BİLİŞİM SİSTEMİNE GİRME SUÇU
Teknoloji çağı olarak nitelendirilen bu çağda , bilişim teknolojileri ve internet hızla gelişmekte , buna bağlı olarak bu mecralarda işlenen suçlar da bir hayli artmaktadır. Bilişim sistemleri ve bu sistemler içindeki verilerin devlet tarafından korunabilmesi için gerek uluslararası alanda sözleşmeler yapılmış , gerekse ülke içinde kanunlar hazırlanmıştır.
Bilişim suçları açısından Avrupa Siber Suçlar Sözleşmesi önem arz etmektedir. Türkiye’nin de taraf olduğu bu sözleşmede bilgisayar sistemlerinin, ağlarının ve verilerinin gizliliği, bütünlüğü ve erişilebilirliğinin korunması amaçlanmaktadır.
Sözleşmende Başlık 1 de ‘Bilgisayar verilerinin ve sistemlerinin gizliliğine , bütünlüğüne ve erişilebilirliğine yönelik suçlar’ düzenlenmektedir. 2.maddede düzenlenen ‘Yaşadışı erişim’ , Türk Ceza Kanununda ‘Bilişim Sistemine Girme Suçu’ olarak iç hukukumuza alınmıştır.
SUÇLA KORUNAN HUKUKSAL DEĞER
Bilişim sistemine girme suçuyla korunan hukuksal değer bilişim sisteminin güvenliği ve güvenilirliği ile sistemdeki verilerin bütünlüğü ve gizliliğidir. Bilgi güvenliğinin temel unsurlarını ise gizlilik, bütünlük ve erişilebilirlik oluşturmaktadır.
Gizlilik, bilginin yetkisiz kişilerin eline geçmemesini sağlamaktır.
Bütünlük, bilginin yetkisiz kişiler tarafından değiştirilmemesini ifade etmektedir.
Erişilebilirlik, bilginin ilgili ya da yetkili kişilerce ulaşılabilir ve kullanılabilir durumda olmasıdır.
Korunan yan hukuksal değerler ise özel hayatın gizliliği, kişisel verilerin gizliliği, haberleşme özgürlüğü olarak karşımıza çıkmaktadır.
SUÇUN KONUSU
Bu suçun konusunu bilişim sistemleri oluşturmaktadır. Bilişim sistemi verilerin işlenmesini ve aktarılmasında kullanılan bileşenlerin ve teknolojilerin bütünü olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2016/1259 Esas , 2020/405 Karar sayılı dosyasında bilişim sistemleri şu şekilde açıklanmıştır :
‘‘Yerleşmiş yargısal kararlar ve öğretideki baskın görüşlere göre de, bilişim sisteminin, verileri toplanıp yerleştirdikten sonra otomatik işleme tabi tutma imkanı veren manyetik sistemler olduğu kabul edilmiştir.’’
Bilişim sisteminin oluşturduğu soyut alan olan yazılıma girilmesi veya orada kalınması suç olarak düzenlenmiştir. Sistemin fiziki parçalarına girip zarar vermek bu suçu oluşturmamaktadır.
Bir bilişim sistemini oluşturan fiziki parçalarını oluşturan DONANIM bu suçun konusunu oluşturmazken, programları oluşturan YAZILIM bu suçun konusunu oluşturur.
Madde gerekçesine göre bilişim sistemi ‘verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir.’
143.maddenin 3.fıkrasında bilişim sistemine girilmesi sonucu verilerin bozulması durumunda cezanın artırılacağı hükme bağlanmıştır. Her ne kadar maddede ve madde gerekçesinde tanımlanmamışsa da veri ‘işlenmemiş bilgiyi’ ifade etmektedir. Veri tek başına anlam ifade etmez. Toplanan verilerin yorumlanmasıyla , anlamlı bir içerik meydana getirilmesiyle bilgi oluşmaktadır.
Suçun konusunun telefon hatları ile frekanslarından veya elektromanyetik dalgalarla yapılan şifreli veya şifresiz yayınlar olması durumunda fail TCK 243/1 den değil 163/2 den cezalandırılır.
FAİL ve MAĞDUR
Bu suçun faili bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren veya orada kalmaya devam eden kimsedir. Maddede fail bakımından herhangi bir özellik aranmadığından bu suç herkes tarafından işlenebilir. 246.maddede bu bölümde yer alan suçların işlenmesi suretiyle yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirleri uygulanır, hükmü yer almaktadır. Kanunda öngörülen tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirleri suçun tüzel kişi yararına işlenmesi durumunda ortaya çıkan bir cezadır. Bu güvenlik tedbirleri TCK 60 gereği iznin iptali ve müsaderedir.
Bazı yazarlara göre bu suçta mağdur tüm toplumdur. Bazı yazarlara göre ise mağdur bilişim sisteminin maliki veya kullanıcısıdır.
Kanımca bu suç tipinde mağdur, bilişim sistemi üzerinde tasarruf yetkisine sahip kişidir.
MADDİ UNSUR
Maddenin ilk halinde bilişim sistemine girme ve orda kalma suç olarak düzenlenmekteydi. Bu nedenle bilişim sistemine girme suçu birden fazla hareketli suç olarak karşımıza çıkmaktaydı. Suçun oluşumu için bilişim sistemine girilmesi ve bilişim sisteminde kalınması gerekiyordu. Ancak 6698 sayılı kanunun 30.maddesiyle maddede değişiklik yapılmış ve maddede yer alan ‘ve’ bağlacı yerine ‘veya’ bağlacı konulmuştur. Böylece suç, seçimlik hareketli bir suça dönüşmüştür . Kanunda bilişim sistemine girmek ya da orda kalmak suç olarak düzenlenmiştir. Bu seçimlik hareketlerden birinin yapılması suçun oluşumu için yeterlidir. Hareketlerden ikisinin yapılması durumunda da tek suç oluşmuş olur ve fail tek suçtan cezalandırılır.
Bu suç , sırf hareket suçudur. Suçun oluşumu için herhangi bir netice aranmamıştır.
Ayrıca suçun oluşumu için bir zararın doğması şart değildir. Bu bağlamda bilişim sistemine girme suçu soyut tehlike suçu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu suç tipi için öngörülen hareketler ;
1.Bilişim sistemine girme : İcrai bir hareketle gerçekleştirilebilir. Tuşa basmak suretiyle işlenebileceği gibi uzaktan kumanda sayesinde de işlenebilir.
Suçun oluşması için girişi engelleyici önlemlerin alınmış olması şart değildir. Sisteme giriş bakımından hukuki sınırların varlığı yeterlidir. Fail sisteme erişebilmek için gevşek güvenlik önlemlerinden faydalanabileceği gibi, var olan güvenlik önlemlerindeki boşlukları da kullanabilir.
Bir bilişim sistemine e-posta veya dosya gönderilmesi durumunda, bilişim sistemine girme söz konusu olmaz. Çünkü burada yalnızca veri gönderildiğinden , verilerin gönderilmesi girme kapsamında düşünülemez. Ancak e-posta casus program barındırıyorsa, fail bu program sayesinde sisteme girebilecektir. Bu nedenle suçun icra hareketlerinin başladığını kabul etmemiz gerekir. Ağ üzerinden virüsler ( komik resimler, kutlama kartları veya ses ve görüntü dosyaları gibi ekler halinde ), truva atı (trojan horse ), macro virüsü, solucanlar kullanılarak veya sistemin açık kapıları zorlanarak giriş yapılabilir. Truva atı , yararlı bir yazılımın içine gizlenen bir programdır. Bu program sisteme yüklendiğinde , sistemdeki açıkları kullanarak sisteme hakim olur ve kendisini yerleştiren kimselerin isteklerini yerine getirir.
2.Bilişim sisteminde kalma : İcrai bir hareketle işlenebileceği gibi ihmali bir hareketle de işlenebilir.
Bu nedenle sisteme hukuka uygun olarak girip sistemden hukuka aykırı olarak çıkmama durumunda, sisteme yanlışlıkla girip sistemden çıkmama ihtimalinde , başkası tarafından girilen sistemde yetkisiz girildiğini bilerek sistemde kalmaya devam etmek, yetkili kişi tarafından girilen sistemde yetkisiz bir şekilde kalmak .-bu suçu oluşturmaktadır.
Bu suçun oluşabilmesi için verilerin ele geçirilmesi, okunması, görünmesi, onlara ulaşılması veya sistemin veya içerdiği verilerin zarar görmesi gerekli değildir.Ancak veriler öğrenilmiş ve bir yere depolanmışsa TCK 136 da düzenlenen kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme suçu oluşacaktır.
Bilişim sistemine girme suçunda , sisteme hiçbir veri eklenip çıkarılmamalıdır. Aksi takdirde fail tarafından işlenen suç TCK 143 te düzenlenen bilişim sistemine girme suçu değil , TCK 244 de düzenlenen sistemdeki verileri bozma, değiştirme suçu oluşacaktır. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2016/7860 Esas , 2017/6759 Karar sayılış dosyasında da bilişim sistemine girip veri kaydedilmesi durumunda TCK 243/1 de düzenlenen bilişim sistemine girme suçunun oluşmayacağına karar verilmiştir :
‘‘Sanığın katılanın dahil olduğu facebook okul grubuna, kendisini katılan gibi tanıtıp dahil olduğu iddia edilen olayda, sanığın eyleminin TCK’nın 243/1 maddesinde düzenlenen bilişim sistemine girme suçunun yasal unsurlarını taşımadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi…’’
Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2015/15933 Esas , 2016/277 Karar sayılı dosyasında msn hesabına yalnızca girilmesi durumunda failin TCK 243/1 den cezalandırılacağı belirtilmiştir :
‘’Sanığın, katılan ile internette tanıştığı ve bir süre telefonda ve msn üzerinden görüntülü görüşerek arkadaşlık yürüttüğü, sanığın teklifi üzerine katılanın, kendisi, kızı ve sanık ile birlikte bir otelde yaklaşık 1 hafta süreyle tatil yaptıkları, arkadaşlıklarının bitmesi üzerine bilahare sanığın, katılanın kullandığı elektronik posta adresine rızası dışında birçok kez girdiği olayda, sanığın, bu şekildeki eyleminin TCK'nın 243/1. maddesine uyan bilişim sistemine girme suçunu oluşturduğu ve mahkemenin hükmün gerekçesinde de eylem bu şekilde kabul edildiği halde, sanık hakkında bilişim sistemine girme suçu yerine, TCK'nın 244. maddesinde düzenlenen sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçundan hüküm kurulmak suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini ‘’
NİTELİKLİ HAL
1.TCK 243/2 de daha az cezayı gerektiren bir hal düzenlenmiştir : Bilişim sistemine girme suçunun bedeli karşılığı yararlanılabilen sistemler hakkında işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir.
2.Suçun terör maksadıyla işlenmesi durumunda Terörle Mücadele Kanununun 5.maddesi gereğince hapis cezaları veya adlî para cezaları yarı oranında artırılarak hükmolunur.
NETİCESİ SEBEBİYLE AĞIRLAŞMIŞ HAL
TCK 243/3 te neticesi sebebiyle ağırlaşmış hal düzenlenmiştir : Bilişim sistemine girme neticesinde sistemin içerdiği veriler yok olur veya değişirse, fail hakkında altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Bu halin uygulanabilmesi için failin sistem içerisindeki verilerin yok edilmesine ya da değiştirilmesine yönelik kastının olmaması gerekir. Aksi takdirde TCK 243/3 değil TCK 244 uygulanacaktır.
MANEVİ UNSUR
Maddede sisteme ‘HUKUKA AYKIRI’ girme ya da sistemde ‘HUKUKA AYKIRI’ kalma suç olarak düzenlendiğinden bu suçun olası kastla işlenmesi mümkün değildir. Kanun koyucu bu suçun oluşabilmesi için failde özel bir hukuka aykırılık bilincinin bulunması gerektiğini istemiştir. Bu nedenle suç kasten işlenebilir.
Suçun oluşumu failin saiki önem taşımamaktadır.
Sisteme taksirle giren failin , sistemden çıkmaması durumunda KALMA BAKIMINDAN kast söz konusu olduğu için suçun oluşacağının kabul edilmesi gerekir.
HUKUKA AYKIRILIK UNSURU
Kanun koyucu , bu suçun oluşabilmesi için failde hukuka aykırılık bilincinin olmasını aramaktadır. Bu nedenle suçun oluşumu için failin bilişim sistemine girmeyi istemesinin yanında bir de hukuka aykırılık bilinciyle hareket etmesi gerekmektedir.
Hukuka aykırılık bilinci doktrinde bir görüşe göre kastın kapsamı içindedir. Yani tipikliğin içerisinde yer alır. Bu nedenle kanununun hukuka aykırılık bilinci aradığı hallerde suç olası kastla işlenemez. Diğer görüşe göre hukuka aykırılık kusurluluk içerisinde yer almaktadır. Bu nedenle fiilin olası kastla işlenmesi mümkündür. Kanımca haksızlık bilinci kastın kapsamında yer almalıdır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2014/631 Esas , 2016/349 Karar sayılı dosyasında hukuka aykırılık şu şekilde açıklanmıştır :
‘‘Esasen kural olarak, failin suç saydığı bir sonucu bilmesi, istemesi ve bu suretle harekette bulunması, kastın varlığı açısından yeterlidir. Ayrıca, sonucun yasaya veya hukuka aykırı olduğunu bilme şartı aranmaz. Ancak, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu bakımından yasamız, eylemin ‘hukuka aykırı’ işlenmesini şart koştuğundan, failin bu şekilde hareket ettiğini bilmesini ve istemesini aramaktadır. Bu durumda, failin, işlediği fiilin hukuka aykırılık bilincine de sahip olması gerekmektedir.’’
Suçun oluşumu failin saiki önem taşımamaktadır. Ancak Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2013/15781 Esas , 2014/5842 Karar sayılı dosyasında sistemdeki açığı göstermek amacıyla sisteme girip bunu paylaşan sanık hakkında ‘hukuka aykırılık bilinci’ olmadığı gerekçesiyle beraat kararını onamıştır :
‘‘Olay tarihinde, ...... servisinde abonelere ait fatura detaylarının başkaları tarafından rahatlıkla görüntülenebildiğini fark eden sanığın, sistemde güvenlik açığı bulunduğunu göstermek amacıyla, ilgili firmanın bilişim sistemine girip, daha önce iznini aldığını beyan ettiği arkadaşlarının fatura detay bilgilerini, konuya ilişkin açıklamalarını içeren yazılarla birlikte video olarak kaydedip, bilişim sisteminden çıktıktan sonra, söz konusu videoyu, kendisine ait olan web sayfasında yayımladığı olayda,
... abonesi olan sanığın, sistemde, kendisine de zarar verebilecek nitelikte bir güvenlik açığı bulunduğunu delillendirme amacını taşıyan eylemlerinde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle hareket ettiği kabul edilemeyeceğinden …’’
HUKUKA UYGUNLUK NEDENLERİ
1.İlgilinin rızası : Bilişim sisteminin sahibi açık ya da zımni bir rıza vermişse , sisteme girme suç teşkil etmez. Rıza bilişim sistemi verilmelidir.
Bu suç tipinde verilere ulaşmak suçun oluşuu için aranmadığından verilerin ilgilisinin rıza vermesi suçun oluşumunu engellemez. Rıza verecek kişi bilişim sistemi üzerinde “tasarruf yetkisine sahip kişi”dir.
Rıza girmeye veya kalmaya verilebilir. Rıza suç işlenmeden önce verilmelidir. Sonradan kalmaya verilen rıza ilk başta gerçekleştirilen girme eylemini hukuka uygun hale getirmez.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2011/230 Esas , 2011/273 Karar Sayılı dosyasında rızanın şartları şu şekilde belirlenmiştir :
'' Gerek öğretide gerekse yerleşmiş yargısal kararlarda vurgulandığı üzere ilgilinin rızasına dayalı hukuka uygunluk nedeninin varlığı için gerekli koşullar şu şekilde sıralanabilir:
a) İlgili kişinin suç konusu üzerinde serbestçe tasarruf hakkı olmalıdır.
b) Rıza verilen hususlarda aydınlatılmış olmalıdır.
c) Rızayı serbest olarak özgürce açıklamalıdır.
d) Rıza baştan itibaren bulunmalı, eylemin gerçekleştirilmesinden önce veya en geç suçun işlendiği sırada açıklanmalıdır. Failin hareketini yapmasından sonra açıklanan rıza, artık rıza değil, bir icazet olacak ve eylemde hukuka uygunluk etkisi yaratmayacaktır.
e)İlgili kişi rızaya ehil olmalıdır.
İlgili kişinin rızaya ehil olmasından iki şeyi anlamak gerekir. Birincisi, rızayı normun koruduğu hukuksal yararın sahibi açıklamalıdır.’’
Rıza açık verilebileceği gibi , zımni de verilebilir.
2.Kanun hükmünü icra : CMK 134 de bilgisayar kütüklerinde arama düzenlenmiştir. Geçerli olarak verilen karar neticesinde bilgisayar kütüklerinde arama yapan kişi , suç işlemiş olmayacaktır.
3.Meşru müdafaa : Şartları gerçekleşmişse mümkün olabilir. Saldırıyı yapan kişinin sistemine saldırıyı engellemek için girme durumunda meşru müdafaanın varlığı söz konusudur.
4.Hakkın icrası : Mümkün olabilir. Örneğin bir gazeteci güvenlik açığını ispatlamak ve haber yapmak amacıyla sisteme izinsiz girerse suç oluşmaz. Ancak bunun için gazetecinin edilgen bir biçimde eylemin tespitini yapması gerekir. Ancak azmettirir, yardım eder veya eylemi kendi gerçekleştirirse yapılan bu eylemler suç oluşturmaktadır.
SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ
*Teşebbüs : Failin icra hareketlerine başlayıp elinde olmayan sebeplerle hareketini tamamlayamadığı durumlarda teşebbüs söz konusu olur. Bilişim sistemine girme suçuna teşebbüs söz konusu olabilir. Ama bilişim sisteminde kalma suçuna teşebbüs mümkün değildir.
Ancak neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlara teşebbüs mümkün değildir.
*İştirak : Mümkündür.
Bilişim sisteminde kalma suçu mütemadi bir suç olduğundan temadi devam ettiği sürece suça iştirak mümkündür.
*İçtima : Aynı suç işleme kararı icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda tek suç oluşur ve TCK 43/1 de düzenlenen müteselsil suç hükümleri uygulanır.
Yargıtay 8.Ceza Dairesinin 2014/ 3984 Esas, 2014 / 13848 karar sayılı dosyasında bilişim sistemine girme suçlarında da müteselsil suç hükümlerinin uygulanacağına karar verilmiştir :
‘‘Sanığın soruşturma aşamasında müdafii huzurunda alınan beyanında katı- lan şirketten ayrıldıktan sonra katılan şirkete ait bilgisayar programına girdiğini kabul etmesi ve değişik zamanlarda bu programa girdiğinin dosya içerisindeki belgelerden anla- şılmış olması karşısında, sanığın oluşan eylemi nedeniyle bilişim sistemine izinsiz girme suçundan TCK.nun 243, 43. maddeleri gereğince cezalandırılması yerine dosya içeriğiyle uyuşmayan gerekçelerle beraat kararı verilmesi,’’
Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da tek suç oluşmakta ve 43/2 de düzenlenen farklı neviden fikri içtima hükümleri uygulanmaktadır.
Müteselsil suç hükümleri bilişim sistemine girme suçu açısından da uygulanabilir.
Bilişim sistemine girme suçu genellikle başka bir suç için araç olarak kullanılmaktadır. TCK 244 te yer alan suçların işlenebilmesi için öncelikle bilişim sistemine girmek gerekmektedir. Bu nedenle burada geçitli suç söz konusudur.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2016/1259 Esas , 2020/405 Karar sayılı dosyasında bilişim sisteminin araç olarak kullanıldığı ifade edilmektedir :
‘‘Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması hâlinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.’’
Yargıtay 22. Ceza Dairesinin 2015/3457 Esas , 2015/2550 Karar sayılı dosyasında failin bilişim sistemine girerek kendisine kontör yükleme olayında fail hakkında ayrıca TCK 243/1 den ceza verilmemesi gerektiğine karar verilmiştir :
‘‘Sanığın bilişim sistemini kullanarak www.kontör burada.net adlı siteye şifresini ele geçirmek suretiyle girip, kendine ait iki hatta kontör yüklemesi şeklindeki eyleminde kastının malvarlığına yönelik olması nedeniyle, eyleminin TCK'nun 142/2-e maddesine uyan tek suç oluşturduğu gözetilmeyerek, ayrıca TCK 243/1. maddesinden yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi ’’
TCK 163/2 de özel bir düzenleme bulunmaktadır. Suçun konusu telefon hatları ile frekanslarından veya elektromanyetik dalgalarla yapılan şifreli veya şifresiz yayınlardan oluşuyorsa TCK 243/1 değil 163/2 söz konusu olacaktır.
Ayrıca tek davranışla hem bilişim sistemine girme suçu hem de başka bir suçun vücut bulması halinde fikri içtimaya ilişkin hükümler uygulanacaktır. Failin sisteme girmesiyle sistem içerisindeki verilerin içeriğine neredeyse “eş zamanlı” olarak ulaşmaktadır. Bu bağlamda system içerisindeki verilerin niteliğine göre fail 134 (özel hayatın gizliliğini ihlal) ya da 136 (kişisel verilerin ele geçirilmesi) da düzenlenen suçlardan cezalandırılacaktır. Bu suçlar TCK 143/1 e göre daha ağır cezayı gerektirmektedir.
Sisteme girme suçun unsuru veya zorunlu davranışı değilse, fail hem bilişim sistemine girmeden hem de amaç suçtan ayrıca cezalandırılacaktır.
TCK 245/A maddesinde yasak cihazlar ve programlar hükmü yer almaktadır. Bir cihazın, bilgisayar programının, şifrenin veya sair güvenlik kodunun bilişim sistemlerine girmek için imal veya ithal durumunda bu suçtan ayrıca ceza verilmektir. Bu cihazın, bilgisayar programının, şifrenin veya sair güvenlik kodunun sevk edilmesi , nakledilmesi, depolanması, kabul edilmesi, kabul edilmesi, satılması, satışa arz edilmesi, satın alınması, başkasına verilmesi ya da bulundurulması da suç olarak düzenlenmiştir.
Anılan hüküm şu şekildedir :
‘’Bir cihazın, bilgisayar programının, şifrenin veya sair güvenlik kodunun; münhasıran bu Bölümde yer alan suçlar ile bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle işlenebilen diğer suçların işlenmesi için yapılması veya oluşturulması durumunda, bunları imal eden, ithal eden, sevk eden, nakleden, depolayan, kabul eden, satan, satışa arz eden, satın alan, başkalarına veren veya bulunduran kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.’’
SORUŞTURMA , KOVUŞTURMA , YAPTIRIM
5235 sayılı kanunun 14.maddesi gereği mahkemelerin görevlerinin belirlenmesinde ağırlaştırıcı veya hafifletici nedenler gözetilmeksizin kanunda yer alan suçun cezasının üst sınırı göz önünde bulundurulur. Bu nedenle bilişim sistemine girme suçu asliye ceza mahkemesinin görev alanındadır.
Bilişim sistemine girme suçun işlenmesi suretiyle yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Bu suç şikayete tabi değildir. Dolayısıyla resen soruşturulur.
BİLİŞİM SİSTEMİNE GİRME SUÇUNUN CEZASI NE KADARDIR ?
Bilişim sistemine girme suçunun cezası bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasıdır.
BİLİŞİM SİSTEMİNE GİRME SUÇUNDAN CEZA ALAN KİŞİ HAPSE GİRER Mİ ?
Bilişim sistemine girme suçunda kanun seçimlik bir ceza öngörmüştür. Bu nedenle verilecek cezanın belirlenmesi hakimin takdirine bırakılmıştır. Ancak TCK 58/3 gereği suçta tekerrür halinde, sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adlî para cezası öngörülmüşse, hapis cezasına hükmolunur.
Hakim sanık hakkında hapis cezasına hükmetmişse kesinleşmiş olan hapis cezalarının ne kadar yatarının olduğunun tespiti noktasında İnfaz Hukukunun çok iyi bilinmesi gerekmektedir. İnfaz Hukuku sık değişen bir hukuk dalı olduğundan kararın kesinleştiği tarih önem taşımaktadır. Kesinleşme tarihinde yürürlükte bulunan kurallar uygulama alanı bulacaktır. Yine sanık hakkında hükmedilen cezanın ne kadar yatarının olduğu belirlenirken bu suçun sanık açısından mükerrer suç olup olmadığı , suçun işlendiği tarihte sanığın kaç yaşında olduğu , sanığın eğitim durumları gibi hususlar önemli olmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için uzman bir avukat ile iletişime geçmeniz tavsiye edilir .
Avukat Hüseyin ACAR
Stajyer Avukat Hüseyin ACAR
Reşit Hukuk & Danışmanlık Bürosu