CUMHURBAŞKANINA HAKARET SUÇU
Cumhurbaşkanına hareket suçu , TCK 125 te düzenlenen hakaret suçunun özel bir görünüş biçimidir. Cumhurbaşkanına hakaret suçunun halen mevzuatta yer alıyor olması doktrinde büyük tartışmalara yol açmaktadır. Nitekim Cumhurbaşkanına hakaret suçunun Anayasa’nın 2., 10. ve 39. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa mahkemesine başvurulmuş ancak bu başvuru reddedilmiştir. Yine Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2020/7346 Esas , 2021/271 Karar sayılı dosyasında Cumhurbaşkanına hakaret suçunun Türk toplum yapısı gereği cezalandırılmasının zorunlu olduğundan bahsedilmiştir :
''Demokratik toplumlarda siyasiler, üst düzey bürokratlar ile kamuya mal olmuş kişiler, diğer insanlara nazaran ağır eleştirilere daha fazla katlanmalıdırlar. Ancak hakarete hiçbir kimse katlanmak zorunda değildir. İfade hürriyeti bakımından eleştiri ve hakaret ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken kavramlardır. Kaba sövme hiçbir koşulda eleştiri olarak kabul edilemez. Türk toplumunun önemli bir kesiminin kendilerini siyasi liderleriyle özdeşleştirdiği, liderlerine yapılan ve kamuya yansıyan hakaretleri kendilerine yapılmış gibi algılayarak aşırı reaksiyon gösterdikleri, bu hakaretlerin toplumdaki kutuplaşmayı artırdığı, hakaret ve sövme fiillerinin, adi olaylarda dahi birçok öldürme ve nitelikli yaralamalara sebebiyet verdiği gözetildiğinde, bu fiillerin orantılı bir yaptırıma bağlanmasının toplumsal barışın ve kamu düzeninin korunması bakımından da demokratik toplumda zorlayıcı bir ihtiyacın karşılanması kapsamında değerlendirilmesi gerekir.''
SUÇLA KORUNAN HUKUKSAL DEĞER
Hakaret suçuyla kişilerin onur , şeref ve saygınlığıdır. Ancak Cumhurbaşkanına hakaret suçuyla korunan hukuksal değer hakaret suçuyla korunan hukuksal değer farklıdır.
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2019/11074 Esas , 2020/2040 Karar sayılı dosyasında suçla korunan hukuksal değer şu şekilde açıklanmıştır :
‘‘TC Anayasasına göre, Cumhurbaşkanı devletin başıdır ve bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder. Bu nedenledir ki Cumhurbaşkanına Hakaret suçu, kişilere ve şerefe karşı suçlar içerisinde değil Devlete karşı işlenmiş suçlar bölümünde düzenlenerek Devleti temsil eden Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığının korunması amaçlanmıştır. Devlete karşı işlenen suçlardan bir kısmının gerçek mağdurunun makamı temsil eden gerçek kişi olmakla birlikte, Devlete ilişkin hukuki yararın korunması, kişiye nazaran daha üstün tutulmuştur.’’
Yargıtay kararında da açıklandığı üzere Cumhurbaşkanına hakaret suçunda CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMININ SAYGINLIĞI korunmaktadır. Bu makam , göreve gelen kişilerden bağımsızdır.
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2020/2424 Esas , 2020/3112 Karar sayılı dosyasında da aynı yönde görüş ileri sürülmüştür :
‘‘Cumhurbaşkanına hakaret suçu doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı olan kişiye karşı işlenmekte ise de, suçla korunan ve bu nedenle ihlal edilen hukuki değer Devletin siyasal iktidar yapısıdır ’’
SUÇUN KONUSU
Bu suçun konusunu kişinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek söz ve davranışlar oluşturmaktadır.
FAİL VE MAĞDUR
Kanunda fail açısından herhangi bir özellik aranmadığından suç herkes tarafından işlenebilir. Yargıtay 16.Ceza Dairesinin 2018/ 511 Esas, 2018 / 2459 Karar sayılı dosyasında fail açısından şu ifadelerde bulnulmuştur.
‘‘Suçun faili herkes olabilir. Cumhurbaşkanlığı sıfatı seçimle değil ant içmekle başlar. Suçun görevin devamı sırasında işlenmesi gerekli olduğu gibi görevden kaynaklanması şart değildir.’’
Mağdur , suçla korunan hukuksal değerin sahibidir. Cumhurbaşkanına hakaret suçunda , suçla korunan hukuksal değer Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığı olduğundan mağdur tüm toplum olarak karşımıza çıkmaktadır. Cumhurbaşkanı ise suçtan zarar görendir. Kişinin Cumhurbaşkanı olarak kabul edilebilmesi için seçilmesi yetmemekte ant içmesi gerekmektedir.
MADDİ UNSUR
Bu suç serbest hareketli bir suçtur. Kanunda suçun nasıl işleneceği düzenlenmemiştir. Yargıtay 16.Ceza Dairesinin 2018/ 511 Esas, 2018 / 2459 Karar sayılı dosyasında hakaret suçuna ilişkin şu ifadelere yer verilmiştir :
‘‘Hakaret, bir kişiye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek şekilde bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle onur, şeref ve saygınlığa saldırmasıdır. Eylemin yüze karşı ya da yoklukta işlenmesi arasında fark yoktur. Gıyapta hakarette ihtilat öğesi aranmamaktadır.
Serbest hareketli suç olup, sözler, imalı şarkılar, yazı, çizim, resim, nefreti gösteren hareketler ve bunun gibi davranışlarla işlenebilir.’’
Bir söylemin hakaret suçunu oluşturabilmesi için kişinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek ve küçük düşürücü nitelikte olması gerekir. Bu nitelik subjektif olarak değil objektif olarak değerlendirilir. Söylenen sözler toplumda geçerli olan örf ve adet kuralları gereği kişinin şeref ve saygınlığını incitebilecek nitelikte olmalıdır. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2019/11074 Esas , 2020/2040 Karar sayılı dosyasında söylenen sözler ağır eleştiri olarak kabul edilmiştir :
Sanığın sübutu kabul edilen facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde 16/07/2016 tarihinde, "bir de sokaklara dökülün diyor reis; bu kez sokağa çıkma yasağına uyuyorum. Şimdi git eline beline silah dolayıp üzerimize saldığın askerlerin korusun seni. Militarizm senin taktiğindi. Tabi senaryoda olur mu olur...Darbeye izin vermedik çünkü biz güçlüyüz bizi seçin kafası bu halka cazip gelir" şeklindeki paylaşımlarının, rahatsız edici olduğu görülse de siyasi içeriği itibariyle, iftira, küfür, onur, şeref ve saygınlığı zedeleyici nitelik taşımaması nedeniyle demokratik toplumda siyasi kişiliklerden beklenen hoşgörü kapsamında değerlendirilmesi gereken ağır eleştiri olarak kabul edilmesinde hukuki isabetsizlik bulunmadığından …’’
Beddua niteliğinde, kaba ve nezaketsiz söz ve davranışlar hakaret suçunu oluşturmaz. Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 2013/14796 esas , 2014/5495 karar sayılı dosyasında bedduaların hakaret suçunu oluşturmayacağına karar verilmiştir :
'Sanık tarafından söylenen "Allah hepinizi yaksın, geberin, Allah hepinizin belasını versin" biçimindeki sözlerin beddua teşkil edip bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek söz ve davranış niteliğinde olmadığı gözetilmeden sanığın yüklenen suçtan beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.’’
Hakaret suçunun oluşabilmesi için söylenen sözün , o kişiye söylendiğine yönelik kuşkunun bulunmaması gerekir. Aksi halde suç oluşmaz . Yargıtay 16.Ceza Dairesinin 2016/ 3871 esas 2017 / 4964 sayılı kararına göre söylenen sözler Cumhurbaşkanına yönelik olmadığından Cumhurbaşkanına hakaret suçu gerçekleşmemiştir :
‘‘…kendisine ait facebook hesabı üzerinden "tutuklu polislerin tamamı tahliye olduğuna göre demek ki neymiş bu devleti sülük misali emenler paralelciler dediğiniz insanlar değil paralı ellermiş ALLAH'IN İZNİYLE GELİYORLAR KORKMA TİTRE..." şeklinde yazılar paylaşan sanığın eyleminin Cumhurbaşkanına yönelik olmaması karşısında hakaret suçunu oluşturmamakla…’’
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2018/1199 Esas , 2020/4254 Karar sayılı dosyasında sanık , Cumhurbaşkanına değil hükümete sözler sarf ettiğinden Cumhurbaşkanına hareket suçu oluşmamıştır:
‘‘…günlük yayın yapan Sözcü Gazetesinin 18.12.2014 tarihli nüshasında yayımlanan ve sanık tarafından yazılan köşe yazısının bir bütün halinde değerlendirilmesinde bizzat Cumhurbaşkanının şahsına yönelik olmayıp hükumet ve parti politikalarının eleştirilmesi amacıyla sarf edilen kaba ve sert ifadelerin kullanılmış olması karşısında Cumhurbaşkanına hakaret suçunun unsurları oluşmayacağından; sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması…’’
AİHM kamu görevlisine hareket söz konusu olduğunda söylenen sözlerin, kamuoyunun söz konusu görevlinin performansına yönelik güveni ortadan kaldırmaya yönelik olup olmadığını ve buna yönelik bir tehlike oluşturup oluşturmadığını incelemektedir. Güveni ortadan kaldıracak söylemlerin de diğer söylemlere göre daha ağır olmasını aramaktadır. Bu bağlamda “hoş görülebilir eleştiri sınırları”, kamusal kişi sıfatıyla (kamuya mal olmuş kişiler) hareket eden “siyaset adamları” konusunda, sade vatandaşlara göre daha geniştir.
AİHM'e göre KAMU YARARINI İLGİLENDİREN KONULARDA yapılan eleştiriler diğer konulara nazaran daha hoşgörüyle karşılanmalıdır. Kamu yararı kişisel yarardan daha üstün tutulmaktadır. Bu nedenle hakarete varmayan ağır eleştiriler hakaret suçunun konusunu oluşturmamaktadır.
İfade özgürlüğü insan onuru ve insanın maddi ve manevi varlığını geliştirme temel hakkına dayanmakta, özgür bir birey olmanın ve özgür bir topluma sahip olmanın en önemli öğelerinden birini teşkil etmektedir. Bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde temel hak olarak kaleme alınmıştır. AİHM’ e göre, ifade özgürlüğü sadece olağan karşılanan, zararsız ya da önemsiz bilgilerin ve düşüncelerin açıklanması bakımından değil, devlete ve toplumun belirli bir bölümüne aykırı gelen, onları rahatsız eden, endişe verici ve hatta şoke edici görüşler bakımından da geçerlidir. Hatta bu gibi durumlarda ifade özgürlüğü daha fazla korunmalıdır.
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2018/511 Esas, 2018/2459 Karar sayılı dosyasında söylenen sözler ağır eleştiri kabul edilmiştir :
‘‘Kötü yazılmış bir tiyatro ve finaldeki hedefleri, Recep'i başkan yapmak. Bu dolmayı yutan yutsun da, ben yutacak kadar salak değilim . Verin güzellikle şu 400 dedi, millet vermedi. Sen misin vermeyen Şimdi tezgah gayet iyi. Aldı mı bir erken seçim kararı, sen bak berekete. 400'de olur 500'de. Gelsin başkanlık sistemi de gününüzü görürsünüz. Devlet bohçacıda duvara toslayıp, tarihi görevini yaparak köşesine çekilir şeklindeki ifadelerin ağır eleştiri kapsamında kalan, saygı sınırlarını aşan, nezaket dışı ifadeler olduğu, hakaret ve sövme kapsamında değerlendirilemeyeceği" anlaşılmış, bu itibarla somut olayda "Cumhurbaşkanına hakaret" suçunun unsurlarının oluşmadığı, Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.09.2017 tarihli ve 2017/163 esas, 2017/387 karar sayılı "sanığın beraatine" ilişkin kararında bir isabetsizlik görülmeyerek talebin reddine yönelik karar verilmesi uygun görülmüştür.’’
NİTELİKLİ HAL
Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır. Yargıtay 9.Ceza Dairesinin 2013/ 14908 Esas , 2014 / 8838 sayılı Kararında aleniyet şu şekilde açıklanmıştır :
‘‘Aleniyetin gerçekleşmesi için olay yerinde başkalarının bulunması yeterli olmayıp, hakaretin belirlenemeyen sayıda kişi tarafından görülme, duyulma ve algılanabilme olasılığının bulunması, herhangi bir sınırlama olmaksızın herkese açık olan yerlerde işlenmesinin gerekmesi karşısında, aleniyet unsurunun oluşmayacağı baro odasındaki sözleri nedeniyle sanık hakkında TCK'nın 299/2. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini…’’
MANEVİ UNSUR
Bu suç kasten işlenebilir . Bu suçun oluşumu için herhangi bir özel kast aranmamaktadır. Yargıtay 16.Ceza Dairesinin 2018/ 511 Esas, 2018 / 2459 Karar sayılı dosyasında Cumhurbaşkanına hakaret suçunun manevi unsuru şu şekilde açıklanmıştır :
Manevi unsur genel kasttır. Mağdurun sıfatı bilinerek hareket edilmelidir. Saikin siyasi olması şart değildir. Cumhurbaşkanlığı sıfat veya vazifesiyle alakalı saike de lüzum yoktur.’’
HUKUKA AYKIRILIK UNSURU
Kanunda herhangi bir özel hukuka aykırılık aranmadığından hakaret içeren sözlerin sarf edilmesiyle hukuka aykırılık unsuru gerçekleşmiş olmaktadır.
Bu suç için ifade hürriyeti ve basın özgürlüğü hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilebilir. Basının haber verme özgürlüğünün hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilebilmesi için bazı şartların olması gerekir :
1.Cumhurbaşkanı ile ilgili yapılan haber veya yazılan yazı ve yapılan konuşma kamuoyunu bilgilendirme maksadı taşımalıdır.
2.Söz konusu yapılan konuşma veya yazılan yazıda yer alan bilgiler güncel ve gerçeğe uygun olmalıdır.
3.Kamunun ilgisi ve yararı olmalıdır.
4.Getirilen eleştirinin söz konusu olay ile ilişkili bilgiler içeriyor olması gerekir. Olaydan bağımsız olarak sarf edilen sözler ve isnatlar hukuka uygunluk kapsamında değerlendirilemez.
SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ,
*Teşebbüs : Cumhurbaşkanına hakaret suçu sırf hareket suçu olduğundan kural olarak teşebbüse elverişli değildir. Ancak icra hareketlerinin bölünebildiği durumlarda teşebbüs söz konusu olabilir. Örneğin hakaretin mektupla işlenmesi durumunda teşebbüs hükümleri uygulama alanı bulabilir.
*İştirak : Özellikli bir durum söz konusu değildir. İştirakin her türü mümkündür.
*İçtima : Aynı suç işleme kararı icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda tek suç oluşur ve TCK 43/1 de düzenlenen müteselsil suç hükümleri uygulanır.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/20378 Esas , 2020/17561 Karar sayılı dosyasında aynı fiille birden fazla hükmün ihlal edildiği durumlarda fikri içtima hükümlerinin uygulanması gerektiğine karar vermiştir :
‘‘09/11/2011 tarihli olay tutanağı ve tutanak mümzi polislerin ifadelerinden, sanığın suç tarihinde polis merkezi önüne gelip bağırmak suretiyle Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a yönelik sarf ettiği sözlerinin aynı yer ve zaman dilimi içerisinde, aynı suç işleme kararıyla gerçekleştirmesi göz önünde bulundurulduğunda, sanığın eyleminin hukuken tek bir fiil ile TCK'nın 229/1. maddesinde tanımlanan Cumhurbaşkanına hakaret ve aynı Kanunun 125/3-a. maddesinde tanımlanan hakaret suçlarını oluşturduğu, TCK'nın 44. maddesi uyarınca en ağır cezayı gerektiren suçtan cezalandırılması gerektiği anlaşıldığından’’
SORUŞTURMA, KOVUŞTURMA , YAPTIRIM
5235 sayılı kanunun 14.maddesi gereği mahkemelerin görevlerinin belirlenmesinde ağırlaştırıcı veya hafifletici nedenler gözetilmeksizin kanunda yer alan suçun cezasının üst sınırı göz önünde bulundurulur. Cumhurbaşkanına hakaret suçunda fail bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu nedenle suç , asliye ceza mahkemesinin görev alanına girmektedir.
Bu suç şikayete tabi olmadığından resen soruşturulur.
ÖZEL KOVUŞTURMA İZNİ
Cumhurbaşkanına hakaret suçundan kovuşturma başlatılabilmesi , Adalet Bakanının iznine bağlıdır. Bu izin verilmediği takdirde şüpheli hakkında kovuşturma yapılamaz.
Yargıtay 16.Ceza Dairesinin 2018/ 511 Esas 2018 / 2459 Karar sayılı dosyasında cumhurbaşkanının davadan feragat etmesinin davayı düşürmeyeceğine karar verilmiştir :
Cumhurbaşkanına hakaret suçu, takibi şikayete bağlı suçlardan olmayıp re'sen soruşturulan suçlardandır. Ancak kamu davası yoluyla yargılamasının yapılması Adalet Bakanının "olur"una tabi kılınmıştır. Kovuşturmanın Adalet Bakanlığının "olur"una tabi kılınması söz konusu suçun takibinin şikayete bağlı olduğu anlamına gelmemektedir. Cumhurbaşkanının feragati şahsi hakların kullanımı açısından sonuç doğurucu olup, kamu davasının düşürülmesini gerektirmez.
CUMHURBAŞKANINA HAKARET SUÇUNUN CEZASI NE KADARDIR ?
Cumhurbaşkanına hakaret suçunun cezası bir yıldan dört yıla kadar hapis cezasıdır.
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2019/8775 Esas , 2020/3821 Karar sayılı dosyasında sanığa , Cumhurbaşkanına hakaret suçundan 1 yıl 5 ay 15 gün hapis cezası verilmiştir :
‘‘1 yıl 5 ay hapis cezası” ibaresi çıkartılarak yerine “1 yıl 5 ay 15 gün hapis cezası” ibaresinin eklenmesi suretiyle diğer yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 08.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.’’
CUMHURBAŞKANINA HAKARET SUÇUNDAN CEZA ALAN BİR KİŞİ HAPSE GİRER Mİ ?
Hakim sanık hakkında hapis cezasına hükmetmişse kesinleşmiş olan hapis cezalarının ne kadar yatarının olduğunun tespiti noktasında İnfaz Hukukunun çok iyi bilinmesi gerekmektedir. İnfaz Hukuku sık değişen bir hukuk dalı olduğundan kararın kesinleştiği tarih önem taşımaktadır. Kesinleşme tarihinde yürürlükte bulunan kurallar uygulama alanı bulacaktır. Yine sanık hakkında hükmedilen cezanın ne kadar yatarının olduğu belirlenirken bu suçun sanık açısından mükerrer suç olup olmadığı , suçun işlendiği tarihte sanığın kaç yaşında olduğu , sanığın eğitim durumları gibi hususlar önemli olmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için uzman bir avukat ile iletişime geçmeniz tavsiye edilir .
Stajyer Avukat Sema Nur Deveci
Avukat Hüseyin Acar
Reşit Hukuk & Danışmanlık