekmektedir. İnfaz Hukuku sık değişen bir hukuk dalı olduğundan kararın kesinleştiği tarih önem taşımaktadır. Kesinleşme tarihinde yürürlükte bulunan kurallar uygulama alanı bulacaktır. Yine sanık hakkında hükmedilen cezanın ne kadar yatarının olduğu belirlenirken bu suçun sanık açısından mükerrer suç olup olmadığı , suçun işlendiği tarihte sanığın kaç yaşında olduğu , sanığın eğitim durumları gibi hususlar önemli olmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için uzman bir avukat ile iletişime geçmeniz tavsiye edilir .
Stajyer Avukat Sema Nur Deveci
Avukat Hüseyin Acar
Reşit Hukuk & Danışmanlık