ATATÜRK’ÜN HATIRASINA HAREKET SUÇU
1951 yılında yürürlüğe giren 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunla Atatürk’ün hatırasına, Atatürk'ü temsil eden heykel, büst ve abidelere veyahut Atatürk'ün kabrine yönelik bazı hareketler suç olarak kabul edilmiştir. 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunun 1. Maddesinin 1.fıkrasında düzenlenen Atatürk’ün hatırasına hakaret suçu makalemde incelenecektir.
SUÇLA KORUNAN HUKUKSAL DEĞER
Atatürk’ün hatırasına hakaret suçu, yaşayan bir kişiye hakaret suçundan farklı olmakla birlikte Yargıtay Atatürk’ün hatırasına hakaret suçunda suçla korunan hukuksal değeri Atatürk’ün hatırasının saygınlığı olarak kabul etmiştir.
5427 Sayı Türk Ceza Kanununun 125.maddesinde düzenlenen hakaret suçu genel bir suç tipidir. Kanunkoyucu bu suçun yanısıra Ceza Kanununda ve başka özel kanunlarda özel suç tipleri düzenlemiştir. Türk Ceza Kanununun 299.maddesinde Cumhurbaşkanına hakaret, 341.maddede yabancı devlet bayrağına karşı hakaret, 342/2 de yabancı devlet temsilcilerine karşı hakaret suç olarak düzenlenmiştir. Yine kanunun 130.maddesinde ölen kişinin hatırasına hakaret suç olarak düzenlenmiştir.
Hakaret suçunda korunan değer kişilerin onur, şeref ve saygınlığıdır. Ölümle birlikte kişilik son bulacağından manevi varlığı temsil eden “onur” ve “şeref” gibi kavramlar da, ancak yaşayan kişiler açısından korunabilecektir. Ancak Türk Ceza Kanunun 130. Maddesinde düzenlenen ölen kişinin hatırasına hakaret suçu; insan onurunu ve saygınlığını gözeterek ölen kişinin manevi varlığını temsil eden “hatırasını” korumakta ve hayatta olmadığı için kendini savunamayacak durumda olan ölünün her türlü tecavüzden korunması için aile şerefine üstünlük tanımaktadır. Böylece vefat eden için manevi şahsiyet, “hatıra” olarak kabul edilmekte ve hayatta olmadığı için kendisini savunamayan kişinin hatırasının korunması amaçlanmaktadır.
Atatürk’ün hatırasına hakaret suçunda da ölmüş olsa bile Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve Cumhuriyetimizin ilk cumhurbaşkanı olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e karşı hakaret ve sövme fiilleri suç olarak düzenlenmiştir. 5816 sayılı kanunun gerekçesinde bu durum şu şekilde açıklanmıştır :
“Milli mücadelenin kahramanı ve memleketin kurtarıcısı Atatürk, Cumhuriyetin ve inkılaplar rejiminin sembolü olması hesabıyla hatırasına, eserlerine ve onu ifade eden varlıklara vaki olacak tecavüzler, bilvasıta Cumhuriyeti ve inkılaplar rejimine tevcih edilmiş bir mahiyet arz edeceğinden, bunlara karşı işlenen ve amme efkarında derin akisler yaratmakta olan suçların failleri hakkında mevzuatımız hususi hüküm ve müeyyideleri ihtiva etmemekte ve cumhuriyet savcılarının re’sen takibata girişmelerine müsait bulunmamaktadır. TCK m.480 ve 482’ye göre; faillere verilecek ceza, miktar ve mahiyet itibarıyla Atatürk’ün manevi varlığına tecavüz edenler hakkında vicdani ammeyi tatmin edecek yeterlilikte görülmediğinden, bu Tasarının hazırlanmasına lüzum hasıl olmuştur.”
SUÇUN KONUSU
Bu suçun konusunu Atatürk’ün hatırasını; onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek söz ve davranışlar oluşturmaktadır.
FAİL ve MAĞDUR
Bu suçun faili herkes olabilir. Fail açısından bir şart kanunda öngörülmemiştir.
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2021/1236 Esas , 2021/1013 Karar sayılı dosyasında herhangi bir Türk Vatandaşının bu suçtan doğrudan zarar görme ihtimali olmadığı ve kanun yollarına başvurma hakkı olmadığı ifade edilmiştir:
‘‘5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun'un 1. maddesinde düzenlenen suç yönünden katılanın doğrudan suçtan zarar görmesi mümkün olmadığından ve açılmış davaya katılma hakkı bulunmadığından, bu suç yönünden temyiz isteminin 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi uyarınca REDDİNE’’
Aynı yönde Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 2020/8240 Esas , 2020/16744 sayılı kararı mevcuttur :
‘‘Sanığa yüklenen "Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret" suçundan doğrudan doğruya zarar görmeyen ve bu nedenle davaya katılma hakkı bulunmayan şikayetçi ...’nin hükmü temyiz yetkisi bulunmadığından 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca tebliğnameye aykırı olarak, TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE’’
MADDİ UNSUR
5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun 1.maddesinin 1.fıkrasında söz konusu suç şu şekilde tanımlanmıştır :
‘‘Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’
Suçun oluşumu için Atatürk’ün hatırasına ALENEN HAKARET VEYA SÖVME fiilinin gerçekleşmesi gerekmektedir.
Söz konusu maddede suçun oluşumu için ALENİYETİN varlığı aranmaktadır. Yargıtay 9.Ceza Dairesinin 2013/ 14908 Esas , 2014 / 8838 sayılı Kararında aleniyet şu şekilde açıklanmıştır :
‘‘Aleniyetin gerçekleşmesi için olay yerinde başkalarının bulunması yeterli olmayıp, hakaretin belirlenemeyen sayıda kişi tarafından görülme, duyulma ve algılanabilme olasılığının bulunması, herhangi bir sınırlama olmaksızın herkese açık olan yerlerde işlenmesinin gerekmesi karşısında, aleniyet unsurunun oluşmayacağı baro odasındaki sözleri nedeniyle sanık hakkında TCK'nın 299/2. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini…’’
Bir söylemin hakaret suçunu oluşturabilmesi için kişinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek ve küçük düşürücü nitelikte olması gerekir. Bu nitelik subjektif olarak değil objektif olarak değerlendirilir. Söylenen sözler toplumda geçerli olan örf ve adet kuralları gereği kişinin şeref ve saygınlığını incitebilecek nitelikte olmalıdır. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2019/11074 Esas , 2020/2040 Karar sayılı dosyasında söylenen sözler ağır eleştiri olarak kabul edilmiştir :
Sanığın sübutu kabul edilen facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde 16/07/2016 tarihinde, "bir de sokaklara dökülün diyor reis; bu kez sokağa çıkma yasağına uyuyorum. Şimdi git eline beline silah dolayıp üzerimize saldığın askerlerin korusun seni. Militarizm senin taktiğindi. Tabi senaryoda olur mu olur...Darbeye izin vermedik çünkü biz güçlüyüz bizi seçin kafası bu halka cazip gelir" şeklindeki paylaşımlarının, rahatsız edici olduğu görülse de siyasi içeriği itibariyle, iftira, küfür, onur, şeref ve saygınlığı zedeleyici nitelik taşımaması nedeniyle demokratik toplumda siyasi kişiliklerden beklenen hoşgörü kapsamında değerlendirilmesi gereken ağır eleştiri olarak kabul edilmesinde hukuki isabetsizlik bulunmadığından …’’
Beddua niteliğinde, kaba ve nezaketsiz söz ve davranışlar hakaret suçunu oluşturmaz. Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 2013/14796 esas , 2014/5495 karar sayılı dosyasında bedduaların hakaret suçunu oluşturmayacağına karar verilmiştir :
'Sanık tarafından söylenen "Allah hepinizi yaksın, geberin, Allah hepinizin belasını versin" biçimindeki sözlerin beddua teşkil edip bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek söz ve davranış niteliğinde olmadığı gözetilmeden sanığın yüklenen suçtan beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.’’
Hakaret suçunun oluşabilmesi için söylenen sözün , o kişiye söylendiğine yönelik kuşkunun bulunmaması gerekir. Aksi halde suç oluşmaz . Yargıtay 16.Ceza Dairesinin 2016/ 3871 esas 2017/4964 sayılı kararına göre söylenen sözler Cumhurbaşkanına yönelik olmadığından Cumhurbaşkanına hakaret suçu gerçekleşmemiştir :
‘‘…kendisine ait facebook hesabı üzerinden "tutuklu polislerin tamamı tahliye olduğuna göre demek ki neymiş bu devleti sülük misali emenler paralelciler dediğiniz insanlar değil paralı ellermiş ALLAH'IN İZNİYLE GELİYORLAR KORKMA TİTRE..." şeklinde yazılar paylaşan sanığın eyleminin Cumhurbaşkanına yönelik olmaması karşısında hakaret suçunu oluşturmamakla…’’
Yargıtay 16.Ceza Dairesinin 2018/ 511 Esas, 2018 / 2459 Karar sayılı dosyasında hakaret suçuna ilişkin şu ifadelere yer verilmiştir :
‘‘Hakaret, bir kişiye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek şekilde bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle onur, şeref ve saygınlığa saldırmasıdır. Eylemin yüze karşı ya da yoklukta işlenmesi arasında fark yoktur. Gıyapta hakarette ihtilat öğesi aranmamaktadır.
Serbest hareketli suç olup, sözler, imalı şarkılar, yazı, çizim, resim, nefreti gösteren hareketler ve bunun gibi davranışlarla işlenebilir.’’
Bir söylemin hakaret suçunu oluşturabilmesi için kişinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek ve küçük düşürücü nitelikte olması gerekir. Bu nitelik subjektif olarak değil objektif olarak değerlendirilir. Söylenen sözler toplumda geçerli olan örf ve adet kuralları gereği kişinin şeref ve saygınlığını incitebilecek nitelikte olmalıdır.
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2018/1199 Esas , 2020/4254 Karar sayılı dosyasında sanık, Cumhurbaşkanına değil hükümete sözler sarf ettiğinden Cumhurbaşkanına hareket suçu oluşmamıştır:
‘‘…günlük yayın yapan Sözcü Gazetesinin 18.12.2014 tarihli nüshasında yayımlanan ve sanık tarafından yazılan köşe yazısının bir bütün halinde değerlendirilmesinde bizzat Cumhurbaşkanının şahsına yönelik olmayıp hükumet ve parti politikalarının eleştirilmesi amacıyla sarf edilen kaba ve sert ifadelerin kullanılmış olması karşısında Cumhurbaşkanına hakaret suçunun unsurları oluşmayacağından; sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması…’’
Atatürk’ün hatırasına hakaret suçunda da yukarıdaki açıklamalar geçerliliğini korumaktadır. Atatürk’ün hatırasına yönelen hakaret veya sövme fiillerinin Atatürk’ün hatırasını rencide edebilecek düzeyde gerçekleşmesi gerekmektedir. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2017/3769 karar sayılı dosyasında Atatürk’e hakaret fiilinin ne şekilde gerçekleştiğinin açıklanması gerektiğine hükmedilmiştir :
‘’5816 sayılı Kanuna muhalefet suçu yönünden ise, sanığın kendisine ait e-mail adresinden, başka bir şahısla karşılıklı olarak mesajlaşmaları sırasında Atatürk’ten bahsetmeksizin sadece Kemalizm ideolojisi hakkındaki kaba sövme sözlerinin ne şekilde Atatürk’ün hatırasına hakeret suçunu oluşturacağının karar yerinde tartışılmaması ve söz konusu mesajların başkaları tarafından görülmesinin mümkün olmaması nedeniyle, 5816 sayılı Kanunun 1/1. maddesindeki aleniyet unsurunun bulunmaması karşısında, Atatürk’ün hatırasına hakaret suçunu oluşturmayacağı gözetilerek, başka suçu oluşturup oluşturmayacağı tartışılarak sonucuna göre hukuki durumun takdiri gerekirken yetersiz gerekçe ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi bozma nedenidir.’’
Yargıtay 11.Ceza Dairesinin 2022/5786 sayılı kararında söylenen sözlerin küçük düşürücü mahiyette olmadığı gerekçe gösterilecek sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğine hükmedilmiştir:
‘‘Sanığın, Milli Eğitim Bakanı’nı protesto etmek amacıyla üzerinde “Atatürk İlah Değildir” yazılı pankartı açıp aynı şekilde bağırdığı olayda konuşma yapan Bakana yönelik eylemi sırasında Atatürk’den bahsettiği ve ancak konuşma sırasında Atatürk’ü küçük düşürücü bir söz sarfetmediği ve davranışta bulunulmadığı gözetilmeden Atatürk’e hakaret suçundan beraati yerine yazılı gerekçelerle mahkümiyetine karar verilmesi, bozma nedenidir.’’
Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 2019/4869 Esas , 2019/8859 Karar sayılı dosyasında yapılan paylaşımın suç oluşturduğu karara bağlanmıştır :
‘‘Hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir, bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Bu bağlamda, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerektiği cihetle; somut olayda, sanık ...'ın, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün ölüm yıldönümü olan 10/11/2014 tarihinde sosyal paylaşım sitesinden, iskele üzerinde sıva yapan inşaat işçilerinin ellerindeki mala ile selam verdikleri fotoğrafı paylaşarak, üzerine “Saat 09:05:))), kat 4 yer iskele ataputa saygıda kusur yok," “Bugün Atatürk'ü Anma Günü, ben de seni anıyorum, iyi ki yoksun Atatürk" ile “BU TİRANI özlediğimizi kim söyledi, iyi ki yoksun" şeklinde yazılı ve görsel paylaşımlarda bulunduğu anlaşılmakla, sanığın "ataput ve tiran" şeklindeki sözlerinin açıkça hakaret niteliği taşıdığı ve suç oluşturan ifadelerin düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmemesi gerektiği gözetilmeden, sanığın mahkumiyeti yerine beraatine karar verilmesi, Yasaya aykırı..’’
Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 2016/11461 Esas , 2016/9261 Karar sayılı dosyasında sanıklar tarafından Atatürk aleyhine sarf edilen sözlerin hakaret suçunu oluşturduğuna hükmedilmiştir:
‘‘…sanıklardan Yusuf 'un ayrıca "Atatürk'ün a... koyayım, karısını s..., ben Atatürk'ün peşinden gitmiyorum...'in peşinden gidiyorum, tek yol islam" şeklinde sözler sarf ederek Atatürk'ün hatırasına hakarette bulunduğu,
Sanıkların emniyete getirildiklerinde ise; sanık ...'un emniyet bahçesinde bulunan polislere "siz yahudilere hizmet ediyorsunuz" şeklinde hakarette bulunduğu, ayrıca Atatürk büstünü göstererek "İslam devletini kuracağız, putları yıkacağız" diyerek Atatürk'ün hatırasına hakarette bulunduğu, sanık ...'un ise polis memuru olan katılan ...'e "Ünal senin kafana sıkacağım, seni öldüreceğim, ben erkeğim seni geberteceğim, canını alacağım, akşam niye gelmedin g...mi korktun, gelseydin seni sinkaf edecektim, kafana sıkacaktım" şeklinde sözler söyleyerek hakaret ve tehditte bulunduğu,
Sanık ...'un müdafii görüşme odasında, yanında müdafii bulunduğu sırada yine " bu sistemi getireni de sinkaf ederim, Atatürk'ü sinkaf ederim, erkekseniz üniformanızı çıkarın gelin hepinizin kafasına sıkarım" şeklinde polislere hakaret ve tehditte bulunduğu ayrıca Atatürk'ün hatırasına hakaret ettiği,
Sanık ... hakkında; 5816 sayılı Kanuna muhalefet, kamu görevlisine hakaret suçlarından verilen mahkumiyet kararlarının onanmasına…’’
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2015/4079 Esas , 2015/3235 Karar sayılı dosyasında Atatürk aleyhine söylenen sözlerin hakaret suçunu oluşturduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesince verilen hüküm bozulmuştur :
‘‘Sanığın paylaşımları herkese açık olan ve herkes tarafından görüntülenen... uzantılı facebook sosyal paylaşım sitesinde Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili, T.C. çapulçu ... kullanıcı isimli şahıs tarafından yapılan "ATamın hiç bir cumayı kaçırmadığını, Dolmabahçe sarayında tek başına kıldığını biliyor muydunuz?" şeklindeki yorumu ile ... kullanıcı isimli şahıs tarafından yapılan " her pazar muhakkak günah çıkarırdı desen daha çok inanırdık, çünkü cumalar sarayda değil camiide tek başına değil cemaat ile kılınır" şeklindeki yorumu ve hür-davalı genç kullanıcı isimli şahıs tarafından "Atatürk'e atılan en büyük iftira ona Müslüman denilmesidir. Allah ıslah etsin bunları, yaw çok güldüm" şeklindeki yorumları paylaştığı, yorumların bir bütün olarak değerlendirildiğinde, ağır eleştiri sınırını aşarak Mustafa Kemal Atatürk'ün onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyuta ulaştığı, böylece sanığa atılı suçun sübuta ulaştığı gözetilmeden yazılı şekilde beraatine karar verilmesi yasaya aykırı bulunduğundan hükmün BOZULMASINA,’’
CEZAYI ARTIRICI NEDEN
5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında kanunun 2.maddesinde bazı hallerde cezanın artırılacağı düzenlenmiştir. Anılan madde şu şekildedir:
‘‘Birinci maddede yazılı suçlar; iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak veya umumi veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasiyle işlenirse hükmolunacak ceza yarı nispetinde artırılır.’’
Kanuna bakıldığında Atatürk’ün hatırasına hakaret suçuna verilecek cezanın 3 halde yarı oranında artırılacağı görülmektedir :
1.Suçun iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak işlenmesi durumunda verilecek ceza yarı oranda artırılır.
2.Suçun veya umumi veya umuma açık mahallerde işlenmesi durumunda verilecek ceza yarı oranda artırılır.
3.Suçun basın vasıtasıyla işlenmesi durumunda verilecek ceza yarı oranda artırılır.
Maddenin devamında belirtilen ve 1.maddenin 2.fıkrasında düzenlenen suç işe Atatürk'ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk'ün kabrini tahrip etme suçudur. O nedenle söz konusu artırım maddesi Atatürk’ün hatırasına hakaret suçuna uygulanamayacaktır.
MANEVİ UNSUR
Atatürk’ün hatırasına hakaret suçu için kanunda genel kast aranmaktadır. Bu nedenle failin saiki önem arz etmemektedir. Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 2005/9628 Esas, 2006/7531 Karar sayılı dosyasında Atatürk’ün hatırasına hakaret suçunda özel kastın aranmadığına hükmedilmiştir :
‘‘Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine göre sanık B.A müdafiinin, suçun maddi unsurlarının oluşmadığına ilişkin temyiz istemlerini yerinde görülmemiştir. Tanıklar Y.B. ve H.T.’in sanıkların okulun kapısından 5- 6 metre mesafedeki Atatürk’ün büstüne “Vajina monologları” adlı tiyatro oyununa ait afişin yazılı kısmının bütün alın, burun ve yüz kısmını kapatacak şekilde konduğunu görmeleri üzerine kendilerini Emniyet Müdürlüğüne götürdüklerini beyan etmeleri, sanıkların da kısmen tanıkların anlatımlarını doğrulamaları karşısında, mahkumiyetleri yerine Atatürk’ün manevi şahsiyetini tahkir özel kastı ile hareket etmediklerinden bahisle beraatlerine karar verilmesi, kanuna aykırı…’’
HUKUKA AYKIRILIK UNSURU
Maddede yer alan unsurların yapılmasıyla hukuka aykırılık kendiliğinden oluşmaktadır. Kanunda özel hukuka aykırılık düzenlenmiştir.
SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ
*Teşebbüs : Hakaret suçu ani hareketi bir suç olduğundan teşebbüs mümkün değildir.
*İştirak : 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunun 1.maddesinin 3.fıkrasında özel bir iştirak hükmü yer almaktadır. Maddede ‘‘Yukardaki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır.’’ Denilmek suretiyle teşvik etme fiilinde bulunan asli fail gibi cezalandırılmaktadır.
*İçtima : 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun özel bir kanundur. Bu nedenle fiil başka suçu oluştursa dahi bu kanundan dolayı fail cezalandırılır.
SORUŞTURMA , KOVUŞTURMA , YAPTIRIM
5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunun 1.maddesinin 1.fıkrasında düzenlenen Atatürk’ün hatırasına hakaret suçu resen soruşturulur. Kanunun 3.maddesinde bu durum şu şekilde ifade edilmiştir : Bu kanunda yazılı suçlardan dolayı Cumhuriyet savcılıklarınca re'sen takibat yapılır.
5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunun 1.maddesinin 1.fıkrasında düzenlenen Atatürk’ün hatırasına hakaret suçunu işleyen fail bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
ATATÜRK’ÜN HATIRASINA HAKARET SUÇUNDAN MAHKUMİYET ALAN SANIK HAPİS YATAR MI?
Hakim sanık hakkında hapis cezasına hükmetmişse kesinleşmiş olan hapis cezalarının ne kadar yatarının olduğunun tespiti noktasında İnfaz Hukukunun çok iyi bilinmesi gerekmektedir. İnfaz Hukuku sık değişen bir hukuk dalı olduğundan kararın kesinleştiği tarih önem taşımaktadır. Kesinleşme tarihinde yürürlükte bulunan kurallar uygulama alanı bulacaktır. Yine sanık hakkında hükmedilen cezanın ne kadar yatarının olduğu belirlenirken bu suçun sanık açısından mükerrer suç olup olmadığı , suçun işlendiği tarihte sanığın kaç yaşında olduğu , sanığın eğitim durumları gibi hususlar önemli olmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için uzman bir avukat ile iletişime geçmeniz tavsiye edilir .
Stajyer Avukat Sema Nur Deveci Ustundağ
Avukat Hüseyin Acar
Reşit Hukuk & Danışmanlık