CİNSEL SALDIRI SUÇU

CİNSEL SALDIRI SUÇU

CİNSEL SALDIRI SUÇU

Türk Ceza Kanununda , ikinci kitabın kişilere karşı suçlar kısmının 6. bölümünde cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar düzenlenmektedir.

Cinsel suçlar ; cinsel saldırı , çocukların cinsel istismarı , reşit olmayanla cinsel ilişki ve cinsel taciz olmak üzere  4 suçtan oluşmaktadır.  

102.maddede cinsel saldırı suçu düzenlenmektedir. 1.fıkranın ilk cümlesinde ‘cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığının ihlali’ basit cinsel saldırı suçu olarak düzenlenmiştir. İkinci cümlede cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması durumu suç olarak düzenlenmiştir. 2.fıkrada ise vücuda organ veya sair bir cisim sokulması nitelikli cinsel saldırı suçu olarak düzenlenmiştir. 

SUÇLA KORUNAN HUKUKSAL DEĞER

Bireyin cinsel özgürlüğü ve cinsel dokunulmazlığı suçla korunan hukuksal değer olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Mağdurun çocuk olması durumunda çocukların bedensel, zihinsel ve ruhsal olarak sağlıklı gelişme hakkı  da bu korunan hukuksal değerler arasında yer alır. 

Yargıtay  Ceza Genel Kurulunun 2019/ 637 Esas , 2021 / 139 Karar sayılı dosyasında da korunan hukukî değerin, kişilerin cinsel özgürlüğü ve dokunulmazlığı olduğu ifade edilmiştir. 

SUÇUN KONUSU

Bu suçun konusunu insan bedeni oluşturmaktadır. Suç oluşturan hareket fail tarafından mağdurun bedeni üzerinde gerçekleştirilir. Ancak hareket , failin cebir ve tehditi ile mağdur tarafından kendi bedeni üzerinde de gerçekleştirilebilir. Üçüncü şahsın bedeni de bu suçun konusunu oluşturabilir. Önemli olan failin cebir ve tehdit aracılığıyla mağduru cinsel anlam içeren temasa zorlamasıdır . 

FAİL ve MAĞDUR

Fail herkes olabilir. 765 sayılı Türk Ceza Kanununun aksine kişinin cinsiyeti de bu konuda önem taşımamaktadır. Eski kanununda bu suçun faili ancak erkek olabilirdi . Yapılan bu ayrım 5237 sayılı TCK ile kaldırıldı.

Yargıtay  Ceza Genel Kurulunun 2019/ 637 Esas , 2021 / 139 Karar sayılı dosyasında cinsel saldırı suçu açısından fail ve mağdura ilişkin şu ifadelere yer verilmiştir :

‘’Cinsel saldırı suçunda failin kadın ya da erkek, evli veya bekâr olması mümkündür. Fail ile mağdurun farklı ya da aynı cinsiyetten olması da önemli değildir. Ancak, TCK’nın 102. maddesinde düzenlenen cinsel saldırı suçunun mağdurunun on sekiz yaşını tamamlamış olması gerekir. ‘’

Bu suçun mağduru cinsel dokunulmazlığı saldırıya uğrayan kişidir. Mağdur ancak  yaşayan bir insan olabilir. Ölülere yönelik cinsel davranışlar, TCK 130/2’de düzenlenen kişinin hatırasına hakaret suçunu oluşturur.

Mağdur, 18 yaşını doldurmamışsa, somut olayın özelliklerine göre çocuğun cinsel istismarı veya reşit olmayanla cinsel ilişki suçu oluşur. Kanun açıkça yaş belirlediğinden hakim kararıyla ergin kılınan kişi cinsel suçlar bakımından çocuk olmaya devam eder. Ancak 18 yaşını doldurmadan evlenen (17 yaşın doldurulması ile aile izniyle 16 yaşın doldurulmasıyla da hakim izniyle evlilik mümkündür) çocukla yaşanan cinsel ilişki sözel kanun maddeleri gereği suç oluşturmayacaktır. 

Hayvanlar bu suçun konusunu oluşturmaz ancak hayvanlara yönelik cinsel davranışlar da Hayvanları Koruma Kanunu’nun 14/j ve 28/k hükümlerine göre cezalandırılır.

 Hayvanlar ile ölü cesetleri üzerindeki cinsel davranışlar, müstehcen görüntüleri içeren ürünleri üretmek için gerçekleştirilmişse, 226/4’teki “müstehcenlik” suçunu oluşturur. 

MADDİ UNSUR

Cinsel saldırı suçu sırf hareket suçudur. Suçun oluşması için kanunda herhangi bir netice aranmamaktadır. 

  1. Basit cinsel saldırı suçu açısından : 

Basit cinsel saldırı suçunda fiil ; cinsel arzuları tatmine yönelik yapılan cinsel hareketlerdir.  Suçun oluşması için gerçekleştirilen hareketin objektif olarak şehevi nitelikte bulunması ve cinsel arzuları tatmin amacıyla gerçekleştirilmesi yeterli olup failin şehevi arzularını fiilen tatmin etmiş olması gerekli değildir. 

Madde gerekçesinde fiile ilişkin şu ifadelere yer verilmiştir : ‘‘Suçun temel şekline ilişkin maddî unsuru, kişinin vücudu üzerinde gerçekleştirilen, cinsel arzuları tatmin amacına yönelik ve fakat cinsel ilişkiye varmayan cinsel davranışlar oluşturmaktadır. Suçun oluşması için, gerçekleştirilen hareketlerin objektif olarak şehevî nitelikte bulunmaları yeterlidir; failin şehevi arzularının fiilen tatmin edilmiş olması gerekmez. ’’

Bu suçun gerçekleşmesi için bedensel temas şarttır. Başkasına yönelik cinsel davranışların izlenmeye zorlanması durumunda cinsel saldırı değil cinsel taciz suçu oluşmuş olur. Yargıtay 14.Ceza Dairesinin 2013/ 3391 Esas , 2014 / 14781 Karar sayılı dosyasında da bu şekilde karar verilmiştir : 

‘‘Sanığın internet üzerinden irtibat kurduğu 8 yaşındaki mağdureyi, kendisini 11 yaşında kız çocuğu olarak tanıtmak suretiyle kandırarak cinsel içerikli görüşmeler yaptığı ve mağdureyi ikna ederek kamera karşısında soyunmasını sağladığı olayda, bedensel temas içermeyen eylemi nedeniyle TCK.nın 105/1. maddesi uyarınca cezalandırılması gerekirken eyleminin çocuğun basit cinsel istismarı suçu kabul edilerek bu suçtan hüküm kurulması, Kanuna aykırı…’’

Öğretide bir görüş, 102/1 de düzenlenen basit nitelikli cinsel saldırı suçu için cinsel arzuları tatmin amacının aranmasını ancak 102/2-3 için cinsel arzuları tatmin amacına gerek olmadığını, zira objektif olarak durumun cinsel nitelik taşıdığını ifade etmiştir. 

Cinsel davranışın ağırlığı, yöneldiği bölgeler, sürdüğü zaman dilimi, failde olan hislerin nasıl dışa vurulduğu fiilin objektif olarak şehevi olup olmadığını belirlemede yararlanılacak kriterlerdendir. 

  1. Sarkıntılık suçu açısından :

Bu suç tipinde cinsel davranışlar sarkıntılık düzeyinde kalmaktadır. Basit cinsel saldırı suçunda suçun oluşabilmesi için bedene temas edilmesi şarttır. Cinsel nitelikteki fiilin zaman bakımından ani ; hareketler bakımından kesiklik gösterir nitelikteyse, fiil “sarkıntılık düzeyinde” kalmış olacaktır . Yargıtay 14.Ceza Dairesinin 2014/ 7582 Esas , 2017 / 1413 Karar sayılı dosyası da bu yöndedir :

‘‘Oluşa uygun kabule göre olay günü sanığın, sokakta yürümekte olan mağdurelerin arkalarından yaklaşarak bacak ve kalça kısımlarını sıkmak şeklinde gerçekleşen ve ani hareketle yapılıp süreklilik arz etmemesi nedeniyle sarkıntılık düzeyinde kalan eylemlerinin suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK'nın 102/1. maddesinde yer alan basit cinsel saldırı suçunu oluşturup…’’

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2019/ 14-45 Esas, 2020 / 62 Karar sayılı dosyasında da aynı yönde karar verilmiştir :

‘‘Yargıtay 14. Ceza Dairesi istikrar kazanan içtihatlarında, belirli bir kimseye karşı cinsel arzularını tatmin amacıyla işlenen, vücut dokunulmazlığını ihlal eden, devamlılık arzetmeyen, ani ve kesik hareketli eylemlerin sarkıntılık düzeyinde kalan basit cinsel istismar suçunu oluşturacağını kabul etmiştir. Örneğin 04.05.2015 gün ve 6032/6048 sayılı kararında, sanığın, mağdurenin arkasından yaklaşıp önce kalçasını, bilahare göğsünü elledikten sonra olay yerinden kaçması eylemini 'sarkıntılık' kapsamında değerlendirmiştir. ’’

NİTELİKLİ HALLER 

Cinsel saldırı suçunun nitelikli halleri 102.maddenin 2.ve 3.fıkrasında şu şekilde düzenlenmiştir :

1. Suçun vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi :  Bu suç tipinin oluşabilmesi için yapılan hareketin cinsel arzuları tatmine yönelik olmasına gerek yoktur .

Madde gerekçesinde nitelikli cinsel saldırı suçunun maddi unsuru için şu ifadelere yer verilmiştir : 

‘‘Suçun bu nitelikli hâli için, vücuda vajinal, anal veya oral yoldan organ veya sair bir cismin ithal edilmesi gerekir. Bu bakımdan vücuda penis ithal edilebileceği gibi, vajinal veya anal yoldan cop gibi sair bir cisim de ithal edilebilir. Bu bakımdan, söz konusu suçun temel şeklinin aksine, bu fıkrada tanımlanan nitelikli hâlinin oluşabilmesi için, gerçekleştirilen davranışın cinsel arzuların tatmini amacına yönelik olması şart değildir.’’

Bu fiil vajinal , anal ya da oral yolla gerçekleştirilebilir. 

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun  2017/ 110 Esas ,  2018 / 557 Karar sayılı dosyasında bu nitelikli halin oluşabilmesi için failde cinsel maksadın bulunmasının zorunlu olmadığına  , mağdura acı verme kastının bulunmasının gerekli olmadığına yönelik karar verilmiştir :

‘‘…katılana yönelik cinsel saldırı suçuna konu olan, katılanın makatına tornavida sokulması eyleminin cinsel saikle yapılıp yapılmadığı hususunun belirlenmesi gereklidir. 5237 Sayılı TCK. sisteminde TCK.'nın 102/2. maddesinde tanımlanan suçun oluşumu için 'cinsel arzuların tatmini' aranmamaktadır. Vücuda organ veya sair cisim sokulması ile vücut dokunulmazlığını ihlali gerekli ve yeterli sayılmıştır. Anılan kanun maddesinin birinci fıkrasında 'cinsel arzuların tatmini' amacının varlığı suçun oluşması için şart iken kanun maddesinin ikinci fıkrasında bu husus şart değildir; cinsel arzuların tatmini söz konusu olabileceği gibi başka amaçlarla da organ veya sair cisim sokulmasının söz konusu olabileceği madde metninin gerekçesinden açıkça anlaşılmaktadır. Buna göre kamu davasına konu olay değerlendirildiğinde sair cisim niteliğindeki tornavidanın mağdura sokulması şeklinde gerçekleşen eylemde cinsel arzuların tatmini amacı bulunmamaktadır. Sanıklar mağdura acı vermek ve onu tahkir etmek saikiyle eylemlerini gerçekleştirmişlerdir. Kamu davasına konu olayda nitelikli cinsel saldırı suçunun oluşumunu sağlayan şey, salt vücuda bir cisim sokulması ve bu suretle mağdurun cinsel dokunulmazlığının ihlal olunmasıdır.’’

2.Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi:

Yargıtay  14. Ceza Dairesinin  2021/801 Esas , 2021/2718 Karar sayılı dosyasında yer alan karşı oyda bu nitelikli halde cezanın neden artırılacağına ilişkin şu yönde karar verilmiştir : 

‘’… TCK'nın 102/3-a. maddesinde düzenlenen beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı eylemin gerçekleştirilmesi halinde cezanın artırılmasının nedeni beden ve ruh sağlığı bakımından kendini savunamayacak durumda olan kişilerin bu acziyetlerinin vermiş olduğu kolaylık nedeniyle eylemin gerçekleştirilmesi halinin ahlaki kötülüğünden dolayıdır.’’

3.Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi:

Yargıtay 5.Ceza Dairesinin 2011/ 569 Esas , 2011 / 2395 Karar sayılı dosyasında cezada artırım yapılabilmesi için hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenip işlenmediği ayrıntılı olarak araştırılmalıdır : 

‘‘Mağdurenin aşamalarda sanığı önceden tanımadığını o gece konsomatris olarak gazinoda işe başladığını, kendisini işe alanın işyeri mesul müdürü tanık Cemal olduğunu ve cinsel saldırı olayının gece geç vakitte sanığın odasına günlük ücretini almaya gittiğinde ve maddi cebirle işlendiğini ifade etmesi karşısında 5237 sayılı TCK. nun 102/3-b maddesi anlamında hizmet ilişkisinin nasıl ve ne şekilde kurulduğu ile eylemin nüfuzun kötüye kullanılması suretiyle işlenip işlenmediği hususunun ayrıntılı ve yasal gerekçeleri karar yerinde gösterilip tartışılmadan … ’’

4.Üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı işlenmesi:

Bu gibi hallerde fiilin işlenmesi kolaydır. Bu nedenle verilecek ceza artırılır. 

5.Silâhla işlenmesi:

Silah faile cesaret vererek suçun icrasını kolaylaştırır. Ayrıca mağdurun mukavemetini kırar . Bu nedenle cezada artırım nedeni olarak düzenlenmiştir. 

Sahte ya da oyuncak silah  korkutucu nitelik taşıyorsa bu nitelikli hali oluşturabilir ancak silahın objektif olarak gerçek olmadığı anlaşılıyorsa, bu nitelikli hal uygulanmaz.

6.Birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi: 

Birden fazla kişinin varlığının kabul edilebilmesi için bu kişilerin müşterek fail olarak bulunmaları gerekmektedir. Yardım eden ya da azmettiren birden fazla kişinin hesaplamasına dahil edilmez. 

7. İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle işlenmesi :

Bu nitelikli hal de suçun işlenmesini kolaylaştırdığından cezayı ağırlatıcı neden olarak düzenlenmiştir. 

NETİCESİ SEBEBİYLE AĞIRLAŞMIŞ HAL 

Neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda fail , gerçekleşen neticeyi istememektedir. Ancak failin hareketi o neticeyi doğurmuştur. Hareket ve netice arasında illiyet bağı bulunmalıdır. 

Failin neticeden sorumlu tutulabilmesi için TCK 23 gereği bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmiş olması gerekir. 

Neticesi sebebiyle ağırlaşmış hal 102.maddenin 5.fıkrasında düzenlenmiştir . Bunlar :

1. Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi 

2. Suç sonucu mağdurun ölümüdür. 

MANEVİ UNSUR

Cinsel saldırı suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Kanunda herhangi bir özel kast aranmadığından suç,  olası kastla da işlenebilir. 

Yargıtay  Ceza Genel Kurulunun 2019/ 637 Esas , 2021 / 139 Karar sayılı dosyasında cinsel saldırı suçunun manevi unsuruna yönelik şu ifadelere yer verilmiştir : 

‘’Cinsel saldırı kasten işlenebilir ve failin kastının suçun kanuni tanımındaki tüm unsurları, yani mağduru, cinsel davranışı, vücut dokunulmazlığının ihlalini ve mağdurun rıza göstermediğini kapsaması gerekir. Bu suçla korunan hukuki yarar üzerinde tasarrufta bulunabilen cinsel özgürlük olduğundan hukuki sınırlar içerisinde kalması şartıyla rızaya ehil mağdurun cinsel davranışa göstereceği rıza, fiili hukuka uygun hale getirecektir. ‘’

TCK 102/2 bakımından failin kastı aynı zamanda vücuda organ veya sair cisim sokmaya da yönelik olmalıdır. Failin kastı bu şekilde olup, eylem gerçekleştirilememişse, fail TCK 102/1’den değil; TCK 102/2’ye teşebbüsten cezalandırılacaktır. Buna ilişkin Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 2017/722 Esas  ,  2021/3201 Karar Sayılı dosyasında verilen karar şu şekildedir : 

‘‘Katılanın aşamalardaki beyanları, savunma ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında, olay gecesi bir arkadaşının yanına gitmek için yolda yürüyen katılanı gören sanığın, kullandığı araçla yanına giderek gideceği yere bırakmayı önerdiği katılanın kabul etmeyerek yürümeye devam etmesi üzerine teklifini tekrarlayıp, aldığı olumsuz cevaba rağmen aracından inerek peşinden yürüdüğü katılanın taş fırlatması sebebiyle aracına binip ileride yolun sağına park ederek gizlendiği ve bir süre sonra yaklaşan katılanın başına arkadan vurup ağzını kapatarak yan taraftaki tarlaya sürükleyip üzerine çıktığı katılanın kendisine direnerek yüzünü tırnaklarıyla çizdikten sonra bağırmasını yakındaki tanıkların duyması üzerine eylemine son vererek ayrılması şeklinde gerçekleşen olayda, sanığın organ sokmaya yönelik icrai hareketlerini sonuna kadar götürebilme imkanı bulunduğu halde kendiliğinden vazgeçmesi nedeniyle nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs suçunun kanuni unsurları itibarıyla oluşmayıp, mevcut haliyle sübuta eren eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 102/1. maddesinde düzenlenen cinsel saldırı suçunu oluşturduğu gözetilerek hüküm kurulması yerine suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde uygulama yapılması’’

HUKUKA AYKIRILIK UNSURU

Hareketin yapılmasıyla hukuka aykırılık kendiliğinden oluşur. Ancak bazı hukuka uygunluk nedenleri , fiilin hukuka aykırılığını ortadan kaldırır :

1.Kanun hükmünü icra : Kanundan kaynaklanan görevlerin yapılması fiili hukuka uygun hale getirir. Doktorun genital muayene yapması buna örnektir. 

2.İlgilinin rızası : Cinsel suçlar bakımından doktrinde bazı yazarlar rızayı tipiklik içinde kabul etmektedir. Bu nedenle rızanın olduğu durumlarda suçun maddi unsuru oluşmadığından suç oluşmaz. Ancak diğerleri rızanın hukuka uygunluk nedeni olduğunu tipiklik içinde yer almadığını ifade etmektedir. Hangi görüş kabul edilirse edilsin rızanın geçerli kabul edilebilmesi için bazı şartları taşıması gerekir . Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2011/230 Esas , 2011/273 Karar Sayılı dosyasında rızanın şartları şu şekilde belirlenmiştir :  

'' Gerek öğretide gerekse yerleşmiş yargısal kararlarda vurgulandığı üzere ilgilinin rızasına dayalı hukuka uygunluk nedeninin varlığı için gerekli koşullar şu şekilde sıralanabilir:

a) İlgili kişinin suç konusu üzerinde serbestçe tasarruf hakkı olmalıdır.

b) Rıza verilen hususlarda aydınlatılmış olmalıdır.

c) Rızayı serbest olarak özgürce açıklamalıdır.

d) Rıza baştan itibaren bulunmalı, eylemin gerçekleştirilmesinden önce veya en geç suçun işlendiği sırada açıklanmalıdır. Failin hareketini yapmasından sonra açıklanan rıza, artık rıza değil, bir icazet olacak ve eylemde hukuka uygunluk etkisi yaratmayacaktır.

e) İlgili kişi rızaya ehil olmalıdır.

İlgili kişinin rızaya ehil olmasından iki şeyi anlamak gerekir. Birincisi, rızayı normun koruduğu hukuksal yararın sahibi açıklamalıdır. Suç işlenseydi kim suçun pasif süjesi olacak idiyse, o kişi rıza beyanında bulunmalıdır. İkincisi de, bu kimse rıza açıklama yeteneğine sahip olmalıdır. Bu nedenle rıza beyanında bulunan kimsenin akıl ve ruh sağlığı yerinde olmalı, onun rızayı açıklama yeteneğini kaldıran bir durum bulunmamalıdır. Küçüklerin rızalarının geçerli olup olmadığının takdir edilebilmesi için de, rıza gösterdikleri konunun anlam ve sonuçlarını kavrayabilecek durumda olup olmadıklarına bakılmalıdır. Yasanın bazı durumlarda yaş sınırları gözettiği de olmuştur.Bu koşullara göre uyuşmazlığın sağlıklı bir hukuki zemine oturtulabilmesi için, akıl ve ruh hastalıkları nedeniyle fiil ehliyeti bulunmayan 18 yaşından büyüklerin cinsel dokunulmazlıkları ile bir yerde kalma ve bir yere gitme özgürlüklerinin bulunup bulunmadığının, dolayısıyla da bu konudaki rızalarının geçerli olup olmadığının belirlenmesi zorunluluğu doğmaktadır. Bunun için de Medeni Yasaya başvurulması gerekmektedir.’’

Bu şartları taşımayan bir beyan rıza olarak kabul edilemez ve fiili hukuka uygun kılmaz.

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ

*Teşebbüs : İcra hareketlerinin failin elinde olmadan tamamlanamadığı durumlarda teşebbüs gündeme gelir. Cinsel saldırı suçuna teşebbüs mümkündür.

TCK 102/2 bakımından failin kastı aynı zamanda vücuda organ veya sair cisim sokmaya da yönelik olmalıdır. Failin kastı bu şekilde olup, eylem gerçekleştirilememişse, fail TCK 102/1’den değil; TCK 102/2’ye teşebbüsten cezalandırılacaktır. Buna ilişkin Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 2017/722 Esas  ,  2021/3201 Karar Sayılı dosyasında verilen karar şu şekildedir : 

‘‘Katılanın aşamalardaki beyanları, savunma ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında, olay gecesi bir arkadaşının yanına gitmek için yolda yürüyen katılanı gören sanığın, kullandığı araçla yanına giderek gideceği yere bırakmayı önerdiği katılanın kabul etmeyerek yürümeye devam etmesi üzerine teklifini tekrarlayıp, aldığı olumsuz cevaba rağmen aracından inerek peşinden yürüdüğü katılanın taş fırlatması sebebiyle aracına binip ileride yolun sağına park ederek gizlendiği ve bir süre sonra yaklaşan katılanın başına arkadan vurup ağzını kapatarak yan taraftaki tarlaya sürükleyip üzerine çıktığı katılanın kendisine direnerek yüzünü tırnaklarıyla çizdikten sonra bağırmasını yakındaki tanıkların duyması üzerine eylemine son vererek ayrılması şeklinde gerçekleşen olayda, sanığın organ sokmaya yönelik icrai hareketlerini sonuna kadar götürebilme imkanı bulunduğu halde kendiliğinden vazgeçmesi nedeniyle nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs suçunun kanuni unsurları itibarıyla oluşmayıp, mevcut haliyle sübuta eren eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 102/1. maddesinde düzenlenen cinsel saldırı suçunu oluşturduğu gözetilerek hüküm kurulması yerine suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde uygulama yapılması’’

*İştirak : Mümkündür. Birden fazla kişinin müşterek fail olarak bu suçu işlemesi ağırlatıcı neden olarak karşımıza çıkmaktadır.

*İçtima : Mümkündür. Genel hükümlere göre problem çözülür. 

Cinsel saldırı suçu işlenirken mağdurun hareket etme özgürlüğünün kısıtlanması kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunu oluşturmaz. Bu konuya ilişkin Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 2021/801 Esas  ,  2021/2718 Karar sayılı dosyasında şu ifadelere yer verilmiştir : 

‘‘Nitelikli cinsel saldırı eylemi işlendiği sırada ve eylemle sınırlı süreyle mağdurun iradesiyle hareket etme imkanının ortadan kaldırılmasının kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturmayacağı, kişinin vücudunun suçun konusu olması nedeniyle mağdurun hareket etme özgürlüğü ortadan kaldırılmadan bu suçun işlenemeyeceği ve dosya kapsamına göre sanığın olay günü mağduru nitelikli cinsel saldırı eyleminden önce suçun işlendiği tandıra götürdüğü ya da eylem sonrası gitmesine izin vermediğine dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi …’’ 

SORUŞTURMA , KOVUŞTURMA , YAPTIRIM

TCK 102/1 de düzenlenen basit saldırı suçu şikayete tabi bir suçtur. Bu durumda fail beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. TCK 201/1 de düzenlenen basit saldırı suçunun sarkıntılık düzeyinde kalması durumunda faile iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.

TCK 102/2 de düzenlenen nitelikli cinsel saldırı suçu resen soruşturulan bir suçtur. Nitelikli cinsel saldırı suçunda fail on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasıyla cezalandırılır. Cezanın üst sınırı maddede belirlenmediğinden genel hüküm olan TCK 49 uygulama alanı bulur. Bu maddeye göre maddede hapis cezasının üst sınırı belirlenmemişse hapis cezası yirmi yıldan fazla olamaz. 

Ancak mağdurun , failin eşi olması durumunda soruşturma yapılabilmesi mağdurun şikayetine bağlıdır. TCK 73 gereği şikayet süresi , hak sahibi olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar. Bu süre 6 aydır. 

Kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür . Kanunda aksi yazılı olmadıkça, vazgeçme onu kabul etmeyen sanığı etkilemez. Bunun nedeni kovuşturmanın aleni olmasıdır. Herkes aklanma hakkına sahiptir. Bu nedenle iddianamenin kabulüyle başlayan kovuşturma aşamasında şikayetten vazgeçilerek ceza davasının düşmesi kararının verilebilmesi sanığın kabulüne bağlıdır. Hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz. Kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikayetten vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsi haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise artık hukuk mahkemesinde de dava açamaz.

CMK 253/3 gereği soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez. Dolayısıyla şikayete tabi olan basit cinsel saldırının sarkıntılık düzeyinde kalması durumunda da uzlaşma yoluna gidilemez. 

CİNSEL SALDIRI SUÇUNUN İSPATI

Bu suçlarda beden muayenesi oldukça önemlidir. Gerek mağdurdan gerekse failden alınan örnekler gerçeğin ortaya çıkarılmasında hayati önem taşımaktadır. Bunun yanı sıra mağdur beyanı yargılamanın seyri açısından önemlidir. Yargıtay  Ceza Genel Kurulunun 2019/ 637 Esas , 2021 / 139 Karar sayılı dosyasında mağdur beyanına ilişkin şu şekilde karar verilmiştir : 

‘’…sanıkla tanışıklığı bulunmayan katılan mağdurenin sanığa iftira atmasını gerektirecek bir husumetin de bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde sanığa atılı eylemin sabit olduğunun kabulü gerekmektedir.’’

Cinsel saldırı suçu açısından mağdur yargılamanın her aşamasında kendisine müdafi görevlendirilmesini isteyebilir. 

CİNSEL SALDIRI SUÇUNUN CEZASI NE KADARDIR ? 

Cinsel saldırı suçunda karşı karşıya kalınan ceza miktarı oldukça fazladır. BU NEDENLE HAKKINIZDA BU SUÇLARDAN YAPILACAK TÜM İŞLEMLER MÜDAFİ HUZURUNDA YAPILMALIDIR. Kanunda basit cinsel saldırı suçunda beş yıldan on yıla kadar hapis cezası , nitelikli cinsel saldırı suçunda ise on iki yıldan yirmi yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. 

Yargıtay 14. Ceza Dairesinin  2016/11640 Esas  ,  2021/1912 Karar sayılı dosyasında faile 1 yıl 8 ay hapis cezasına hükmedilmiştir .

‘’Mağdure ...’e karşı işlediği cinsel saldırı suçundan tayin edilen 1 yıl 8 ay hapis cezasına ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına dair değerlendirme yapılırken Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 03.02.2009 gün ve 2008/11 Esas 2009/13 sayılı Kararında da belirtildiği üzere hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde dikkate alınacak zararın maddi zarar olup, manevi zararı kapsamadığı gözetilmeden ve 5271 sayılı CMK'nın 231/6. maddesindeki hangi koşulların gerçekleşmediği de açıklanmadan, katılanın zararının giderilmediği ve uygulama şartlarının oluşmadığı şeklindeki kanuni ve yeterli olmayan gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, bozmayı gerektirmiş . ‘’

Yargıtay 14. Ceza Dairesinin  2020/8315 Esas  ,  2021/3627 Karar sayılı dosyasında 3 faile nitelikli cinsel saldırıdan 10 yıl , diğerlerine basit cinsel saldırıdan 6 yıl 3 ay hapis cezası verilmiştir : 

Dairemizce de oluşa uygun olduğu değerlendirilen mahkemenin kabulüne göre, sanıklar ..., Tugay, Uğurhan ile Yakup'un hafif-orta derecede zeka geriliği bulunan otuz iki yaşındaki mağdure ile değişik tarihlerde muhtelif yerlerde cinsel ilişkiye girdikleri, bu ilişkiler nedeniyle mağdurenin hamile kaldığı ve sanık ...'nın da mağdureye basit cinsel saldırıda bulunduğu sabittir.
Mahkeme sabit kabul edilen bu olay nedeniyle sanıklar Uğurhan, ..., Tugay ile Yakup'un TCK'nın 102/2, 102/3-a, 102/5, 62. maddeleri uyarınca 10 yıl, Zekeriya'nın ise aynı Kanunun 102/1, 102/3-a, 62. maddelerine göre 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmiştir.

Yargıtay 14. Ceza Dairesinin  2020/6186 Esas  ,  2021/2623 Karar sayılı dosyasında nitelikli cinsel saldırı suçundan faile 12 yıl 13 ay 15 gün hapis cezası verilmiştir :

Dairemizce de oluşa uygun olduğu değerlendirilen mahkemenin kabulüne göre, 47 yaşındaki sanık ...'in, hafif-orta derecede zeka geriliği bulunan 26 yaşındaki mağdure ile aynı mahallede oturdukları, çeşitli defalar mağdure ile cinsel ilişkiye girdiği, bu ilişkiler nedeniyle mağdurenin hamile kaldığı, doğan çocuğun sanıktan olduğu sabittir.
Mahkeme sabit kabul edilen bu olay nedeniyle sanığın TCK'nın 102/2, 102/3-a, 43 ve 62. maddeleri uyarınca 12 yıl 13 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

 

Stajyer Avukat Sema Nur DEVECİ

Avukat Hüseyin ACAR